OVP’ye yansıyan ürkütücü bütçe manzarası
2024-2026 yıllarını kapsayan 3 yıllık Orta Vadeli Program (OVP) açıklandığı günden bu yana büyüme hızı yüzde 4-5’lerde tutulurken nasıl olup da cari açığın ve enflasyonun düşeceği, enflasyon artışının nasıl kur artışından bu ölçüde düşük tutulabileceği gibi hedeflerin iç tutarlılığını sorgulayan bir dizi tartışma sürüyor.
OVP hesaplarına yansıyan ve bunlar kadar, hatta daha önemli bir sorun daha var: Bütçe büyüklüklerine ilişkin tahminlerdeki olağanüstü değişiklikler. En çarpıcı nokta 2023 yılı merkezi yönetim bütçe açığı tahminindeki sıçrama.
Hikayeyi baştan anlatacak olursak, 2023 yılı bütçesinde başlangıçta öngörülen açık 659.4 milyar TL idi. 27 Temmuz’da yürürlüğe giren ek bütçe ile bütçe harcamaları yüzde 25.05, gelirleri ise yüzde 29.38 artırıldı. Ancak hem gelirlerdeki, hem de giderlerdeki artış 1.12 trilyon TL düzeyinde ve eşit olduğu için, ek bütçede açık miktarı değişmedi.
Bütçe açığı hedefinde bir değişiklik olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın borçlanma limiti üçe katlanarak net borçlanma sınırı 2.18 trilyon liraya çıkartılmıştı. Bu fahiş artışın hangi amaçla yapılmış olabileceği o zaman epey tartışılmıştı.
OVP’de yer alan 2023 yılı bütçe gerçekleşme tahminlerine göre merkezi yönetim bütçe harcamaları 6 trilyon 562.6 milyar TL, bütçe gelirleri 4 trilyon 929.7 milyar TL olacak ve bütçe açığı 1 trilyon 633 milyar liraya çıkacak. Ek bütçeye oranla harcamalar 973.5 milyar TL ve yüzde 17.42 artarken gelirlerde bir değişiklik olmayacak. Sonuç olarak bütçe açığı da 973.6 milyar TL ve yüzde 147.6 artarak ek bütçedeki hedefin 2.5 katını bulacak.
Unutmayalım, ek bütçenin yürürlüğe girmesi ile OVP’nin açıklanması arasında sadece 41 gün var. Sadece 6 hafta içinde bütçe açığı tahmininde böylesine akıl almaz bir değişiklik sözkonusu. TL ölçü olma niteliğini kaybettiği için sapma miktarını dolar olarak da tekrarlayalım: Güncel kura göre iktidarın 2023 bütçe açığı tahmini, 41 günde 36 milyar dolar arttı.
Sapma miktarı, OVPdeki 2023 yılı için tahmin edilen GSYH miktarının yüzde 3.82’sine, TÜİK’in son açıkladığı büyüme verileriyle ikinci çeyrekte gerçekleşen yıllık GSYH miktarının ise yüzde 5.07’sine eşit. OVP, bütçe açığının GSYH’ya oranını, iki yıl sonra 2025’te yüzde 3.4’e düşürmeyi hedefleniyor. Yani 2025 yılının tamamı için hedeflenen bütçe açığı yükünden daha fazla bir tahmin değişikliğine 6 hafta içinde muhatap oluyoruz.
Bu kadar feci olmasa da enflasyon tahminlerinde de aynı durumu yaşıyoruz. 27 Temmuz’da enflasyon raporuyla 2023 yıl sonu enflasyon tahmini yüze 58 olarak ilan edildi. 4 hafta sonraki Merkez Bankası faiz toplantısında tahmin yüzde 62’ye çıktı. Bundan sadece 13 gün sonra açıklanan OVP’de tahmin yüzde 65’e çıktı.
Burada bir noktayı daha unutmadan geçmemek gerekiyor: Son verilere göre 7 aylık bütçe açığı 434,7 milyar TL oldu. Yılsonu bütçe açığının OVP’de belirtilen 1.63 trilyon liraya ulaşabilmesi için ekonomi yönetiminin kalan 5 ayda tam 1 trilyon 198 milyar TL bütçe açığı yaratmaya hazırlanıyor olması gerek! Böyle bir mali politika ile enflasyonun söylenen yerlerde kalma ihtimali yok.
Ekonomi yönetiminin tahminlerinin bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar fahiş değişiklikler olmasının bir nedeni kurumsal kapasitenin, sorunların boyutu karşısında çok yetersiz kalması olabilir. Ama temeldeki sorun ekonominin sorunlarının çok ağır, çok çetrefilli ve sürdürülemez hale gelmiş olması.
Bu görünüm karşısında büyük bir susuzlukla beklenen dış kaynak akışının da duyulan ihtiyaç kadar hızlı canlanma ihtimali çok düşük. Özetle zor günler geride kaldı, rahatlamaya başlayacağız diyebileceğimiz bir noktada değiliz.