Piyasa aymazlığı safsatası
Piyasalarda mart ayında başlayan yükseliş hareketi birçok yatırımcının kafasını karıştırdı. Sert düşüşten sonra o kadar hızlı bir toparlanma yaşandı ki, tecrübeli yatırımcılar bile hisselerden uzak durdular. Risk-getiri denklemi açısından değerlemelerin gerçekçi olmadığı söylendi. Büyük kazançlar kaçtı. Mayısta, haziranda bir satış dalgası bekleniyordu. Olmadı. Temmuz sonuna yaklaşıyoruz. ABD'de Nasdaq endeksi bu hafta rekor tazeledi.
Borsa endekslerinin, reel ekonomideki gelişmeleri yansıtmadığı söyleniyor. Örneğin, Amerika'da Kaliforniya, Teksas, Florida gibi büyük eyaletlerde vahşi bir salgın sürerken, endekslerin nasıl güçlü kalabildiği sorgulanıyor. Dünyanın finans merkezi New York, nisan ve mayıs aylarında bir hayalet şehirken aynı şeyler dillendiriliyordu. Piyasa aymazlığından bahsediliyordu. Her gün piyasayla ilgili konuşan insanlar için keyifli bir mevzudur. Bir yayının moderatörü bu soruyu sorar. Program süresinin yarısı bunu konuşmakla geçer. Konuk, ekonomik aktivitenin zayıflığından, işsizlik oranının yüksekliğinden dem vurur. Piyasaların gerçekleri fiyatlamadığı, başka bir evrende yaşadığı söylenir. Oysa hisse senetleriyle; büyüme rakamı, siyasal ve sosyal iklim arasında güvenilir bir ilişki yoktur. Hisse senedi piyasası bir ülkenin ruh ve akıl sağlığının göstergesi değildir. Bu piyasanın temel fonksiyonu, halka açık şirketlerle ilgili beklentileri, hızlı, doğru ve duygusuzca göstermektir. Marttan beri piyasa işini ustalıkla yapmıştır. Yatırımcıların, şirketlerle ilgili görüşlerinin büyük resimden etkilendiği iddia edilebilir. Fakat realite bu değildir. 1929'da başlayan Büyük Buhran'dan bugüne kadar, dünyanın en önemli borsa endeksi S&P 500 ile ABD'nin ekonomik büyümesi arasındaki ilişkiyi inceledim. Reel büyümedeki yıllık değişimle, S&P 500 endeksinin yıllık getirisinin (temettü dâhil) korelasyonu sıfıra yakın çıkıyor. Kısacası aralarında bir ilişki yok. Korelasyonları uzun yıllardır takip ettiğim için, bu ayrı dünyalar sürpriz olmadı.
Siyasal ve toplumsal olaylar da borsa endeksini etkilemiyor. İster ABD'de politik türbülansın yaşandığı Büyük Buhran yıllarını alın, ister dünya savaşının yaşandığı 1940'lara bakın, ister sosyal patlamanın olduğu 1960'ları seçin. Enflasyondan sonra endeksin ortalama reel getirisi hep pozitif olmuş. Sonuç olarak; hisse senedi piyasası, halka açık şirketler çevresinde sağlanan uzlaşıyı gösterir. Ekonominin gidişatı, siyasi ve toplumsal gelişmelerle ilgili fikir yürütmez. Hâlihazırdaki uzlaşı, doğru veya yanlış, işletme kârlarında artış sinyali veriyor. Kârlardaki olası artış, büyümenin alıp başını gideceği anlamına da gelmiyor.