Oyak-Renault’da 3’üncü marka
600 bin metrekarelik tesisleri, 5 bin 600 çalışanı, 800’den fazla robotu, 300’den fazla otonom hareketli taşıyıcıları, üretiminin yüzde 70’inden fazlasını ihracata göndermesi, günde 500 kamyonluk operasyonuyla Türkiye’nin en güçlü yerel tedarik zincirini oluşturmuş olması ve iç pazardaki her 7 otomobilden biri olma başarısı… Renault, yarım asırdır 7,5 milyondan fazla otomobil ve motor ürettikten sonra, şimdi otomotiv endüstrimizin geleceğine daha kuvvetli bir damga vurmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin lider markası olmasının şifresi olarak; Renault logolu olarak Duster’ın Bursa’da üretilmeye başlaması, sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir başarı olarak öne çıkıyor. Renault ve 55 yıllık güçlü ortağı OYAK’ın hayata geçirdiği yatırımlar, Türk sanayisinin potansiyelini uluslararası standartlarla birleştiriyor.
Türkiye'nin en büyük binek otomobil üretim kapasitesine sahip Oyak-Renault Fabrikası’nda üretilen Duster, modernizasyon ve dijitalleşme çalışmalarıyla geleceğin üretim anlayışını bugünden sunuyor. Yapay zekâ ve Endüstriyel Metaverse teknolojileriyle donatılan bu üretim üssü, günlük 720 milyon veri çerçevesi, kalite kontrolde 110 binden fazla görüntünün sanal zekâdan geçmesi, 900’den fazla bulut tabanlı cihaz ve yüzde yüz bağlantılı tabletleriyle verimlilikte sınırları zorlarken, karbon ayak izini de minimize ediyor.
Renault Group Türkiye CEO’su Jan Ptacek, Türkiye’nin şirket için kritik bir merkez olduğunu vurgularken, bu hamlenin sadece başlangıç olduğunu belirtiyor: “Bursa’daki fabrikamız, Türkiye’yi bir ihracat merkezi haline getirme hedefimizin anahtarı. 2027’ye kadar üretimdeki yeni modellerimizin sayısı 4’e ulaşacak ve gelecek yıl yepyeni bir hibrit motor üretimiyle ileriye doğru bir adım daha atacağız.”
MAİS Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş ise Duster’ın Türkiye’de üretilmesinin hem Türk kullanıcıları hem de otomotiv endüstrisi için bir dönüm noktası olduğunu ifade ediyor: “Bu, ekonomik ve ticari başarının ötesinde bir gurur kaynağı. Türkiye, artık yalnızca bir üretim merkezi değil, aynı zamanda Renault’nun küresel başarısının en önemli paydaşlarından biri.”
Bursa’dan çıkan bu başarı hikâyesi, Türk mühendisliğinin gücünü dünyaya kanıtlıyor. Tüm gövde parçaları ve elektronik konsolları dahil Duster’ın “tam” üretimi, Türkiye’nin uluslararası sahnedeki iddiasını daha da güçlendirirken, otomotiv endüstrimiz için de ilham verici bir geleceğin kapılarını aralıyor.
Bu arada, Eylül ayından bu yana Türkiye için üretime giren Renault logolu Duster’ların yanında, artık Dacia logolu “Avrupa spek” ihracat Duster’ları da banttan inmeye başladı. Duster’ın asıl merkezi Romanya Mioveni fabrikasının Bigster üretimine da başlamasıyla Avrupa’dan gelen yüksek talebi karşılayamaması, Oyak-Renault’ya bu yeni görev genişletmesini getirmiş.
Clio’nun yanında Türkiye’nin Avrupa ihracatına “büyük” katkı sağlayacak olan bu “küçük” ayrıntı, Mitsubishi ile birlikte Dacia’nın Oyak-Renault’dan çıkan üçüncü marka olmasını ayrıca kutlamamızı gerektiriyor.
Şu anda 325 bin adetlerden 2027’ye kadar 390 binlere çıkacak üretim kapasitesi, milyarlarca değil 400 milyon Euro gibi çok daha kabul edilebilir mantıklı bir yatırımla önümüzdeki iki yıl içinde eklenecek 2 SUV ve 1 binek otomobil ile birlikte üretim hızının 55 saniyelerin bile altına inmesi de konuşulurken, Oyak-Horse’un geliştirdiği yepyeni hibrit motor sisteminin 2025’te üretilmeye başlaması da, bizlere “işte gerçek yerli, böyle olmalı” çalışmalarını alkışlatıyor.