Pişmanlıklara son verme zamanı
Tunç DİPTAŞ
Kendini güvende hissetmek onun için çok önemliydi.
Çocukluğunda parasal sıkıntı çektiği için bir daha bu sıkıntıyı yaşamak istemiyordu. Bu yüzden güvende hissettiği bir yerde bankada çalışıyordu. Çok iyi kazanmıyordu ama her ay maaşını alıyor olması onu rahatlatıyordu.
Emeklilikte yaşayacağı rahatlığı düşünerek mesai sırasındaki sıkıntılı saatlerini geçiriyordu. İşten atılma korkusuyla sabaha başlıyor, kendisine verilen sayısal hedefl erini bu korku ve kaygıyla kovalıyordu. Ta ki 40 yaşına gelip anksiyeteye dönüşen bu kaygılarla yaşayamayacağına karar verene kadar…
Özgürlüğe adım
Bronnie Ware ruhunun derinliklerine seyahat edip insanlara yardım etmeye karar verir. Ve ani bir kararla güvenli gördüğü bankadaki işinden ayrılır.
Ruhunu özgürleştirmeye, kendini gerçekleştirmeye, hayat amacını bulmaya karar verir.
Güvenli kıyıları terk edip açık denizlerde yeni maceralara atılma yolunu seçer. Konfor alanının dışına çıkıp faturalarını ödeyememe riskini göze alır.
Sahip olduğu tüm eşyalarını satar ve arabasına atlayarak canı nereye isterse o tarafa seyahat etmeye başlar. Arabasında yaşar, gittiği kasabalarda ne iş bulursa onu yapar.
Bir sure işsiz dolaştıktan sonra ölüm döşeğindeki insanlara bakıcılık yapmaya karar verir ve bir hastanede çalışmaya başlar. Onların temizliğini yaparken her biriyle ilgilenir ve yakın iletişim kurar. Özgürleşmenin verdiği enerjiyle insanları dinlemeye ve anlamaya koyulur.
Ölümle yaşam arasında cebelleşen insanlar kendilerini anlatmanın verdiği huzuru yaşarken, Bronnie derinleşmenin ve iç mutluluğu yakalamanın peşindedir.
Onların hayata dair seçimlerini sorgular, mutluluğu nasıl tarif ettiklerini anlamaya çalışır. Cesur sorular sorarak pişmanlıklarını, deneyimlerini not defterine geçirir. Daha sonra da kendi bloğunda yayınlamaya başlar ve kısa surede üç milyon takipçiye ulaşır.
Takipçilerin ısrarına dayanamayıp blogda yazdıklarını kitap haline getirir. Ve kitap çok kısa sürede en çok satanlar listesinin başına yerleşir. Kitabin ismi mi?
“Ölmeden önce en çok pişman olduğumuz beş şey”
Bronnie yüzlerce kişiye pişman olduğu şeyleri sorar ve beş yanıt hemen hepsinde öne çıkar:
- “Başkalarının benden beklediği hayatı sürmek yerine kendi düşlerimi gerçekleştirme cesaretim olsaydı ne iyi olurdu.”
- “Bu kadar çok çalışmama gerek yoktu.”
- “Duygularımı dile getirmeye cesaretim olmadığı için çok pişmanım.”
- “Keşke arkadaşlarımla bağlantımı koparmasaydım, onlarla daha çok zaman geçirseydim.”
- “Kendime daha çok mutlu olmak için izin vermeliydim”
Peki, siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Eğer böyle pişmanlıklarınız varsa bunlara son vermenin zamanı gelmedi mi? Bu beş pişmanlık üzerine benim önerilerim şöyle:
- Var olmak, kendinizi gerçekten benimseyip, özgün olup dünyaya ilham verebilmektir. Farklı olmaktan, başkalarının kusurlu saydığı yönlerinizi, güçlü tarafınız olarak görmekten çekinmeyin. “Başkası ne der” düşüncesinin yerine, ben kusursuz olmayan özelliklerimle farklılık yaratıyorum düşüncesini koyun. Başarılı bir lider olmak istiyorsanız, kendi kişisel markanızı yaratmak istiyorsanız, çalıştığınız firmada kendinizi göstermek istiyorsanız farklılıklarınızı sevin ve benimseyin.
- Hayattaki amacını keşfetmiş, vizyon sahibi insanlar için çok çalışmak pişmanlık yaratacak bir durum değildir. Dünyanın kişisel ve profesyonel hayatta başarılı insanlarına bakarsanız onların çalışmaktan keyif aldığını görürsünüz. Güçlü yönlerini kariyerlerine, iş yaşamlarına aktardıklarını gözlemlersiniz. Bu insanlar başkalarının hayatlarına dokunmak, değer kazandırmak için çok çalışmayı tercih ederler. Çok çalışmak gibi bir pişmanlıkları yoktur, aksine bundan keyif alırlar.
- Duygularını ifade edemeyen kişi cesur değildir. Genelde insanlar duygularını ifade ettiği zaman anlaşılamayacağını ya da zayıf duruma düşeceğini düşünür. Bu yüzden bu konudaki kaslarını geliştirmezler. Halbuki insanların kalplerine dokunmanın yolu duyguları doğru ifade etmekten geçer. Siz ne kadar çok sevginizi paylaşırsanız o kadar çok huzurlu olursunuz.
- Yapılan araştırmalar gösteriyor ki insanın daha kaliteli ve uzun bin yaşam sürmesini sağlayan birinci faktör kaliteli ilişkiler kurmasıdır. Etrafınızda sizi karşılıksız seven ve sizin de aynızşekilde karşılıksız sevgi verdiğiniz insanlar varsa dünyanın en zengin insanısınız demektir. Onlara zaman ayırın ve kaliteli vakit geçirmek için efor sarf edin. Kaliteli ilişkiler hem yeni fırsatlar için hem de mutlu bir yaşam için gereklidir.
- Ölümün ne zaman geleceğini bilmediğimiz bir dünyada ‘an’dan başka elimizde ne var?
Mutluluğunuz asla ucuz olmasın. Her andan mutluluk çıkarmanın yolu fark etmek, takdir etmek, kabullenmek ve şükretmekten geçer.
Bir daha asla pişmanlık yasamayacağınız, keşke demeden anın keyfini çıkaracağınız günler dileğiyle…