Para akışı yarının ihtiyaçlarına yönlendirilmeli
S360, kendisini, “şirketlerin sürdürülebilir geleceğe hazır hale gelmeleri için stratejik destek sağlayan bir yol arkadaşı” olarak tanımlıyor.
Şirket, işletmelerin değişimde yol almalarını, fırsatları açığa çıkarmalarını ve sürekli belirsizlik dünyasında başarılı olmalarını sağlamak için veri odaklı yenilikçi iş çözümleri tasarlıyor, sürdürülebilirlik zorluklarını ele almak için stratejik tavsiyelerde bulunuyor ve kârı amaçla ilişkilendiriyor.
S360 İklim Hizmetleri Lideri Erman Fenerci, “S360’ı yaklaşık 12 yıl önce, Türkiye ve yakın coğrafyasında bugünden ‘farklı’ bir geleceğin inşasına ‘kafayı takmış’, bu arzuyla çalışan kişiler olarak hayata geçirdik. Özellikle bizimki gibi gelişmekte olan ekonomilerde sürdürülebilirlik konusunda özel sektör refl ekslerinin kamunun bir kaç adım ötesinde koşturması gerekiyor. Bu gerçeklikten hareketle, yola çıktığımız gün, “farklı” bir geleceğe ulaşmak için ülkemiz ekonomisinin ‘balinaları’ diye tabir ettiğimiz, değer zincirleri ile ciddi bir dönüşüm potansiyeli ve faydası barındıran gruplara ve şirketlere odaklandık. Günümüzde ise kapsama alanımız ve çözümlere dair yetkinliklerimiz reel ekonominin bel kemiğini oluşturan KOBİ’lerimize kadar genişlemiş durumda” diyor.
S360 İklim Hizmetleri Lideri Erman Fenerci ile S360’ın ortaya çıkış hikayesinden KOBİ’lerin sürdürülebilirlik dönüşümüne, finansmanın öneminden Türkiye’nin bu alanda ihtiyaç duyduğu çözümlere kadar farklı konuları konuştuk.
Dürüstlük, samimiyet ve bütünlük
“S360 olarak temel motivasyonumuz sürdürülebilirlik dönüşümünün parçası olduğumuz yapılarla birlikte ‘dertlenmek’. Sürdürülebilirlik yönetimi gibi dinamik ve birbiriyle bağlantılı bir konuda, basmakalıp çözümler yerine terzi işi özelleştirmelere ihtiyaç var. Sürdürülebilirlik dönüşümünün en önemli bileşeni, dönüşümü arzulayan yapının kendine karşı dürüst, samimi ve bütünlükle yaklaşabilmesi. Bu zihniyeti çalışanlarımıza farkettirmeden aşılayabilirsek, dönüşümü etkin bir şekilde sürdürebiliyoruz. Bu zihniyet yapısının pragmatik bir şekilde organizasyonun geçmişini değerlendirmesi, etkin bir şekilde bugününü yönetebilmesi, yarının ise risk ve fırsatlarına hazırlıklı olması gerekiyor. Bu düşünce ve eylem yapısını başta şirket içi “seçilmişlerimiz” olmak üzere beşeri sermayemize farkettirmeden bulaştırdığımızda ise, işte o zaman dönüşümü tetikleyip etkin bir şekilde sürdürülebiliyoruz.”
KOBİ’lerden öğreneceğimiz çok şey var"
“KOBİ’ler için bu sürecin en büyük engeli düşük maliyetli finansmana erişim. Türkiye ekonomisinin büyük çoğunluğunu oluşturan KOBİ’lerin dijital, yeşil ve adil dönüşümünün kamu tarafından desteklenmesi gerekiyor. Ekonomik faaliyetlerimizin serpilerek sürdürülebilir katma değer yaratılabilmesi için KOBİ’lerimizin yeşil, dijital ve adil dönüşümü, kamu eliyle sağlanacak kaynakların çeşitlendirilmesi ile çok daha cazip hale getirilmeli. Bir de KOBİ’ler ve sürdürülebilirlik dediğimizde ciddi bir ön yargı ve beklentimiz var. ’KOBİ’lerimizi kuvvetlendirmek’, ’KOBİ’lerimizin bilgi birikimini artırmak’ gibi ifadeler kullanıyoruz. Bunun etkin olmayan bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilirlik konusunda KOBİ’lere kurumsal segmentin jargonu ve terminolojisi ile yaklaşmak yerine onların karmaşık olmayan ihtiyaçlarını gerçek hayat dinamikleri ile çözmeli ve tabiri caizse ‘işlerini’ kolaylaştırmalıyız. KOBİ'lerden öğreneceğimiz çok şey var.”
Enerji ve finansman
“Tüm ekonomik aktivitelerin temelinde iki itici gücün olduğunu söyleyebiliriz. Her sektör ve şirket hayatta kalabilmek için enerjiye ve finansmana ihtiyaç duyuyor. Bu bağlamda enerji ve finansmanı küresel ekonomik aktivitenin aldığı nefese ve damarlarında akan kana benzetebiliriz. Bu benzetmeden hareketle diğer tüm sektörlerin dönüşümünü hızlandırmak için enerji ve finansal hizmetler sektörüne ayrıca odaklanmamız gerekiyor. Enerji kendi içerisinde gerek geçiş gerekse de yarının dünyasına dair hali hazırda olgunlaşmış ve olgunlaşmakta olan çözümleri barındıran bir sektörümüz. Ar-Ge çalışmalarından bir dizi sermaye yatırımına kadar onlar da dönüşüm için ciddi bir finansmana ihtiyaç duyuyorlar. Oysa ki finansal hizmetler sektörünün ve paranın kuralları neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Bu noktada sürdürülebilir ve adil dönüşümü sağlayabilmemiz için küresel finans akışlarının bilinçli olarak belirli aktivitelere kanalize edilmesi şart. ‘Belirli’ aktiviteleri sınıfl andırmak için regülatörlerin eksik kaldığı yerde şirket içi, şirketin sürdürülebilirlik hedefl erine hizmet eden taksonomilerin olduğunu görüyoruz. Yani ister organizasyon özelinde isterse de bölgesel diyebileceğimiz, ‘Yarının dünyasına hizmet eden, sürdürülebilir ekonomik aktivite nedir?’ sorusuna cevap veren, teknik kriterleri ile bütüncül bir şekilde oluşturulmuş taksonomilere ihtiyacımız var. Bundan sonrası çorap söküğü zaten. Bu noktada yeşilinden sosyaline bir dizi borçlanma aracından tutun, sürdürülebilirlik performansı ile ilintili enstrümanlara kadar sayısız araç var. Dediğim gibi yeterince finansın dinamikleri yeterince oturmuş durumda. Bu noktada sürdürülebilirlik dönüşümünün hızlandırılması için para akışının yarının ihtiyaçlarına kanalize edilmesi noktasında ciddi bir iradeye ihtiyacımız var.”