“Plan disiplinine” sahip çıkmazsak enflasyon belasından kurtulamayız
Her şey çok hızlı değişse de, kaliteli yönetimin bazı bileşenleri akşamdan sabaha değişmiyor. Hızlı değişmeyen yönetim bileşeni olan “ön-araştırma” konusunda düşündüklerimizi bir önceki yazıda paylaştık. Bu yazıda, “Öngörme ve önlem almanın temel araçlarından biri olan plan disiplinin” ölçeği değişse de, kullandığı araçlar farklılaşsa da, analiz yöntemleri gelişse de, temel işlevi değişmediği için benimsenmesi ve içselleştirilmesi gerektiği üzerinde duracağız.
Kanıt gerekiyorsa
“Plan disiplini, kaliteli yönetimin temel aracıdır” sözü kategorik olarak söylendiğinde kulağa hoş, zihne yakın, anlamı derin gibi gözükse de, “kanıta dayalı” değerlendirmeler yaparsak, ne demek istediğimizi daha net anlatabiliriz.
Bayram Ali Eşiyok 29 Mayıs 2023 tarihinde Nasıl Bir EKONOMİ gazetesinde “NASIL?” sayfasındaki kapsamlı yazısında 1930-39 yıllarında “kalkınmacı devletin uyguladığı planlı sanayileşmeden” söz ediyor. İkinci Dünya Savaşı’nın kesintiye uğrattığı plan disiplininin 1963-79 yılları arasında “ithal ikamesine dayalı sanayileşme stratejisini” uyguladığını anımsattıktan sonra rakamların diliyle şu sonuca ulaşıyor: “Sanayide planlı yıllarda sağlanan yüzde 9,5 oranında yıllık ortalama büyüme hızının gerek Cumhuriyet dönemi ortalamasından( yüzde 6,5) gerekse plansız yıllardan (yüzde 5,4) yüksek gerçekleştiğini göstermekte. Planlı yıllardaki GSYH’nin yıllık ortalama büyüme hızının da (yüzde 5,5 ile) Cumhuriyet dönemi ortalamasının (yüzde 5,1) ve plansız yıllardan (yüzde 4,9) daha başarılı olduğunu kanıtlıyor” diyor.
Eşiyok “fikr-i takip özeni ve disiplini” olan bir araştırmacı. Haftalık popüler bilim dergisi HBT’nin 6 Haziran 2024 tarihindeki “Düşük ücretli, vasıfsız emekle yüksek teknoloji üretilemez! Mümkün değil…” başlıklı yazısında, “Türkiye geniş emek rezervlerine ve düşük ücrete dayalı üretim/ ihracat politikası çalışan yoksulluğuna neden olurken, yüksek teknolojiye dayalı üretim ile kalkınmayı da engellemekte. Planlı sanayileşme politikalarından ısrarla kaçınan, stratejik faktör donanımına dayalı gelişme stratejisinde ısrar eden Türkiye’nin yüksek teknoloji üretiminde (özellikle savunma sanayinde tekil örnek dışında) başarılı olması neredeyse imkânsız gibi. Oysa bilim ve teknolojide başarılı olmuş ülke deneyimleri incelendiğinde, statik mukayeseli üstünlüklere dayalı bir sektörel gelişme stratejisine teslim olmadıkları, seçici sanayi politikaları ile ekonomiye müdahale ederek üretim yapılarını dönüştürdükleri, yüksek teknoloji üretiminde başarılı oldukları görülmekte” saptamasını paylaştıktan sonra da, “Çin deneyimi de son derece öğretici dersler içermekte, çevre bir ekonominin uluslararası işbölümüne teslim olmadan, planlı kalkınma stratejisi ile dönüştürmedeki muazzam gücünü göstermektedir” sonucuna ulaşıyor.
Plan disiplinin ülke ölçeğinde olduğu gibi işyeri ölçeğindeki etkilerini binlerce örneği ile kanıtlayabiliriz.
Plan disiplini, kaliteli yönetim ve kalkınmanın etkili araçlarından biridir; bir ülkenin kamuoyunda “plan aracının önemi” gerektiği gibi sorgulanmıyor; kamuoyu bilinci yükselmiyorsa, orada kalkınmanın gerek şartı olan “bilgili ve temas halinde halk” desteği oluşmaz. Kitle desteği oluşmadığı için işler gerektiği gibi yönetilemez. Bilinçli kamuoyunun oluşmadığı toplumlarda da, enflasyon ve diğer kriz yaratan kara deliklerin boşluklarında debelenmenin önüne geçilemez.
Pirinç tasımız kırılmasın!
Japonya’da büyük beddualardan biri, “Pirinç tasın kırılsın!” der. Namerde muhtaç yaşamak anlamına da gelir. Bizde “buğday -odaklı nimet algısı” da benzer anlamlar içeren özlü sözlerle doludur. Pirinç tasımızı kıran, bizleri namerde muhtaç eden, yaşam kalitemizi gerileten ekonomideki kara deliklerin girdabından kurtulmak istiyorsak plan disiplinin kanıtlanmış başarısını gözden ırak tutmamalıyız.
Neresinden bakılırsa bakılsın, plan disiplini işyeri yönetimi ve kalkınma kalitesini artıran temel bileşenlerden biri olduğu unutulmasın!
- Plan, dinamik envanterlere dayalı sağlıklı verilerle ihtiyaçların ve önceliklerinin net olarak tanımlanmasını sağlar.
- Plan, eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikelerin farkındalık bilincini yükseltir.
- Plan, fırsatları en yüksek düzeyde değerlendirme, tehlikeleri en düşük maliyetle savuşturmanın bilenen et etkili yoludur.
- Plan, olanak ve kısıtlarımız ile eğilimlerin fırsat ve tehlikelerini dengelemenin aracadır.
- Plan, vazgeçilmez ideallerimize ve yaratmak istediğimiz sonuca bizi götürecek kısa yoldur.
- Plan, pragmatist ve popülist uygulamaların israfını önlemenin yol ve yöntemini içerir.
- Plan, dinamik durum değerlendirmeleriyle sapma ve sapmaları düzelterek birikim yeteneğini sürdürmenin olmazsa olmazıdır.
- Plan, bir amaç değil; kaynaklarımızı etkin kullanma, nitelikli büyüme ve kalkınmayın gerek şartıdır.
- Plan, oluşturduğu proje ağı ve fizibilitelere dayanması nedeniyle akılcılığın gereğidir; ölçmeye imkân tanıdığı için şark kurnazlığı zehrinin panzehridir.
Planlı çalışmanın daha onlarca yararını sayabiliriz… Plan disiplinine dönüşü yüksek sesle dile getirmeli, kitle desteği oluşturmalı ve planları Sümer rahibinin çağrısının; “Sen kendin için değilsen, kim senin için? Sen başkaları için değilsen nesin ki? Şimdi değilsen ne zaman?” gereklerini yerine getirmenin aracı yapmalıyız.
Plana sahip çıkarsak, kaliteli iş yönetiminin temel bileşeni ve etkili aracından yararlanmış oluruz… Plan her zaman geçerli olacaktır; Plana inanmayanların arka plan düşüncelerini iyi analiz etmek gerekir.