Piyasa mı doğru söylemiyor, tüketici anketi mi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✓ Bir yandan çarşıyı pazarı, mikrofon uzatılan vatandaşı dinliyorsunuz; geçim zorluğu ve onun yarattığı sıkıntılar diz boyu...

✓ Diğer yandan TÜİK ve Merkez Bankası'nın ortaklaşa yaptıkları anketin sonucuna bakıyorsunuz; vatandaş kötümser ama az kötümser, durumundan öyle çok da şikayetçi değil...

✓ Ya vatandaş durumunu abartarak aktarıyor ya da bu anket "Yandım Allah" diyen vatandaşı pek kapsamıyor.

TÜİK ile Merkez Bankası her ay ortaklaşa tüketici eğilim anketi yapıyor ve bu anketin sonuçlarından tüketici güven endeksi oluşturuluyor. Bu anketin kasım ayı sonuçları dün açıklandı. “Daha ayın ancak üçte ikisi geride kaldı, kasım sonuçları nasıl çıktı” diye düşünüyorsanız haklısınız ama söz konusu anket ayın ilk yarısında uygulanıyor. Yöntem böyle. Kasım ayındaki sonuçlarda ekimin ikinci yarısındaki gelişmeler de etkili, bu ayın kalan dönemi de aralık anketine yansıyacak. Dolayısıyla yöntemde bir yanlışlık yok.

Önemli olan tabii ki elde edilen sonuç...

Kasımda tüketicinin güveni ekime göre yüzde 1.1 artarak 75.5 olmuş. 75.5’in ne ifade ettiğini anlamak için tüketici güven endeksinin 0-200 arasında değer aldığını; 100’ün altındaki değerlerin kötümserliğe, 100’ün üstündeki değerlerin ise iyimserliğe işaret ettiğini belirtelim.

Kasımdaki endeks 75.5 ve şu durumda tüketici kötümserlik bölgesinde yer alıyor, yani ekonomiye güven duymuyor. Ancak en azından önceki aya göre güven duygusunun bir miktar arttığı gözleniyor.

Hanelerin mevcut dönemdeki maddi durumunu gösteren endekste kasım ayında ekime göre yüzde 2.7 iyileşme var.

Gelecek on iki aylık dönemdeki maddi duruma ilişkin endeks de bir iyileşme beklendiğine işaret ediyor. Oran yüzde 2.6. Yine gelecek on iki aylık dönemdeki genel ekonomik duruma ilişkin endekste ortaya çıkan iyileşme beklentisinin oranı da yüzde 0.6 düzeyinde.

Tüketici güven endeksini oluşturan dört ana kalemden yalnızca birinde gerileme var. Gelecek on iki aylık dönemde dayanıklı tüketim malına harcama yapma beklentisini gösteren endekste yüzde 0.6’lık bir gerileme gözleniyor.

Kötümser ama az kötümser!

Tüketici güven endeksinde son yirmi yılın ortalaması 88 düzeyinde. Zaten iyimserlik sınırı olan 100’ün aşılabildiği ay sayısı, bu yirmi yılda, yani yaklaşık 240 ayda, ancak bir elin parmakları kadar. Diğer aylarda hep 100’ün altında, yani kötümserlik sınırında kalındı.

Ama 88 ortalama, “kötümser ama az kötümser” denilebilecek bir düzeye işaret ediyor.

Çarşı pazar mı, anket mi?

Çarşıda, pazarda, sokakta mikrofon uzatıldığında söylenenlere, şikayetlere bakıyorsunuz, dile getirilenlerin bu endekse yansımadığı çok açık. Mikrofonlara söylenenler endekse yansımış olsa herhalde o 88’i belki ancak yarı düzeyinde görürüz. Sokak, öylesine berbat bir tabloya işaret ediyor çünkü.

Ya o berbat tabloyu çizenlerin görüşü endekse pek yansımıyor ya da o tablo abartılı. Bir olasılık da tabii ki aslında öylesine zorluk içinde yaşayanların azınlıkta kaldığı.

Ama o zorlu koşullarda yaşayanların azınlıkta olduğu söylenebilir mi? Tam tersine, o durumda olan kesim çoğunluğu oluşturuyor.

■ Çalışanların yarıdan fazlası asgari ücretli olmuş...

■ Emekli deseniz perişan, hele hele işçi emeklileri...

■ Ortalama kira, ele geçen geliri aşar duruma gelmiş, bundan dolayı kira artışına sınır getirilmiş ama uygulanabilirliği pek yok, zaten tam olarak uygulanamıyor...

■ Fiyatlama davranışları inanılmaz bozulmuş, özellikle hizmetler sektöründe ve bu gerçeğe Merkez Bankası da sürekli dikkat çekiyor...

■ Eğitimin kalitesini iyileştirmek üniversite sayısını artırmak olarak anlaşılmış, ancak üniversite mezunu iş bulamıyor, çünkü herhangi bir becerisi yok, olsa da iş yok... Sanayici ara eleman bulamıyor, çünkü meslek liseleri inanılmaz ihmal edilmiş durumda...

Tablo bu, eldeki malzeme bu! Gerçek böyleyken vatandaş “az kötümser” bir şekilde yaşıyor ya da yaşıyormuş!

Gel de inan! Doğrusu bu anket kimler kapsanarak, hangi gelir grubundaki ya da eğitimdeki kişiler kapsanarak yapılıyor, merak etmemek mümkün değil.

Anketin örnek büyüklüğünü biliyoruz; 4 bin 884 hane ve bu hanelerdeki 16 yaş üstü fertler kapsanıyor. Bu bir anket ve bu hane sayısı yeterli, zaten yüz binlerce hane ile çalışma yapılması beklenmez; ama 4 bin 884 hane gelir dağılımı yönüyle Türkiye ortalamasını ne ölçüde temsil ediyor, o önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar