OVP: Enflasyon (ve de kur?) yukarı
Hafta başı açıklanan ve bugüne kadar bir temenniler manzumesi olmaktan öteye geçememiş Orta Vadeli Program ile ilgili söylenecek çok fazla bir şey yok. Büyüme, dış ticaret ve işsizlik tahminleri çok iddialı değil. Sadece son OVP ile ilgili pek çok yorumcunun da dikkatini çekmiş olan ilginç bir nokta OVP’deki enflasyon tahmini ile TCMB’nin hedefi arasındaki bağın kopmuş olması. Bazı senelerde TCMB hedefinin OVP’deki tahminle farklılaştığı olmuştu. Örneğin 2018’de TCMB 2019 enflasyonunu 9.3 olarak tahmin ederken OVP’de bu rakam 15,9 olmuştu. Ancak OVP’nin 3 sene sonrası için öngörüsü her zaman MB’nin orta vadeli hedefi olan yüzde 5-6 civarındaydı. Bu seneki OVP’de ise 2023 için öngörülen enflasyon yüzde 8,0. Aynı yıl için MB’nin tahmini/hedefi ise yüzde 5,0. Böylece ilk defa Hükümet kanadı da MB’nin orta vadeli öngörülerine itibar etmiyor. Mamafih, sonuçta bu OVP hedefinin tutacağı anlamına da gelmiyor. Sadece “biraz daha gerçekçi bir öngörüde bulunmuşlar” denilebilir.
OVP’de resmi bir kur tahmini yer almıyor. Ancak TL olarak verilen GSYH tahminini dolar olarak verilen tahmine böldüğümüzde yıl ortalaması tam 8.30 oluyor. Yılbaşından bugüne kadar dolar kuru ortalaması ise 8.0. Kabaca sene sonuna 4 ay var dersek, sene sonunda 8.30 ortalamayı tutturmak için bundan sonraki 4 ayda dolar kuru ortalaması 9.0 civarında olmak zorunda. Hatta, gün bazında dengeli bir kur artışı hesaplarsak sene sonu kuru 9.6’ya kadar bile çıkmakta. Bu ya yanlış bir varsayım, ya da bugünden sonra TL hızlı bir değer kaybı daha yaşayacak anlamına geliyor. Böyle bir durumda enflasyon hedeflerinin hepten şaşacağını söylemek yanlış olmaz.
Sn. Kavcıoğlu da dün Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmayla piyasaları bir miktar tedirgin etti. Özellikle konuşmada “bundan sonra gerçekleşen enflasyon değil de, çekirdek enflasyon verilerine odaklanacağız” şeklindeki ifadeleri piyasalarda “acaba gereğinden erken bir faiz indirimi olur mu?” tartışmalarına yol açtı. Ümit ederim konuşmanın arkasında böyle bir düşünce yoktur, çünkü para politikasında herhangi bir gevşeme için vakit henüz çok erken. Özellikle iyice açılan Yİ-ÜFE – TÜFE makasına baktığımızda enflasyonun daha gidecek yolu olduğu görülüyor.
Ocak 2005’den beri son 16 seneye baktığımızda tüketici ve üretici fiyatları enflasyonun arasındaki farkın çok açılarak çift haneli seviyelere çıktığı sadece 2 dönem görüyoruz. Birincisi Mayıs 2018-Haziran 2019 arasındaki dönem. İkincisi ise Kasım 2020’den beri süregelen dönem. İlk dönemde 2 enflasyon ölçütü arasındaki fark ortalamada yüzde 13 civarlarında. İkinci ve halen de yaşamakta olduğumuz dönemde ise fark yüzde 17.5. 2018 başından beri hesaplarsak TÜFE 100’den 170’e çıkarken Yİ-ÜFE 228’e çıkmış. Diğer bir ifadeyle bu dönemde üretici fiyatları tüketici fiyatlarından ortalama olarak yüzde 34 daha fazla artmış. Bu anormal yüksek ve açıklanması çok zor bir fark.
Üretici ve tüketici fiyatları endekslerinin orta vadede birbirlerine paralel seyretmeleri beklenir. Kısa vadede ise, örneğin talep koşullarında keskin bir daralma olması durumunda, üreticiler ürün maliyetlerindeki artışları nihai ürün maliyetlerine yansıtamayabilirler. Veya döviz kurlarındaki artış nedeniyle artan maliyetlerine karşın bir süre stoktaki mallarını ilk giriş fiyatından satarak nihai ürün fiyatı artışlarını geciktirebilirler. Ancak, en nihayetinde, kârlılıklarını korumak istiyorlarsa, şu ya da bu şekilde üretici fiyat artışları paralelinde nihai fiyat artışı yapmak zorundadırlar. (Öte yandan pandemi döneminde zorda kalan sektörlere ne kadar destek verilmiş ise, o sektörler o kadar daha az zarar etmiş oldukları için, işler açıldığında fiyat artırarak erimiş olan işletme sermayelerini yerine koyma güdüleri de daha az olacaktır.)
Görüldüğü gibi koşullar biraz düzeldiği an TÜFE’de yeni bir hareket beklenebilir. Bu noktada iç talebin körüklenmemesi enflasyondaki yukarı yönlü devinimin kırılması açısından çok önemli olmaktadır. Erken bir faiz indirimi ve de OVP’de (zımni olarak) tahmin edilen kur artışının gerçekleşmesi durumunda ise tüm enflasyon hedeflerinin kadük olacağını söylemeye gerek yok.