“Pandemi ‘hızlı moda’yı bitirebilir mi?”

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Moda Tasarımcısı ve Akademisyen Özlem Süer’le pandeminin moda sektörü üzerindeki etkilerini değerlendirdik. Hızlı modanın geleceği hakkındaki tahminlerini paylaşan Süer, Türkiye’nin global olarak daha ileride ve öncü olması için sürdürülebilirliğe daha fazka yatırım yapmamız gerektiğini vurguladı.

Pandemi tüketim alışkanlıklarında hangi değişikliklere neden oldu? Olacak

Pandemi yeni bir yaşam algısı ve yaşanan travmayla yeni bir ruh hâli doğurdu. Sakınmak, saklanmak, mesafe, arınmak, önlem almak ve kapanarak geçen uzun süre yeni bakış açıları getirdi. Kısaca, resetlenerek yeni alanlar yaratarak bambaşka bir dünya karşımıza çıktı. Tüketicilerin tutumları, davranışları ve satın alma alışkanlıkları değişiyor ve bu yeni yöntemlerin çoğu salgın sonrası kalmaya devam edecek diye düşündürmekte.

Satın alımlar şu anda en temel ihtiyaçlara odaklanırken, insanlar daha bilinçli alışveriş yapıyor, yerel satın alıyor ve dijital ticareti benimsiyor.

İzolasyonu yönetmek için tüketiciler bağlanmak, öğrenmek ve oynamak için dijitali kullanıyor ve bu alanlarda faaliyetler devam edecek belli ki. 

Daha fazla insan evden çalıştıkça ve bundan zevk aldıkça sanal işgücünde bir artış görüldü ve bu daha da gelişecek. 

Peki sonrasında? Tüketiciler çok hızlı bir şekilde normale dönecek, ancak bazı değişiklikler kalıcı olacak. Alışveriş yapanlar, temel unsurların ne olduğunu sorguluyor ve bu nedenle korona virüsten sonra da devam edebilecek trend odaklı parçalar yerine daha fazla temel veya klasik ürün satın alıyorlar. Kantar Worldpanel'in tüketici içgörü direktörü Glen Tooke de aynı fikirde: "Karantina ne kadar uzun sürerse, daha fazla tüketicinin yeni kıyafetlere olan ihtiyacı o kadar artar. Ancak tüketiciler, sahip oldukları şeylerle idare edebilmeyi yeni ürünlere sahip olmaya yeğlemeyi bir öğrenme egzersizi gibi görüyorlar diyebiliriz. Süreci yeni bir öğreti, bilgeliğe giden yol gibi dünyayı kurtaracak hareketlerin içinde görüyorlar.” 

GlobalData'nın kıdemli perakende analisti Chloe Collins, kıyafet yerine deneyime harcama yapmanın tüketicilerin önceliği olacağına inanıyor: “Tüketiciler dışarı çıkmak isteyecek ve alışverişle zaman geçirmek istemeyecek. Sosyal etkinlikler ve tatiller gibi öncelikleri yeniden düzenlemiş olacaklar. Geleneksel moda olgusu ise onlardan biri olmayacak. Moda daha inovatif bir seçenekle gelmek zorunda. Moda olmak bol değişkenli ve sık iniş çıkışlı hâlini yaşam kolaylaştırıcı yüksek fonksiyonlar içeren ürünlerle yaşatacak.” 

“Hızlı Moda- Fast Fashion”ın geleceği nasıl olacak? 

“Hızlı moda” , daha düşük fiyatlara satılan, ucuz üretilen ‘’anlık’’ modanın seri üretim modeli olarak tanımlanabilir. Modayı dünyadaki en büyük kirleticilerden biri hâline getiren toksik aşırı üretim ve tüketim sisteminin önemli bir parçasını oluşturur.

Hızlı moda, mevsimsel trendlere ve duruma bağlı satın almalara dayanır. 2020’de l daha fazla insanın evde kalması, daha az etkinlik ve gece geçirmesi ile tüketimi yavaşlatma ve hızlı moda döngüsünü kırma fırsatı doğdu.

“Slow fashion is the future” (“Yavaş Moda gelecektir”) diyenlerdenim... Ya da gönlüm böyle istiyor. 

Belki de pandemi, evrensel hasara neden olan hızlı modanın sonunu getirebilir.

Üretim biçimlerinde yeni trendler nedir?

Önde gelenleri; “disposable fashion” (kullan at), 3D Baskı, VR Modeller, renk değiştiren kumaşlar ve kendini iyileştiren dokular, tedavi edici yüzeyler olduğunu söyleyebiliriz. Pandemi sürecinde köklü markaların 3D baskı teknolojilerini tepeden tırnağa yenilediğini söyleyebiliriz. Tüm dünyada geleneksel ve hiper-modern üretim süreçleriyle yeni tasarımlar, muhteşem dönüşümler ve yaşarsak karşımıza büyük yeniliklerle çıkacak. Geleneksel modeller her ne kadar “olağanüstü” güzelliklere sahip olsalar da günün sonunda fiziki bir varlığı olan birer faniler. Bugün ise bu “model”in sonunun gelebileceğini tartışıyor dünya. Moda markaları, bir süredir 3D teknolojisini kullanarak insanlara giydirmeden tasarımları gösterme yolunu tasarlıyorlar, çünkü bu, kesim ve sığdırma yönlerini optimum hız ve maliyetle ayarlayıp iyileştirmelerine olanak tanıyor.

Renk değiştiren kumaşlar konusu, konunun her biri tamamen farklı bilimsel ilkeler üzerine inşa edilmiş bir seri yaratıcı sonuçla karşımıza çıkıyor. Yüzeyde farklılaşan dokular, rengin etkisiyle yaşanan kumaş yüzeyi etkileri deneyimleri birer mucize gibi. Şu anda Michigan Üniversitesi'ndeki bilim adamları tarafından araştırılan bir ilk ise; çeşitli dalga boylarındaki ışığa maruz kaldıklarında farklı tepkimeye giren küçük kristallerden oluşan zar sayesinde kumaşın rengini değiştirmesine imkân sağlayan bir çalışma. Kısaca, tekstür ve fonksiyon adına çok heyecanlı bir dönemdeyiz. 

Sürdürülebilir moda için ne yapılması gerek?

Trend tahmin ajansı Stylus'un tüketici ürünleri direktörü Emily Gordon-Smith, sürdürülebilir alışveriş alışkanlıklarının "ivme kazanacağına" inanıyor: "Karantina sırasında biraz mola veren kirlilik ve doğanın saf hâline dönebilmesi için neler yapılmalı bilgilendirmeleri ve ortak bilinç uyanışı çok değerli oldu. Hep beraber çok değerli canlı yayınları takip ettik, yaşanan ve yükselen farkındalığın parçası olmaya çalıştık ve çalışıyoruz. Bu, potansiyel olarak [korona virüsün] tek olumlu sonucudur ve bu, sürdürülebilirlik gündemini ileriye taşıyacaktır."

Kesinlikle tüketici harcamalarının "daha temkinli" olacağını düşünüyoruz. Ancak moda endüstrisi inanılmaz derecede dayanıklı ve ekonominin büyük bir parçası. Alışveriş yapanlar şimdiden daha çok sürdürülebilir modayı takip ederken, tüketime odaklı “fast fashion” markalara daha az bakmaya başladılar. 

Geçtiğimiz yıl sürdürülebilir moda ile ilgili Google aramalarında yüzde 130'luk bir artış oldu ve bunların hepsi “Pandemi nihayet ‘hızlı moda’yı bitirebilir mi?” dedirtiyor. 

Moda endüstrisi topluma ve gezegene faydalı olmak için neler yapabilir?

Moda endüstrisinin bu alanda yapabileceği materyal ve kısa dönem çözümlerinin önemini yadsımamakla beraber asıl dönüşüm “mindset”in değişimi ile gerçekleşecektir. “Slow fashion” duyarlılığında sanatın ve sürdürülebilirliğin harmanını bir stil manifestosu olarak kabul etmek tek seçeneğimiz. Bu noktada kanaat önderlerine, tasarımcılara, basına, modellere, “influencer”lara çok iş düşüyor. Çünkü yenidünyanın etki alanını onlar oluşturuyor.

Geri dönüp materyal anlamda yapılabilecekleri sıralayacak olursak: Doğaya dost olmayan maddelerin ve mikro elyafların salımını aşamalı olarak durdurmak, mümkünse yok etmek. Giysilerin tasarım, satış ve kullanım yollarını dönüştürmek, kullanılmış olanların toplanmasını ve tekrar işlenmesini dönüştürerek geri dönüşüm yolunda köklü ilerleme sağlamak, Kaynakların etkin kullanılmasını sağlamak ve yenilenebilir “input”lara yönelmek.

Türkiye bu bağlamda hangi değişiklikleri yapmalı?

Türkiye’de sürdürülebilirlik için yasal anlamda büyük teşvikler olmalı. Büyük kapasitede üretim yapan firmalar sürdürülebilirlik sertifikaları almak için çalışmalı. Türkiye global olarak daha ileride öncü seyir etmeli. Çünkü tekstil, giyim, ev tekstili ve akıllı tekstil ve tüm sektörel ürünlerde geçmişi parlak lider bir ülke olarak bu konuda da öncülüğü hak ediyoruz. Belki yıllardır dünya markası yaratamama sancımız daha inovatif bir performansla hak ettiğimiz açığı kapatmamıza neden olabilir.

İnsan yerine doğanın merkezde olduğu bir manifestoyu Özlem Süer markasının merkezine almasına benzer şekilde Türkiye’de de bu düşünce düzeyine dönüşmemiz ve pratik, materyal yöntem değişikliklerini acilen katlamamamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar