Otonom sürüşün ekonomisi ve teknolojisi
Geleceğin Mobilitesi - Kerem ÖZDEMİR
Külkedisi’nin balkabağından at arabasına benzeyen kapsül tasarımları geleceğin normali olmaya aday. Batarya, elektromotor ve sensörler dahil olmak üzere otonom ve elektrikli seyahat için gereken tüm parçaları üzerinde barındıran teknolojiyi bünyesinde barındıran Citroën Skate’in akıllı şehrin parçası haline gelmesi için bu platform üzerinde kurulacak filonun nasıl yöneteceğinin yanıtının da verilmesi gerekiyor. Trafik sıkışıklığından hava kirliliğine kadar birçok sorunu yaşayan şehir merkezlerinde akıllı ulaşım çözümlerinin geliştirilmesinin önemi giderek artıyor. Bu tür elektrikli ve otonom sürüş uygulamalarının değeri, bunların kullanım modellerinin geliştirilmesi ile de yakından bağlantılı. Bu kapsüllerin sayısının çok artırılması ve o anda kullanımda olmayan kapsüllerin şehir merkezine park edilmesi ile yeni bir park sorununun yaşanması çok yerinde olmayacaktır. Şehir merkezinde yeni bir sıkışıklık yaratmak anlamına gelecek bu tür bir yaklaşım, trafik sıkışıklığına bağlı olarak insanlar için zaman kaybına yol açmanın yanında gereksiz yere çalışan motorlara, gereksiz hava kirlenmesine ve öfk e patlamalarına kadar birçok istenmeyen etkiye zemin oluşturabilir. Bu nedenle paylaşım ekonomisinden filo yönetimine kadar yeni ekonominin gereklerinin bu teknolojik çözümü desteklemesi gerekiyor.
Yeni sürüş biçiminin yeni ekonomisi olacak
Oluşan bu yeni ekonomi, kısa sürede kendisini finanse edecek yeni işleyişleri de ortaya çıkaracaktır. Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, beş yılı aşkın süredir otonom araçların içindeki ekranların perakendenin yeni satış ve pazarlama kanalı olacağını anlatıyor. Bunun nedeni, kendi kendine giden bir aracın içindekilerin artık yola bakmak zorunda olmamaları. Bu günümüzde sadece sürücüyü değil, yolcuları da etkisi altında tutan bir alışkanlık. Boyner, insanların aracın içindeki ekranlara ya da aracın camlarının artırılmış gerçeklik aracı haline getirilmesi ile kurulacak sistemde perakendecilerin aracın içindeki yolcuların ilgisini çekmek için büyük bir rekabet içine gireceğini söylüyor. Bu, yeni sistemin ekonomisinin önemli bir bileşeni olmaya aday.
Teknoloji altyapısı oluşuyor
İşin teknoloji tarafında ise, büyük veri analitiği ve makine öğrenmesi önemli bir rol oynuyor. HPE Türkiye, Doğu-Güney Avrupa, Kafk aslar ve Orta Asya Genel Müdürü Güngör Kaymak’ın üzerinde çalıştıkları ve geliştirdikleri yeni teknolojileri anlatırken temas ettiği sürü öğrenmesi (swarm learning) kavramı, bu tür mobilite sistemlerinin ileri taşınması için çok büyük önem taşıyor. Bunun nedeni, Citroën Skate gibi platformlar ve bunların üzerindeki kapsüller ile yapılan çeşitlendirme sonucunda ortaya çıkacak “filo”ların kuş sürüleri gibi hareket edecek olması. Dolayısıyla sabit hızda gitmenin ve kuşların uçuş kolları gibi birlikte hareket etmenin tanımlayacağı bir mobiliteden bahsetmek gerekiyor.
Bu sürünün veya kolların yönetiminde, merkezi olarak oluşturulacak veri havuzu ve uçlarda kullanılacak veri analitiği çözümleri önemli roller oynayacak. Buna bağlı olarak Türkiye’de STM gibi şirketlerin dronların sürü olarak hareket etmesini sağlayan teknolojilerini ticari önemi de giderek artacak. Şu anda özel günlerde belirli simgeleri havada oluşturmak için kullanılan teknoloji gelecekte trafik algoritmalarının oluşturulmasında kullanılacak fikri mülkiyet haline gelebilir. Türkiye’nin bu oyunun içinde olmasında büyük yarar var.
Yavaş şehrin tadı başka olacak
Şu anda Külkedisi’nin balkabağından atlı arabası gibi görünen kapsüller, gece saat 12:00’de ortadan kalkacak bir büyüden çok daha fazlasına işaret ediyor. Steven Spielberg’ün Jurassic Park’ta dile getirdiği dinozorların uçan yaratıklara dönüştüğü tezi ile ifade ettiği kadar büyük bir dönüşümün kıyısındayız. Hikayenin bundan sonrasında yer almak için yeni normallerle düşünmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Citroën Skate’te belirlenen saatte 25 kilometrelik azami hız veya güvenlik için hızın saatte beş kilometreye düşürülmesi garip gelebilir. Ancak bu gelişim sürecinde otobur dinozorlar gibi bir noktaya karşılık geliyor. T-Rex aşamasına geldiğimizde yani şehirlerde sağlıklı bir otonom sürüş deneyimi yaşayacak zekâya ulaştığımızda saatteki hızın 60 kilometreye kadar çıkabileceğini ya da çıkması gerektiğini dört beş sene öncesinde tartışıyorduk. Bunu düşük bulanların, seyahat ettikleri mesafeyi alıp park yeri arama süreleri ile birlikte ne kadar zamanlarını ulaşıma ayırdıklarını hesaplamalarını tavsiye ederim. Hayatın gerçekleri ile yüzleşmelerini sağlayacak bir rakam bulacaklarından eminim.