Öyle bir liralaşıyoruz, öyle bir liralaşıyoruz ki, sormayın!
Neredeyse son bir buçuk yılın en eğlenceli metni Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz kararından sonra yayımladığı metin... Bu metinde öyle ifadeler var ki, “Türkiye’den mi söz ediliyor” diye düşünmemek mümkün değil.
Hani Merkez Bankası’nın “politika faizi” adı verilen, o şekilde nitelenen faizi mayıs ayı için de değiştirilmedi ve yüzde 8.50’de sabit bırakıldı ya, işte o faizle ilgili açıklamadaki bazı ifadeler, bayağı eğlenceli! Gerçi bu ifadeler yeni değil; aynı içeriğe daha önceki açıklamalarda da üç aşağı beş yukarı aynı kelimelerle hep yer verildi:
“Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir...”
Gördünüz mü! Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artışın sürmesi için finansal koşulların destekleyici olması gerekiyormuş ve bunun için de faiz yüzde 8.50’de bırakılmış. Ayrıca para politikasındaki duruş(!) fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyacak, böylece deprem sonrası gerekli toparlanma desteklenmiş olacakmış... Demek ki faiz yüzde 8.50’de bırakılınca finansal koşullar pek bir destekleyici oluyormuş. Anlaşılan kredi faizleri de yüzde 8.50 dolayında ve krediye ulaşamama gibi bir sorun yok! Öyle mi!
Açıklamada başka önemli ifadeler de var:
“Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefl eriyle uyumlu hale getirecektir.”
Başlıkta boşuna mı diyoruz, “Öyle bir liraşıyoruz ki” diye... Gerçi “önemsiz” bir ayrıntı var, birilerinin liralaşma dedikleri aslında dolarizasyon, hadi aynı şekilde ifade edersek dolarlaşma ama olsun!
TL tasarruf edenin de kanına girdiler!
Elimde 100 dolarım vardı. Devlet bana şunu teklif etti: “Bu dövizini TL’ye çevir bankaya yatır, vade sonunda 100 dolarını vereceğim, vade süresince kur artışı az olursa üstüne bir de faiz alacaksın; ama meraklanma 100 doların garanti.”
Vade sonunda 100 dolar ödemeyi garanti eden devlet kamuoyuna döndü ve “Bakın sistemde 100 dolar vardı, o yok artık, ben onu alıp 2000 lira verdim, bankalardaki lira arttı, yani liralaştık” dedi.
Arkadaşımın elinde de 2000 lirası vardı. Devlet ona da şu teklifi götürdü:
“Bak paran 100 dolar ediyor, getir bu parayı dövize endeksleyelim, sana üç ay sonunda 100 dolar karşılığı TL’yi vereceğim, kur az artarsa faiz de kazanacaksın.”
Devlet yine döndü kamuoyuna, “Bakın bankadaki 2000 liranın dövize gitmesini önledim” diye övündü.
İşte bunun adı da liralaşma oldu... Benim 100 dolarım, zaten dövizdi, vade bitiminde yine 100 dolarım olacak, belki üstüne faiz de kazanacağım.
Arkadaşım TL’de duruyor ve zaman zaman aklından geçse de döviz almayı pek düşünmüyordu. Ama devlet ne yaptı, onun adeta kanına girdi:
“Senin yüz ifaden bir süre sonra döviz alacağını gösteriyor, en iyisi getir senin paranı dövize endeksleyelim.”
Arkadaşım TL’de üç kuruş faize talim ederken özellikle bir dönem kur çok artınca acayip para kazandı. Artık onun için TL vardı ama dövize endeksli TL. Hiç aklında yokken cüzdanında duran TL’ye dövizin getirisi enjekte edilmişti ve artık bu alışkanlığını yenmesi, uyuşturucudan kurtulmak kadar zordu. Hem niye kurtulacaktı ki, kötü bir şey yapmıyor, devlet sayesinde para kazanıyordu.
Bir yandan da sağda solda ekonomiyi yönetenleri dinliyor, “Her geçen gün liralaşmayı artırıyoruz” şeklindeki sözler karşısında kıs kıs gülüyordu.
Tutar büyüdükçe tasfiye zorlaşıyor
Kur korumalı mevduata ilişkin son veri 18 Mayıs’a ait ve tutar 2.4 trilyon lirayı buldu. Geçen haftaki artış 51 milyar lira ve önceki haftalara göre görece düşük ama söz konusu haftanın 19 Mayıs tatili dolayısıyla dört işgününden oluştuğu da dikkate alınmalı.
Ama yine de tutar çok hızlı büyüyor ve bu büyüme tasfiyeyi de giderek zorlaştırıyor.
Cumhur İttifakı’nın zaten KKM’yi sona erdirme gibi bir planı yok. KKM, mevcut yönetim için büyük bir ekonomik icat gibi!
Millet İttifakı’nın bu konudaki görüşü belli ve KKM zaman içinde, vade doldukça yenileme yapılmayarak sona erdirilecek. Ama gelinen 2.4 trilyon liralık düzey bunun hiç de öyle kolay olmayacağını gösteriyor. Tutar, bir iktidar değişimi olduğu takdirde o tarihe kadar daha da büyüyecek üstelik.
Daha önce de hep vurguladığımız gibi, dövizde artış olmayacağı algısı pekişmeden, vatandaş buna ikna olmadan KKM kesinlikle ama kesinlikle sona erdirilemez. Şu aşamada bile 120 milyar dolarlık bir büyüklükten söz ediyoruz. Bu tutarın yarısının bile dövize yönelmesi bir felaket olur. Dolayısıyla KKM ancak zamana yayılarak sona erdirilebilir.