‘OVP’ hedefleri gerçekleşir mi?
Son bir haftada ekonomi ile ilgili önemli rakamlar yayınlandı. Birincisi 2. çeyreğe ilişkin GSYH rakamlarıydı. Yüzde 7.6 ile beklentilerin bir miktar üzerinde gelen büyüme oranında pek bir sürpriz yok. Sabit fiyatlarla yüzde 22.5 artan hanehalklarının tüketimi ilk çeyrekte olduğu gibi bu çeyrekte de büyümeye katkı yapan ana bileşen oldu. Bu dönemde ihracat ise yüzde 16.4 artış gösterdi. Toplam yatırım harcamalarını ifade eden “gayri safi sabit sermaye oluşumu” ndaki artış ise düşük kalmaya devam ediyor. Geçen çeyrek yüzde 4.2 olan bu bileşendeki büyüme bu çeyrekte 4.6. Alt kalemlerine baktığımızda yatırımların düşük kalmasındaki ana etkenin inşaat yatırımlarındaki yüzde 10.9’luk azalma olduğu görülüyor.
Haftasonu 2023-2025 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program da açıklandı. OVP’de 2022 büyüme oranı yüzde 5.0 olarak öngörülürken, önümüzdeki sene için de aynı büyüme oranı hedeflendi. Bu sene ilk yarı yıl büyüme oranı yüzde 7.6 olduğu için kabaca yılın 2. yarısında büyümenin yüzde 2.5 civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Halbuki Türkiye ekonomisi son 8 çeyrektir yüzde 5 ve üzeri büyüme göstermekte. OVP’ye göre son 2 çeyrekte önemli bir soğuma gerçekleşecek. Böyle bir durumda sene sonuna ilişkin yüzde 65’lik TÜFE tahmininin gerçekleşme olasılığı bir miktar artmış bulunuyor. Ancak senenin geri kalanında yeteri kadar soğutma yapılabilecek mi?, ve aynı zamanda da döviz kurunda (alınan tedbirler ve kısıtlamalar sebebiyle) son 3 aydır sağlanan göreceli stabilite korunabilecek mi?, bunlar enflasyonun gidişatı konusunda önemli ipuçları barındıran sorular olacak.
OVP verilerini piyasa tahminleriyle karşılaştırdığımızda piyasanın bu sene ve önümüzdeki seneye ilişkin büyüme tahminlerinde daha kötümser olduğu gözüküyor. Öte yandan, bu sene yüzde 3.7 büyüme tahmin eden piyasanın çok realistik bir öngörüde bulunduğunu söyleyemeyeceğim. 3. çeyreğin ilk 2 ayı şimdiden geçti bile. Evet, önceki dönemlere göre bir yavaşlama söz konusu. Ancak tüm senenin yüzde 3.7’e gerilemesi için istatistiki olarak son çeyrekte ekonomide küçülme olması gerekiyor, bunu da ne siyaseten, ne de iktisaden çok olası görmüyorum. 2023’e ilişkin ise OVP’de yüzde 24.9 enflasyon hedefi koymuş. Piyasanın 12 ay ve 24 ay enflasyon beklentileri ise 41.99 ve 24.35. Buradan piyasanın 2023 sene sonu beklentisinin yaklaşık olarak %35 civarında olduğu söylenebilir. OVP ile önemli bir fark söz konusu.
Esasen, OVP’deki tüm gerçekleşme tahminleri ve 2023 hedeflerinin küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki ve döviz dengesindeki gelişmelere bağlı olduğunu söylemek yanlış olmaz. OVP’de bu sene ortalama olarak 102 dolar öngörülen petrol fiyatı seneye 88 dolar olarak tahmin edilmiş. Özellikle Avrupa’nın resesyona girmekte olduğunu dikkate aldığımızda gerçekçi bir tahmin olduğu söylenebilir. Bu sene 255 milyar dolar olarak tahmin edilen ihracat seneye 265 milyar dolar olarak tahmin edilmekte. Ancak eğer Avrupa’daki resesyon derinleşirse, bu rakamı tutturmakta zorlanabiliriz. Keza 45 milyar dolar olarak öngörülen seyahat gelirleri de tehlikeye girebilir. Bu nedenle 2023 için öngörülen 22 milyar dolarlık açık oldukça iyimser kalabilir. Keza bu sene için öngörülen 47.4 milyar dolar olarak tahmin edilen cari açığın da 50- 55 milyar dolar mertebesinde olma ihtimali kuvvetli. (Tabii ki, turizmden 3. çeyrekte iyi bir döviz girişi olacak. Ancak unutmayalım ki, ilk 6 ayda 32.5 milyar dolar açık verdik, ve temmuz-ağustos dış ticaret açığımız da toplamda 22 milyar dolara yakın.)
Son olarak da şunu belirtmeliyim: OVP’nin 2023 hedefleri benim beklediğimden daha gerçekçi. Ancak bu OVP aynı zamanda Türkiye’nin esasen 800 milyar dolarlar mertebesinde “orta gelir tuzağı” içerisinde kalmış bir ekonomi olduğunu gösteren bir belge. 2025’te milli hasılanın 1.1 trilyona yaklaşma hedefi ise gerçekçi değil. Böyle bir rakam ancak bol döviz girişi ve aynı zamanda TL’nin tekrar aşırı değerlen(diril) mesiyle mümkün (ki bu ikincisi herhalde hiç de istenilen bir şey değil).