Parasal sıkılaştırma süreci…
Selçuk Turgay AZAK – Vergi Müfettişi – Ekonomist
Bir ekonomide ortaya çıkan enflasyonun temelde iki sebebi vardır. Bunlarda birincisi, harcamaların yani toplam talebin ekonomi üretim kapasite kullanımının üzerinde gerçekleşmesidir. Bu durumda toplam talep arttığından tabiri caizse ekonomi ısınmakta, fiyatlar genel düzeyi artmaktadır. Bu enflasyon türüne talep enflasyonu adı verilir. İkincisi ise, üretim sürecinde kullanılan ve girdi diye tabir edilen hammadde, enerji, yarı mamul fiyatlarının ve işçilik ücretlerinin artması sebebiyle üretilen mal ve hizmetin maliyetinin artmasıyla ortaya çıkar. Bu enflasyon türüne de maliyet enflasyonu adı verilir.
Talep enflasyonunda toplam talep arttığı için fiyatlar genel düzeyi artarken, maliyet enflasyonunda ise maliyet artışlarından dolayı toplam arz azaldığı için fiyatlar genel düzeyi artar. Yani özetle enflasyon arz – talep dalgalanmalarından ortaya çıkar.
Pandeminin ve uluslararası güvenlik endişelerinin küresel ekonomide yarattığı arz yanlı olumsuzluklar maliyet enflasyonuna sebep oldu. Bu kapsamda ülkemizde arz yanlı maliyet baskılarını azaltmak ve üretimin, istihdamın yavaşlamasını engellemek adına düşük faiz politikası benimsendi. Ancak geldiğimiz noktada düşük faizli finansman kapasitesinin ekonomik kesimler tarafından üretim sürecinden ziyade talep sürecinde kullanılması neticesinde talep enflasyonu gündeme geldi. Bu doğrultuda TCMB, Haziran ayından başlayarak aldığı kararlarla sıkılaştırma sürecine girildiğini ifade etti ve en son dün Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17,5’ten yüzde 25 düzeyine yükseltilmesine karar verdi.
Şunu ifade etmek gerekir ki talep enflasyonunu düşürmek için parasal sıkılaşma en önemli adımdır. Bu kapsamda TCMB, politika faizi aracılığı ile güçlü adımlar atmaya devam etmektedir. Diğer taraftan bankacılık sisteminde ve finansal piyasalarda TL cinsinden birikim araçlarına talebin artmasının amaçlanması da bir diğer vurgulanması gereken önemli bir husustur. Bu kapsamda bankalar da faiz artışına gidecektir.
TCMB attığı bu adımlarla fiyat istikrarının temel amacı olduğu hususunda piyasaya güçlü ve kararlı mesaj vermeye devam etmektedir. TCMB gerçekçi analizlerle enflasyon ataletinin oluşmaması için enflasyonun nedenleriyle yüzleşmekte ve enflasyonu düşürmek için güçlü adımlar atmaktadır. Bu kapsamda TCMB, depremin yarattığı olumsuzlukların bütçe üzerinde oluşturacağı yükü finanse etmek için dolaylı vergi artışları, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar, hizmet enflasyonundaki katılık gibi sebeplerle yurt içi talebin ve talep enflasyonunun güçlü seyir ettiğine işaret etmektedir.
Parasal sıkılaşmanın en önemli olumlu yansımalarından biri, TL’nin güçlenmesiyle beraber döviz kurunun yukarı yönlü hareketlenmesi beklentilerinin zayıflaması ve döviz kuruna müdahale ihtiyacının ortadan kalkması ve akabinde TCMB rezervlerinin güçlenme sürecine girmesi olacaktır. Ayrıca döviz kuru kaynaklı enflasyon baskısı da azalacaktır.
Yazımızı, TCMB tarafından sürekli vurgulanan fiyat istikrarının temel amaç olması hususu kapsamında enflasyon patikasının yakından izlenerek gerekirse sıkılaşma adımlarına devam edilebileceği mesajını piyasaya net olarak verdiğini belirterek bitirmek istiyoruz.