Portföyünde dizi ve filmlere kiralanan 7 bin mekân var
SKY Türk’te muhabir-haber spikeri iken dönemin Simit Sarayı CEO’su Abdullah Kavukçu ile evlenen, bir dönem 360 TV’nin Genel Müdürlük görevini de yürüten İlkin Kavukçu, 4 çocuğu için çalışmaya mola verip, yeniden iş hayatına döndükten bir süre sonra aradı:
- İstanbul Maslak’ta “Kulis” adlı mekanımız var. Bu mekanı görmeni çok isterim.
Geçenlerde yolum Maslak’a düştü, “Kulis”e de uğradım. İlkin Kavukçu, ortağı ve işin kurucusu Bihter Günaydın ile tanıştırdı.
“2B Prodüksiyon”un kurucusu olan Bihter Günaydın, 18 yıldır sektörde olduğunu belirtti:
- Geçmişte özellikle yalıların, köşklerin dizi ve film çekimleri için kiralanması söz konusu olmazdı. Bir gün Ali Koç, işlettiğimiz restorana geldi. Kendisine konuyu açtık. Örnek olmalarını rica ettik.
Koç Adası’nın Aşk-ı Memnu dizisine kiralanmasının kapıyı açtığını bildirdi:
- Dizi ve film çekimleri için restorandan gecekonduya, yalıdan köşke, hastane ve otele kadar farklı alanları kiraya verebilir hale geldik. Şu anda portföyümüzde 7 bin dolayında mekan var. “mekansec.com” uygulamasına girip mekan kiralaması yapılabiliyor.
Portföylerinde Sakıp Sabancı’nın vefat ettiği yalının da bulunduğunu kaydetti:
- Örneğin Dilek Sabancı’nın evinde de 3.5 yıldır çekimler yapılıyor. Dilek Hanım gelirini Spastik Çocuklar Derneği’ne bağışlıyor.
Mekan kiralarını sordum, şu yanıtı verdi:
- 50-100 bin liradan 1 milyon liraya kadar uzanıyor. Gecekondulara 50 bin lira kira ödenmesi söz konusu oluyor.
Bihter Günaydın’ın “2B Prodüksiyon” şirketi ile “Kulis”in bağını merak ettim, İlkin Kavukçu yanıtladı:
- “2B Prodüksiyon”, Bihter’in kendi şirketi ama ikisi kardeş sayılır. Ben “Kulis”te Bihter’le ortağım. “Kulis” de dizilerin çekildiği mekanlar arasında yer alıyor. Kimi dizilerin bazı sahneleri burada çekiliyor.
Ardından ekledi:
- “Kulis”, sektörün bir araya geldiği buluşma noktası oldu.
Bihter Günaydın, dizi ve film çekimlerinde mekan ayarlamanın yanı sıra dekor konusunda da işin içinde olduklarını vurguladı:
- Elimizde 30’a yakın hazır dekor var...
Dizi ve filmlerde geçmişte kullanılan dekor malzemelerinin çöpe gittiğini irdeledi:
- Dekor malzemelerinin tekrar kullanımı konusunda da bir sistem oluşturduk.
Evini, yalısını, otelini, hastanesini dizi-film çekimleri için kiraya vermek isteyenlerin sisteme nasıl girdiklerini merak ettim, anlattı:
- Artık referans yoluyla sisteme dahil ediyoruz. Söz konusu mekanlar “mekansec.com” adlı uygulamadan bulunup kiralanabiliyor.
Söz konusu mekanların yıllık toplam kiralama bedelinin ne düzeyde olduğu konusunda veri istedim, hesapladı:
- Yüzde 90’ı İstanbul’da olan mekanların yıllık toplam kirası 200 milyon lirayı bulabilir.
Dizi-film yapımcılarının sadece mekanlara değil, sokak ve caddelere de kira ödediğinin altını çizdi:
- Dizi ve film çekimlerinin gerçekleştiği sokak ve caddeler için belediyeler kira alıyor. En pahalı sokak kiralaması İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde gerçekleşiyor.
İlkin Kavukçu araya girdi:
- Dizi çekimleri sokakların değerini artırıyor.
Türkiye, dizi ihracatında ABD ve İngiltere’nin ardından dünyada 3’üncü sıraya yerleşti. Yıllık ihracat 650 milyon dolara ulaştı.
TV dizileri, önemli bir ekosistem yarattı. Mekan kiralama işi de bu ekosistemin önemli parçaları arasına girdi…
Bir dizi için haftada 7 milyon lira harcanıyor
“2B Prodüksiyon”un kurucusu, “Kulis”in ortağı Bihter Günaydın, dizilerde ortalama 100-120 kişilik bir ekibin görev yaptığını belirtti:
- Bir dizi için haftalık ortalama harcama 7 milyon lirayı buluyor.
Dizi çekimleriyle ortaya çıkan ekonomiye işaret etti:
- Dizi çekimlerinin yapıldığı mahalle ve sokaklarda esnaflar da payını alıyor. Onların da işleri hareketleniyor.
Günaydın, çekimi süren dizilerle ilgili şu veriyi de paylaştı:
- Şu anda 45 dolayında dizinin çekimleri sürüyor…
Tehlikeli ısınmanın panzehiri turizmdir
TÜRKİYE Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Turizm Yüzyılı” vizyonunu sunarken dünyadaki siyasi gelişmelere dikkat çekti:
- Dünya siyasetinin ve sosyolojisinin küresel ısınmadan çok daha hızlı ısındığı bir dönemdeyiz. Bu tehlikeli ısınmanın panzehiri turizmdir.
İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan’la ilgili grafikleri ekrana yansıttı:
- Turizmde rekabet çok keskin. İspanya, nüfusunun iki katı, Yunanistan 3 katı turist ağırlıyor. Bu durum Türkiye’nin önünde gideceği yol olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin turist çeken kentleri üzerinde durdu:
- Ülkemize gelen turistin yüzde 64.7’si İstanbul ve Antalya’yı tercih ediyor. Yüzde 6.7’si Muğla’yı seçiyor. Edirne’ye gelen turist oranı yüzde 10.7 düzeyinde bulunuyor. Yüzde 18.2’si diğer bölgelere yöneliyor.
Edirne ile ilgili şu saptamayı paylaştı:
- Edirne’ye gelenlerin çoğunu günübirlikçiler oluşturuyor. Gece konaklamayan zaten turist olarak sayılmıyor.
Türkiye’nin uzun süredir iyi tesislerle ucuz tatil destinasyonu olduğuna işaret etti:
- Deniz, kum, güneş turizminde çok başarılıyız. Ancak, turizm gelirini artırabilmek için fark yaratacak adımlar atmalıyız.
Fark yaratmak gerektiğini şu hesapla da ortaya koydu:
- Ülkemizdeki yatak kapasitesi 2 milyon. Turistin ortalama konaklama süresi 9 gün. Yatak kapasitesini 6 ay ile çarptığınızda turist sayısı tutmuyor.
Fark yaratmak için iki temel adımı atmak gerektiğinin altını çizdi:
-
Birincisi deniz, kum, güneş turizminin yanına kültür başta olmak üzere farklı alanları da ekleyip mevsimi 12 aya çıkarmalıyız.
-
İstanbul, Antalya, Bodrum başta olmak üzere birkaç destinasyona turist çekmekle yetinemeyiz. Turizmde ülkemizin 81 ilini de devreye alacak formüller üzerinde çalışmalıyız.
Ardından ekledi:
- TÜRSAB olarak 81 ilimizi turizmde devreye almak üzere çalışmalar yürüteceğiz. 35 bölge temsilciliğimiz bu amaçla harekete geçecek. Yerel yönetimleri fuarlara dahil edeceğiz.
Bir soru üzerine özellikle Antalya’da çok yaygın olan “her şey dahil” modelini savundu:
- “Her şey dahil” modelinden vazgeçemeyiz. En önemli rekabet kozlarımız arasında bu sistem yer alıyor.
Türkiye’nin 4-5 saatlik uçuşla 1.5 milyarlık nüfusu kucaklayabildiğine dikkat çekti:
- Rakiplerimizin 4-5 saatlik uçuş mesafesinde kucaklayabildiği nüfus 838 milyonda kalıyor. Yani, bu açıdan avantajlıyız. Ancak, Ocak-Şubat-Mart ve Kasım-Aralık aylarında biz 14.5 milyon turist çekebilirken İspanya’da bu rakam 31.2 milyonu buluyor.
“Turizm Yüzyılı” vizyonunun şu yanını irdeledi:
- Türkiye’yi tek bir destinasyon olarak görmek ve merkezi yapılarla tek bir turizm ürünüymüş gibi tanıtıp pazarlamak yerine, her bölgeyi öne çıkan değerleriyle ayrı bir turizm destinasyonu olarak ele alacağız.
Sonra şu mesajı verdi:
- Turizmde en iyisini başarmak sadece Bakanlığın, turizmcilerin değil, bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluk yüklenmesi gereken bir meseledir. Yerel yönetimler, ticaret odaları, kalkınma ajansları, sivil toplum örgütleri, bölge halkı bu işin parçası olmak zorundadır.
TÜRSAB’ın “Turizm Yüzyılı Vizyonu”, turizmi 81 il ve 12 aya yaymaya yeter mi?