Öztüketim için verilen destek YEKDEM'in yerini tutar mı?
Türkiye elektrik sektöründe son dönemin en popüler kelimelerinden biri öztüketim. Bundan kasıt, tüketicinin kendi ihtiyacı kadar elektrik üretmesi. Bu kapsamdaki adımlar son dönemde çatı tipi güneşe dayalı elektrik üretim yatırımlarını hızla yükseltti.
Yeterli çatıya sahip olmayanlardan şikayetler ve talepler gelmeye başlayınca devlet buna da çözüm buldu. Daha doğrusu önerilen çözümleri benimsedi ve gerekli düzenlemeleri yaptı.
Bunun etkisi hızlı oldu. Yakın geçmişte yükselen elektrik fiyatlarına karşı kendi enerjisini üretmek üzere çatıya çıkan işletmeler bu kez dağlara, kırlara, bayırlara, yer yer de ovalara yayıldılar.
Bu arada Türkiye’de güneş enerjisi ekipmanı üretimine yatırım yapan firma sayısında da patlama yaşandı. O kadar ki, Türkiye son yıllardaki ortalama GES kurulum miktarını kat be kat aşacak ölçülerde güneş paneli üretim kapasitesine sahip oldu. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Solarex İstanbul Fuarı’ndaki katılımcı profili de sektörü izleyenlere bireyler söylüyordu elbette. Türkiye’nin pek çok ilinde bugüne kadar adı pek duyulmamış çok sayıda solar ekipmanı üreticisi sahaya çıkmış görünüyordu.
Her neyse, yine konumuza yani elektrik üretim yatırımlarına dönersek, sektörü, dolayısıyla ekonomiyi bekleyen bir tehlikeye dikkat çekmekte fayda var. Enerji yönetimi son yıllarda sürekli yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim gücünün arttığından söz ediyor. Doğrudur, öyle oldu. Ama ekonomi ile emre amade elektrik üretim kapasitesinde birbiriyle uyumlu bir büyümeye ihtiyaç var. İşte son dönemde baz yük kapasite denilen, 7 gün 24 saat elektrik üretim imkanına sahip kapasitenin büyütülmesi ihtiyacı riske giriyor. Çünkü çoğunlukla megavat (MW) cinsinden ifade edilen toplam kurulu güç ile kilovatsaat (kWh) ya da megavatsaat (MWh) cinsinden ifade edilen toplam elektrik üretim miktarı arasındaki bağlantı çok kritik. Günde 7-8 saatten fazla çalışmayan güneş santrallerini de 7x24 çalışan jeotermal elektrik santrallerini de kurulu güç açısından aynı torbada tutsak da, bunların üretim miktarları arasında uçurum var.
Enerji depolama teknolojileri güneş ve rüzgar gibi kesintisiz kaynaklardan üretilecek elektriği günün daha geniş bir zaman diliminde kullanıma sunma imkanı sağlayacağı söylense de işin esası değişmiyor. Söz konusu teknolojiler en azından şimdilik sınırlı düzeyde bir dengeleme unsuru olarak iş görebilir. İşin esasını, yani kesintisiz üretimi tümüyle es geçmek, kurulu gücünüz çok yükselse de ileride ekonominizi enerjisiz bırakabilir. O yüzden, son 20 yılda ciddi bir elektrik üretim yatırımını mümkün kılan yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması YEKDEM’i revize etmeye çalışan enerji yönetiminin elini çabuk tutmasında fayda var.