Pera Müzesi’nden Japon dostlara anlamlı bir armağan
Suna ve İnan Kıraç Vakfı kültür kurumlarından Pera Müzesi, önümüzdeki yıl Haziran ayında 20. yaşını kutlayacak… 2003’ten beri kültür, sanat, eğitim ve sağlık alanlarında faaliyet gösteren Suna ve İnan Kıraç Vakfı, çeşitli düzeylerde kültür hizmeti vermek amacıyla başlattığı geniş kapsamlı girişimini, 2005 yılında bir “müze-kültür merkezi” olarak açılan Pera Müzesi ile sürdürdü. 2007’de girişimin ikinci adımı olarak İstanbul Araştırmaları Enstitüsü kuruldu.
Geçmişi 19. yüzyıla dayanan bir binada hizmet veren Pera Müzesi, çağdaş ve donanımlı bir müze olarak bünyesindeki yaklaşık 12 bin eser, etkinlikler ve yayınlar ile tüm Türkiye’ye ve dünyaya hitap ediyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı’na ait “Oryantalist Resim”, “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” ve “Kütahya Çini ve Seramikleri” koleksiyonlarını ve bu koleksiyonların temsil ettiği değerleri; sergiler, yayıncılık ürünleri, sözlü etkinlikler, film gösterimleri, öğrenme programları ve bilimsel çalışmalar aracılığıyla kamuyla paylaşan, gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlayan Pera Müzesi, süreli sergileriyle de dünya sanatının önemli isimlerini ağırlıyor.
İçinde bulunduğumuz yıl, Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıldönümü. EKONOMİ Gazetesi KİTAP dergisinin 2023 / Yılın Kurumsal Yayınevi Ödülü’nün de sahibi olan müzede düzenlenen etkinlikler ve açılan sergiler arasında Türkiye ve Japonya arasındaki kültürel köprüyü güçlendiren çalışmalar da bulunuyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı kültür kurumları da 2009’dan beri Japon kültürüne dair birçok etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bunların detaylarını birazdan Özalp Birol anlatacak. Ben burada kataloglardan söz edeyim…
Dünya sinemasının önde gelen ustalarından Akira Kurosawa’nın müze yayınları arasında çıkan, sergilenmiş sıra dışı 87 yapıtından oluşan sergi kataloğu; Nihonga resminin büyük ustası, Japonya’nın yetiştirdiği en saygın sanatçı ve bilimadamlarından Ikuo Hirayama’nın 38 resminin bulunduğu Ikuo Hirayama: Türkiye, Doğu'yla Batı Arasında Bir Kültür Kavşağı isimli sergi yayını; Türkiye-Japonya ilişkilerinin başlangıç döneminde İstanbul’u ziyaret eden üç Japon’un; işadamı ve çay merasimi üstadı Yamada Torajiro, mimar, profesör ve ilk Japon mimarlık tarihçisi Ito Chuta ile Budist din adamı, araştırmacı Otani Kozui’nin Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında özellikle İstanbul yaşantılarını bugüne taşıyan “Hilâl ve Güneş. İstanbul’da Üç Japon; Yamada Torajiro, Ito Chuta, Otani Kozui” sergisinin benzersiz katalogları kütüphanemde yerlerini alalı neredeyse 15 yıl oluyor.
Farklı sergilerin büyük bir arşiv oluşturan onlarca kataloğunu da kültür sanat dünyamıza kazandıran Pera Müzesi bu kez, Japonya ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin 100. yılı kapsamında özel bir konsere ev sahipliği yapacak. Vakfın Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturan Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar sergisinin yer aldığı katta, 4 Mayıs Cumartesi saat 19.30’da gerçekleştirilecek konserde, keman sanatçısı Mina Aoki-Girardelli ve piyanist Çağdaş Özkan dinleyicilere keman repertuvarının farklı yönlerini keşfedecekleri bir program hazırladı.
“Beethoven’dan Prokofiev’e: Müzikal Bir Yolculuk” başlıklı konserde klasik müziğin devi Beethoven'dan Sarasate'nin virtüozitesine, Kreisler'in esprili salon minyatürlerinden Prokofiev'in gerçeküstü dünyasına kadar farklı çağlardan başyapıtlar müzikseverlerin beğenisine sunulacak.
Bu önemli konser öncesinde Pera Müzesi özelinde Japon kültürü ile ilgili etkinlikleri konuşmak üzere 2004 yılından bu yana Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü olarak Pera Müzesi’ni, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nü ve vakfın kültür-sanat alanındaki girişimlerini yöneten, aynı zamanda Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyesi olan Özalp Birol ile ofisinde buluştuk.
Pera Müzesi’nde önceliğin sahip olduğumuz değerleri kamuyla paylaşmak ve kültür bilincini gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu biliyorum. Kültürel mirasın korunmasına yönelik gelişmeleri de yakından takip ediyorlar. Kahvelerimizi yudumlarken Özalp Bey bu anlamda Japonya ile Pera Müzesi ilişkilerini anlatmaya başladı:
“Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nin Japon kültür ve sanat kurumlarıyla olan ilişkilerinin başlangıcı 2009 yılına dayanıyor. O zamanlar gündemimizde olan Chagall sergisini elimizde olmayan nedenlerle ertelemek zorunda kalınca bu boşluğa Paris’te Petit Palais’de sona ermek üzere olan Akira Kurosawa sergisini aldık. Böylelikle Japonya ile olan kültürel ve sanatsal ilişkilerimizin ilk adımı atılmış oldu.
Bunu, Ağustos 2010’da gerçekleştirdiğimiz ve Ekim 2010’a kadar süren nitelikli ve kapsamlı iki sergi izledi. O dönemin İstanbul’daki Japonya Başkonsolosu olan Katsuhyoshi Hayashi bu etkinliklerin gerçekleştirilmesinde Pera Müzesi ile elele vererek çalışmış, bu sürece katkı vermiş değerli bir diplomattı. Kendisini de bu vesile ile bir kez daha anmak istiyorum.
Bu etkinliklerden birincisi, Türkiye’de ilk kez sergilenen ve âdeta Japon güncel sanat bienali niteliğinde olan geniş ve kapsamlı Japon Medya Sanatları Festivali idi. Aynı dönemdeki ikinci sergi ise geleneksel Nihonga resminin büyük ustası Ikuo Hirayama’nın İpek Yolu’nu konu alan sergisi oldu. Daha sonra Ekim 2010’da İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde İstanbul’a ve Türkiye’ye gönül vermiş üç Japon’un ülkemizdeki serüvenini konu alan Hilal ve Güneş; Yamada Torajiro, Ito Chuta, Otani Kozui sergisini açtık.”
Festivalde bazılarına katılma fırsatı bulduğum birbirinden önemli etkinlikler de yapıldı. Özalp Bey şunları örnek verdi:
“6 Ağustos 2010’da Japon Medya Sanatları Festivali’ne katılan bütün sanatçılar Pera Müzesi’nde izleyicilere ve medyaya kapsamlı bir sunum yaptılar.
18 Eylül 2010’da Gundam filmlerinin yaratıcısı olan Tomino Yoshiyuki Pera Müzesi’nde sanatseverlere bir sunum yaptı. Aynı gün Japon küratör Kusahara Machiko’nun da etkinliği vardı. Her ikisiyle de söyleşiler gerçekleştirildi.
19 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında da Pera Müzesi Öğrenme Programları kapsamında Let’s Draw Manga (Haydi Manga Çizelim) etkinlik programı gerçekleştirildi.
20 Eylül 2010’da Japon sanatçı Ei Wada, Pera Müzesi oditoryumunda tüblü televizyonları kullanarak Braun Tube başlıklı bir caz performansı sergiledi.
Bu etkinlikler sürerken örneğin16 Ekim 2010’da Yamada Torajiro’nun küçük torunu olan ve Yamada Sohen Çay Okulu’nun yöneticisi olan dostumuzla Pera Müzesi’nde muhteşem bir çay töreni düzenledik.”
Hemen bir parantez açayım, benim de çok etkilendiğim, yazdığım, hatta kitabıma aldığım, zaman zaman yazılarımda yeniden yer verdiğim unutulmaz bir anıydı. Peki sonraki yıllarda neler yapıldı?
“Ağustos 2014’te açtığımız Duvarların Dili sergisine Japonya’nın önde gelen grafiti sanatçısı Suiko da çok büyük bir çalışmasıyla katıldı. Bu çalışmanın yapım süreci ve sergi, Japon televizyonu tarafından İstanbul’a gönderilen bir ekiple kayıt altına alındı ve Japonya televizyonlarında gösterildi.
Özellikle Pera Film bünyesinde farklı Japon yönetmenlerin filmleri gösterildi, manga anime film etkinliklerine yer verildi. Vakfımızın kurucularından Sayın İnan Kıraç’ın desteğiyle Dr. Zekai Yaman tarafından hazırlanan Bonsai kitabı yayınlandı.”
Özalp Bey’in konuşmalarında Japon kültürü ile Pera Müzesi arasında köprü olma özelliğinin tüm arzularına rağmen son yıllarda yeterince sürdürülemediğine dair bir serzeniş hissettim:
“Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiğimiz muhteşem etkinliklerin ve işbirliğimizin anısına saygıyla Japon dostlarımıza anlamlı bir armağan vermek istedik. Ve Cumartesi günkü konser programı ortaya çıktı” dedi Özalp Birol… Karşımdaki duvarda ise Aralık 2010’da 2010 Türkiye’de Japon Yılı Yürütme Kurulu Başkanı Fujio Cho’nun kendisine sunduğu Japonca-Türkçe Şükran Belgesi bana gülümsüyordu.