Patron, markasının, şirketinin ‘big data’ aynasına arada bir baksa fena mı olur?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Yapay zekâ çağına girmişliğimiz, yüksek teknoloji ve robotlar, mucize yazılımlar, metaverse, kimin elinde olduğu daima korkuyla konuşulan verilerin ‘gizliliği açıklığı’ hep gündemimizde. Meselenin teknoloji tarafını uzmanları gayet iyi anlatıyor. Ben, big data (büyük veri-bilgi) ve onun da içinde sosyal medya ile geleneksel medya içeriğinin markaların, şirketlerin ve patronların işini nasıl kolaylaştıracağını anlatmak istiyorum. Bu konuyla alakası yok ama yine de konuya en yakın büyük tartışmaları ‘Cambridge Analytica Skandalı’ olarak hatırlarsınız. O olayda ‘bazı sosyal medya içeriklerinin yasa dışı yollarla siyaseti ve seçmeni etkilemek için kullanıldığı’ ortaya çıkmıştı ve hem verileri verenler hem de kullananlar yargılanmıştı. Peki bu tür veriler ‘yanlış ve tehlikeli amaçlar’ için değil de şahısların, markaların, şirketlerin ve kurumların toplumdan kendine dair aldığı feedback (geri dönüş) sayesinde işini gücünü daha düzgün yapması için kullanılamaz mı? Tabii ki bu şekilde kullanılabilir.

10 yıl geriye dönük 2 trilyondan fazla sosyal medya paylaşımına anında erişim imkânı sağlayan dünyanın en büyük veri kütüphanesi ile Türkiye’deki markalara dijital veri analiz hizmeti sunan Adba Analytics’in başkanı İsmail Beyazıt ile sohbet ediyoruz. Her biri sektörünün en büyüklerinden 30 markaya ‘dijital veriden iç görü ve çözümler’ sunmaktan bahsedince doğal olarak ‘nasıl’ diye soruyorum. İsmail Beyazıt, şöyle başlıyor:

“Bir marka, sektör, kurum, şirket ya da herhangi bir özel konu hakkında sosyal medyaya yansımış big data’yı takip edebiliyoruz. Müşterimiz rakibinin algısını ya da kendi müşterisinin ne söylediğini anlık olarak ya da raporlanmış olarak da izleyebiliyor. Marka, ürün, hizmet ve rakiple ilgili ne kadar insan ne konuşuyorsa biz takip edip ölçüyoruz. Müşteri bu verilerden sorunlar neyse görebiliyor ve özel ya da genel çözüm üretebiliyor. Güçlü ve zayıf taraflarını net ve kesin görebiliyor. Kriz olabilecek konuları tespit mümkün oluyor ve erken müdahale imkânı doğuyor.”

2022’nin ‘en’leri çok yakında açıklanacak 

Adba Analytics’in, marka, şirket, sektör, patron odaklı, çok detaylı başka çalışmaları da var ama ben ‘her şeyi çok etkileyen genel gündemin bu verilere nasıl yansıdığını ve nasıl etkilediğini’ merak ediyorum.

Öyle ya dünyada ya da ülkede siyaset, terör, bölgedeki savaşlar da her şeyi derinden etkiliyor. Tüketici ya da müşteri olarak tanımlanmış sosyal medya kullanıcıları aynı zamanda vatandaş ve insan. Davranışlarını kararlarını etkileyen çok başka gelişmeleri de konuşuyorlar, tartışıyorlar. İsmail Beyazıt, dünya ve ülke gündeminde en çok hangi konuların, nasıl konuşulduğunu da kesin veri olarak ortaya koyduklarını ve bunun da kendi müşterileri için analiz edildiğini belirtiyor. 2023’ün başında, 2022’de zaman ve konu bazında dünya ve Türkiye gündemi odaklı analizleri bir toplantıyla açıklayacaklarını söylüyor.

Tabii ki ‘2022 yılında en çok konuşulan markalar, kurumlar, kişiler, konular ve benzeri’ ilgi çekici sonuçları da açıklayacak. 2021’in 12 ayının her birinde Türkiye’de en çok konuşulmuş konuları hatırlatıyor. Biz 2022’nin şokuyla 2021’in gündemini çoktan unutmuş olsak da İsmail Beyazıt, hatırlatınca ‘o konuları gerçekten de ne kadar çok konuştuğumuzu ve etkilendiğimizi’ düşündüm. 2021’in Ocak ve Şubat aylarında Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘rektör atama ve öğrenci eylemlerini’ konuşmuşuz. Mart ayında ‘kadına şiddet ve İstanbul Sözleşmesi feshi’ birinci gündemimiz olmuş. Nisan ayında ‘104 emekli generalin Montrö Bildirisi’ tartışılmış. Mayıs’ta Mescidi Aksa’da yaşanan olaylar, Ağustos’ta orman yangınları, Eylül’ünden itibaren yılsonuna kadar da ‘Doların jet gibi yükselişi’ birinci gündemimiz olmuş.

2022’de neleri ne kadar konuştuk raporu yılbaşından sonra ayrıntılı olarak açıklanacak ama şimdiden ‘asgari ücret, enflasyon, savaş, konut fiyatları ve kiralar, terör saldırıları’ diye sıralayabiliriz. Mesele ‘onu konuştuk bunu konuştuk’ değil, vatandaş konuşurken ‘ne söylemiş, kime söylemiş ve buna göre ne yapmalı’ gibi soruların muhatapları ‘nasıl yapmalı’ onu düşünsün ki bu veriler işe yarasın.

Market-enflasyon tartışmasında en çok ‘fiyat ve boykot’ kelimeleri kullanılmış

Adba Analytics Başkanı İsmail Beyazıt’a yakın zamanda yapılmış ‘gündem, sektör ve tüketici karışımı’ bir araştırma örneği soruyorum. Yakın zamanda ‘zincir marketler-enflasyon tartışması’ ile ilgili tartışmalara dair bazı bilgileri aktarıyor. Bu konuda 23 Kasım-2 Aralık zaman aralığında 90,1 bin kullanıcının 263 bin konuşması, 497 milyon erişim ve 1,6 milyar görüntüleme üzerinden yapılan analize göre en çok kullanılmış kelimeler ‘fiyat, boykot, şok, alışveriş’ olmuş. Bu konuda konuşanların, paylaşım yapan sosyal medya kullanıcılarının cinsiyet dağılımı ise yüzde 23 kadın yüzde 77 erkek. Bu konuyla ilgili en çok erişim ise mecralara göre 402 milyon ile Twitter, 1,9 milyon ile haberler, 12 milyon ile Facebook, 72 milyon ile Instagram ve 5 milyon ile forumlar olmuş. Çok detay var ama önemli olan böyle bir veri ve analizden marketler nasıl bir sonuç çıkarmış olabilir? Muhtemelen, kendilerini ne kadar haklı hissetseler de tüketicinin yani müşterilerinin kendileri hakkında pek de olumlu düşünmediğini ve konuşmadığını anlamış olmalılar. Belki de ona göre iletişim stratejilerini değiştirmişlerdir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar