Otomotivde yıkıcı değişime hazır mıyız?
Dünyada otomotiv sektöründe yaşanan değişim o kadar radikal ki ‘yıkıcı değişim’ olarak tanımlanıyor. Bileşenleri; elektrikli araçlar, bağlanabilirlik, otonom ve paylaşılabilirlik. İçlerinden en önemlisi ve yıkıcı olanı elektrikli araçlar. İçten yanmalı diye tabir ettiğimiz konvansiyonel motorun yerini elektrikli motor alıyor. Yani şanzıman, diferansiyel gibi araç için olmazsa olmaz parçalar tarihe karışıyor, bu parçaları üreten alt sektörler ve tedarikçileri de. Elektrikli araçların yaygınlaşmasını uzun yıllara yayanlar hata ederler. Şu anda ülkemizde ve dünya genelinde üretim hızla yaygınlaşıyor. Ülkeler elektrikli araçları özendirmek için çeşitli kolaylıklar sağlıyor. Örneğin Çin’in Şangay kentinde benzin ya da motorinle çalışan bir araç kullanırsanız yüksek miktarda vergi öderken, elektrikli aracınız varsa sıfır vergiye tabisiniz. Aynı şekilde Avrupa’nın çeşitli bölgelerine dizel araçların girişi yasaklanıyor. Bir sonraki adım otonom/sürücüsüz araçlar. Gerekli altyapı tamamlandığında sensörler sayesinde sürücüsüz hareket eden araçların kaza riski de sıfıra inecek. O zaman araçlarda güvenlik amaçlı kullanılan ve yaşam hücreleri olarak tanımlanan parçaların varlığı da sorgulanacak.
Dünyanın sürekli kendini yenileyen ve değiştiren yapısı, otomotiv sektöründe de birçok yeniliğin önünü açıyor. Dijitalleşmenin getirdiği bağlanabilirlik kavramı da bunlardan biri. 5G ve bağlantılı trafik altyapısı gibi teknolojik gelişmeler, otomotiv sektöründeki trendleri de pekiştiriyor. Geleneksel otomotiv endüstrisi, teknoloji ve telekom sektöründeki büyük oyuncularla ve devlet kurumlarıyla iş birliği yaptığı yeni bir ekosisteme doğru ilerliyor. Teknolojik yenilikle ulaşım araçları bu özelliklerinin yanında birer yaşam alanına dönüşüyor. Yaşanmakta olan bu değişime ülkemiz penceresinden baktığımızda sektör olarak çok da hazır olmadığımızı görüyoruz. Tedarik endüstrisi yeterli teknolojik yatırım yapmaz ise mevcut rekabetçiliğini uzun süre sürdürmesi mümkün görülmüyor. Kolay mı elbette değil. Ama değişime ayak uyduramayanların da ayakta kalmaları çok zor.