Postkolonyal Sistem’in ifadesi olarak ticaret savaşları
Prof. Dr. Havva TUNÇ
Merkantilizmden günümüze, ülkelerin zenginliğinin kaynağı serbest ticarettir. Ve bu zenginliğin ülke ekonomileri arasında paylaşımı, ticaretin liberizasyonu ile sağlanacağı düşüncesi uluslararası iktisatta kabul görmüş olup ticaret politikaları bu bağlamda oluşmuştur. Küresel ticaretin, istenen büyüklüğe gelebilmesi ancak ve ancak serbest ticaretin düzenlenmesi yanı sıra ticaretin finansmanında kullanılacak finansal enstrümanların yaygınlığı ve kabul görmesiyle olasıdır.
Ekonomiler arasında sınırların kalktığı ve müdahalenin en aza indirgendiği, serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bir dünya ekonomisinde, sermayenin mobil, buna karşılık emeğin mobil olmadığı bir gerçektir. Uluslararası ticaret ve finans piyasalarında ülkeler arasındaki kazanç ve kayıplar bu bağlamda gerçekleşir.
II. Dünya Savaşı sonrasında değişen ve gelişen dünyada, değişim ve gelişim içinde yerini bulmak isteyen ülke ekonomileri farklı gelişmişlik düzeylerine göre yerlerini aldılar. Ve bu değişim ve gelişmenin başarısı libere olmuş bir dünya ticareti ile bu ticaretin finansmanında kullanılan bir ödeme aracının yani paranın kabul edilmesiyle gerçekleşti. Dünya ticaretinin yapılanmasında serbest ticaretin kuralların belirlenmesi ve uygulanmasında başlangıçta GATT yeni ismiyle WTO’nun yapılanmasıyla serbest ticaret 2000’li yıllara taşındı ve ülkeler siyasi rejimlerine bakılmaksızın bu yapılanmada yerini aldı.
Amerikan Doları’nın dünya ticaretinin finansmanında ödeme ve rezerv aracı olarak kabul edilmesiyle serbest ticaretin ülkeler arasında kabul görmesiyle, dünya ticaret hacmi ve başta Amerikan ekonomisinin gelişimi gerçekleşmiştir. Ve daha sonra bu gelişim içinde dünya ekonomileri yerini aldı. Daha da önemlisi Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu gibi kuruluşların yanı sıra finansmana ucuz ve kolay erişimi sağlayacak uluslararası finansal şirketlerin ve finansal enstrümanların çeşitliliği ve yaygınlığı ile arada çıkan finansal krizlere rağmen, serbest ticaretin ülkelere sunduğu zenginlik doruk noktasına ulaştı.
Sermayenin mobilitesi, bir taraftan sermaye piyasasının gelişmesi ve derinleşmesini diğer taraftan reel piyasanın rasyonalize olması ve özgürleşmesini sağlar. Reel piyasaların gelişimi ancak ve ancak kolay ve ucuz finansmana erişim ile olasıdır. Finans piyasası ile reel piyasa arasındaki dengenin bozulması, yani dengesizliğin denge olduğu bir uluslararası ekonomide çözüm, küresel piyasanın finansallaşmasıdır.
Yaratılan dünya GDP’sinin ülke ekonomileri arasında paylaşımındaki eşitsizlik, ülke ekonomileri arasında gelir farklılıkları olarak gerçekleşmiştir. Ve bu gelir farklılıkları, kolonyal sistemin bir sonucudur. IMF, IBRD, WTO gibi uluslararası ekonomik ve finans kurum ve kuruluşların kuruluşu ve yapılandırılmasıyla ülke ekonomileri arasındaki gelir farklılıkları desteklenmiş oldu.
Günümüzde kolonyal sistemin kurallarının yeniden belirlenmesiyle, oluşan post kolonyal sistemde müdahaleci ve korumacı uygulamalar ticaret savaşları adı altında vücut bulmaktadır. Amerikan dolarının yerine geçecek Bitcoin gibi dijital bir para, yani cryptocurrency bu sistem içinde kendine yer bulmaya çalışmaktadır. Ancak post kolonyal sistem cryptocurrency önünde en büyük engeldir. Zira cryptocurrency gerçekleşmesi Amerikan Doları’nın tedavülden kalkması ve küresel ticaretin özgürleşmesidir, şimdilik bunun gerçekleşmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Teknolojik ilerlemenin, yapay zekâ ve robotik yaşamın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı yapılandırdığı günümüzde ticaret savaşları post kolonyal bir yapı olarak dünya devletlerini etkisi altına aldı. Cryptocurrency bu teknolojik değişimin bir parçası olup başlangıcı merkez bankaları tarafından yaratılacak olan dijital para, ticarete girecek kısa bir süre sonra çeşitli cryptocurrecy ile serbest ticaret kaybettiği özgürlüğüne tekrar kavuşacaktır. Ancak bu değişim sadece ticarette olmayacak, değişim dünya liderliğinde olacaktır.
Daha açıkça ifade edilirse, değişen ve gelişen dünyada değişim içinde liderliği kaybetme kaygısı, para ve finansman politikasında değişime yol açtı. Bu değişim ve gelişim üretim faktörlerinin ülke ekonomileri arasındaki rol paylaşımı, “Ticaret Savaşları” olarak yansıma buldu. Ticaret savaşlarının nedeni, değişen dünyada değişen dengeler içinde gücün el değişimini kabul etmeyen ülkenin, eski gücünü elde etmek için, refah ve zenginliğin ifadesi olan dünya ticaretini silah olarak kullanmasından başka bir şey değildir.
Teknolojik ilerlemenin, yapay zekâ ve robotik yaşamın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı yapılandırdığı günümüzde ticaret savaşları post kolonyal bir yapı olarak dünya devletlerini etkisi altına aldı. Ne zaman kimin liderliği küresel piyasalarca onaylanırsa, o zaman bu savaş son bulacaktır. Kanımca, bu sonlanma yeni bir iktisadi savaşın başlangıcı olacaktır. Küresel finansallaşmada yerini alamayan ekonomiler sermaye birikimini gerçekleştiremediğinden reel piyasaları gelişemez. Gelişmişlik derecelerine bakılmaksızın ülkelerin dünya ticaretinden pay alma kavgasıyla ticaret savaşlarının gerisinde yatan temel neden süper güç olma sevdasıdır.