Pi

Murat BERK
Murat BERK UZMAN GÖRÜŞÜ

“Sayılması mümkün olan her şey önemli olmayabilir. Her önemli şey ise sayılamayabilir” sözü genelde Einstein’e atfedilse de William Bruce Cameron'a aittir. Bilgi ve veri miktarı arttıkça, insan ve para yönetimi daha fazla ölçülebilir veriye dayalı hale geldikçe, kör noktalar ve riskin yanı sıra fırsatlar da artıyor. Çünkü her şey daha kısa vadeli hale geliyor. Bunun sebebi istatistikle ilgili olduğu kadar davranışsal da. Yönetim çevrelerinde, genellikle ölçülen şeyin yönetilen şey olduğu inancı yerleşiktir. İstatistiksel analizde de sonuçlarla daha istikrarlı bir ilişki içinde olan, kolayca ve sıklıkla ölçülen şey, analize daha fazla etkide bulunacaktır.

Bu kör noktaların yarattığı risk ve fırsatların yoğun olduğu alanlardan biri de piyasalar. Piyasalar aynı insan beyni, ekosistem hatta tüm evren gibi karmaşık sistemlerdir. Piyasalara doğrusal olmayan karmaşık, adaptif ve kaotik sistemler olarak bakmak bizce daha yararlıdır. Bu tamamen öngörülemez oldukları anlamına gelmez fakat birbiriyle etkileşime girebilecek birçok bileşenden oluştuğunu ve insan müdahalesinin de olduğunu, dolayısıyla psikoloji ve sürü davranış biçimlerinin önemli olduğunu kabul etmek gerekir. Bu da piyasaların aynı gerçek yaşamdakine benzer bilinmezler hatta bilinemeyecekleri olduğu anlamına gelir.

Darren Aronofsky'nin “Pi” filminde Maximillian Cohen, bir matematikçiyi canlandırıyor. Film, en hafif tabiriyle “bazı ruhsal sorunları” olan matematikçinin "borsadaki düzeni" ararken başından geçenleri anlatıyor. Max, Pisagor’un fazla etkisinde kalmış olacak ki “Matematik doğanın konuştuğu dildir, etrafımızdaki her şey sayılarla temsil edilebilir ve anlaşılabilir. Herhangi bir sistemin sayılarından bir grafik oluşturursak ortaya paternler çıkar, bu nedenle doğada her yerde paternler vardır.” gibi varsayımlardan yola çıkar. Doğadaki bazı gözlem ve verileri de kendine kanıt sayarak borsanın şifresini, sihirli formülünü bulmaya çalışır. Sevgili Max’in unuttuğu detay ise piyasaların insan yapımı olduğu ve daha ziyade kaotik sistemleri andırdığıdır., Max, akıl hocasının tüm uyarılarına rağmen, doğası gereği bilinemeyecekler olduğu ve belirsizliği ortadan kaldıracağım, her şeyi ölçülür hale getireceğim ve kontrol sahibi olacağım içgüdülerinin sonunun hoş olmayabileceğini de, anlamamakta ısrar etti. Yanlış anlaşılmasın piyasalarda paternler vardır, Pi sayısının kullanıldığı Fibonacci sayı dizisi, teknik analizde yaygın olarak kullanılıyor.Genel olarak da sayısal stratejilerin başarılı kullanıldığı çok örnek var. Eskilerden Ed Seykota ve günümüzde Ed Thorpe, James Simmons, bu stratejileri başarı ile uygulayan fon yöneticilerinden. Riskler ise bu paternlerin körü körüne kullanılmasında.

Kaderin tuhaf cilvesi filmin çıktığı 1998 yılında, aralarında Myron Scholes ve Robert Merton gibi iki tane Nobel ekonomi ödülü almış ekonomist bulunduran, büyük oranda sayısal stratejiler kullanan "Long Term Capital Management", , battı. Daha doğrusu batış noktasında hedge fund olduğu için hiçbir kanuni denetleme yetkisi olmamasına rağmen, FED’in gayri resmi zorlamaları ile şahsi paralarını da bu fona yatırmış olan Wall Street üst düzey yöneticileri tarafından kurtarıldı. Kurtarılmasa idi, adı Wall Street dışında duyulmamış bu hedge fon küresel bir ekonomik çöküşe yol açacaktı. En azından öyle olduğu o dönem idda edilmişti. Çok sofistike ve kendi dönemin ilerisinde gibi gözüken sayısal modeller kullanan ve iki Nobelli ekonomist barındıran bu fonun sonunu en klasik ve eski üç zaaf, kibir, açgözlülük ve aşırı borçlanma getirdi. Vahşi Batı’daki altın bulma sevdasında altın arayanlardan ziyade gerekli ekipmanı satanlar zengin oldu denir. Aradan geçen zamanda çok da fazla şey değişmemiş sanki.

Filme dönecek olursak, filme Max’i ruhsal durumu iyice bozulmuş bir şekilde, elinde matkapla kafasına delik açmak üzere olduğu bir karede buluruz. Beyaz renkler yani bir tür aydınlık sahneye hakim olur. Sonra Max tüm hesaplamalarını yok eder, yanına gelen kızın çok basit matematik sorusuna bile cevap veremez fakat tabiatı hissettiğini düşünür, yüzünde rahatlamış dingin bir ifade vardır. Max piyasaların şifresini çözdü ondan mı rahat ve mutlu? Yoksa beynini iyice mi yaktı? Filmin birçok yeri gibi burası da yorumlamaya açık. Yoruma açık olmayan kısım ise kafanıza matkapla delik açarak piyasaların sihirli formülü bulamayacağınız.

Fakat Max yalnız değil, böyle karmaşık adaptif sistemleri daha kolay açıklanacak bir şeye dönüştürmeye çalışmanın cazibesi neredeyse karşı konulamazdır, çünkü ucunda sonsuz zenginlik vaadi vardır. Genelde yapılan da bugünün büyüme ve yatırım trendlerinden birkaçını alıp bunları uzun vadeli yatırım temaları haline getirmektir. Genellikle sorun, uzun vadeli yatırım temalarının ve eğilimlerinin, özellikle kısa vadeli eğilimlerin aynı şeyler olmaması hatta bazı zamanlar tam tersi olmasıdır. Sadece kısa vadeli performansa odaklı olan şirket ve yatırımcıların genelde uzun vadeli trendleri ıskalaması veya daha da kötüsü bunlara karşı pozisyonda bulunmasının sebebi de budur. Dolayısıyla sadece bugünün eğilimlerini doğrusal olarak ileriye yansıtmak faydalı olmaz. Aksine, bu eğilimlere ve değişikliklere neden olan ve olabilecek dinamikleri de anlamak gerekiyor ki bu çoğu zaman ölçülmesi zor veya özellikle başlangıç aşamalarında önemsiz görülen faktörlerden ve geçmiş gözlemlere dayalı varsayımlardan kaynaklanıyor. Söz konusu olan ekonomiler, toplum ve piyasa ise sadece ölçülebilir olana odaklanmanın yarattığı kör noktaların sonuçları tarihi boyutta oluyor. Hatta belki de tarihteki çoğu dönüş noktasının arakasında bu kör noktalar var. 2008 krizi öncesi daha önce ülke genelinde eş zamanlı konut fiyatları düşmedi dolayısıyla düşmez gibi varsayımlar ve istatistikte Copula diye bilinen metodunun kullanılması sonucu yüz milyarlarca düşük kaliteli mortgage en yüksek reytingliler ile birlikte paketlendi ve satıldı. Ardından yaşananlar ise herkesin malumu. Bu seferki krizde aracılar da örneğin bilançosunda bu toksik paketleri yatırımcılara satamadan krize yakalanan Lehman gibiler de battı. En eski Wall Street yatırım bankalarından olan Lehman da aynı kendisinden birkaç ay önce batmış olan Bear Stearns gibi agresif risk kültürü ve az çalışanı ile yakaladıklarını iddia ettikleri yüksek verimlilik ile Wall Street’te örnek olarak gösteriliyordu. İki firmanın da sonunu kibir, aç gözlülük ve aşırı borçlanma getirdi.

Sene sonuna doğru piyasalara bakarken de sadece sonuçlara baktığımızda çok önemli detayları  atlarız. Bizim piyasada BIST30’un BIST100’ün ve bankaların sanayinin bu kadar gerisinde kalmış  olması gibi. Bu eğilimi ileriye doğru doğrusal olarak projekte mi etmeliyiz yani böyle devam eder diye mi düşünmeliyiz? Bizce cevap hayır.. S&P500 endeksindeki yükseliş güzel gözükmekle birlikte sadece piyasa değeri dolayısıyla endeks ağırlığı de yüksek olan 4-5 hisseden geldiğini, bunları çıkarırsak geriye kalan endeksin 2020’de gerilediğini biliyor muydunuz?

Trend anlamında bizimki dahil gelişmekte olan piyasalar için olumlu olmaya devam etmekle birlikte özellikle ABD piyasalarında birçok göstergeye göre aşırılıklar artarak devam ediyor. Birkaç haftadır bu durumu ifade ediyoruz. Geçen hafta TESLA’nın endekse girişi tahmin ettiğimiz etkide bulunmamış olmasına rağmen kısa vadeli risklerin yüksek olduğunu düşünüyoruz. Bazı açılardan 1998-99 Nasdaq boğa piyasasında dahi yüzde 10 ila 20 arası yedi düzeltme yaşandığını unutmayalım. 2020 yılı halka arzlarında önceki rekor olan 2000 yılının hem adet hem de parasal değer olarak geçildiğini not edelim. O dönem olduğu gibi özellikle son dönemde iş modeli ve/veya finansal geleceği şüpheli firmaların halka arzda daha fazla pay aldığını, bazı aracıların komisyonları sıfırlaması ile perakende yatırımcı işlem hacimlerinin ABD’de misli misli artması ve artık opsiyon gibi daha riskli araçlarda yüzde yirmi gibi tarihi bir zirveye gelmesi hayra alamet değil. Beklediğimiz düzeltme birkaç hafta sonra gelebilir veya hiç gelmeyebilir. Piyasalarda da hayattaki gibi hiçbir şey kesin değil ama kısa vadeli riskler bizce son derece asimetrik ve aşırı riskler almanın zamanı değil.

Pi filminin, Azra Kohen’in aynı isimli romanının renkli kapağının aksine siyah beyaz olması 60 bin USD ile çekilmiş olması yani yetersiz bütçe sonucu değil. Max’ın küçükken başına gelen ve baş ağrılarına sebep olan geçici körlükle ilişkili olarak karanlık ve aydınlık temaları ilgili olduğunu düşündürten ipuçları var. Fakat bizi daha çok ilgilendiren ve piyasalar açısından alakalı olduğunu düşündüğümüz yanı ise Max’ın muhtemelen belirsizliğe karşı tahammülsüzlüğü ile oluşturduğu piyasa gibi kaotik sistemlerde hesaplanabilir, tekrarlanan patern arayışı ve kibre yaklaşan aşırı özgüveni. Bu bağlamda film aydınlık ve karanlıktan ziyade Ikarus efsanesini çağrıştırıyor. İlginç olan ayrıntılardan biri de Max’ın 6 yaşında iken uzun süre güneşe bakması nedeniyle retinasının yanması ve geçici körlüğe neden olmuş olması. Kullandığı üç bilgisayardan birinin ismi Ikarus yani mitolojide güneşe fazla yaklaşınca balmumundan yapılmış kanatları eriyen ve Ege Denizi'ne düşen kişi. Max'ın Rus asıllı matematikçi arkadaşı bir nevi akıl hocası ismi Latincede güneş anlamına gelen Sol. Sol, Max’e düşünmenin ve hesaplamalarının ötesine geçmesine, hislerine, içgüdülerine ve sezgilerine de güvenmesini tavsiye eder ve kendi hayat tecrübesini aktarmaya çalışır. Meşhur olan ve hala konuşulan Ikarus olmasına rağmen ona güneşe fazla yaklaşmamasını öğütleyen babası Daedalus , hem kanatlarla uçmayı akıl ve cesaret eden hem de denize düşmeyerek ve kanatları yanmayarak dengeli uçarak hedefe varan kişi. Meşhur olmaz ama hedefine varır çünkü yola çıkma cesareti vardır fakat aynı zamanda her şeyin planlanamayacağı gerçeğine saygı duyar, gereksiz riskler almaz ve hedefe denge ile ulaşılacağını bilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Faizlere dikkat 21 Kasım 2024
Daha iyi dinleyiciler 13 Kasım 2024
Yer altı havayolları 24 Eylül 2024
Yarı Dünya 10 Eylül 2024