Oteli incelemeye geldi çakmağı perdeye tuttu
2007 yılı yaz aylarıydı… Turizmde Cem Kınay ve Oğuz Serim ikilisiyle birlikte Magic Life markasını yaratmasıyla bilinen, o dönemde Bodrum Turgutreis’teki Aegean Dream’le sektörde yoluna devam eden Ali Bozatlı’nın yapımı süren İstanbul Airport Hotel’ine işletmeci Holiday Inn’in ekibi uğradı.
Ali Bozatlı, Denk Turizm şirketi aracılığıyla İstanbul İkitelli’deki otel projesini 20 milyon Euro’luk yatırımla bitirmeye çalışırken, Holiday Inn ekibi, o günlerde bir dizi ön inceleme yaptı:
- İnşaat bizim kurallarımıza göre yürüyor mu?
- Malzemeler bizim kriterlerimize göre seçilmiş mi?
Derken ekipten biri, cebindeki çakmağı çıkarıp, otelde kullanılacak perdeyi yakmaya çalıştı. Denetleme görevlisinin amacı belliydi, şu soruların yanıtını pratik şekilde almaktı:
- Seçilen perde yanmaz, daha doğrusu olabildiğince geç tutuşan kumaştan mı üretilmişti?
- Perdelik kumaş seçiminde “yanmazlık” kriterine ne kadar uyulmuştu?
Neyse ki, perdeler onların belirlediği kritere göre seçilmişti. Denetleme görevlisi çakmağın alevini perdenin farklı noktalarında gezdirdi, tutuşma emaresine rastlamadı.
Denetleme ekibi ardından banyolara monte edilecek küvetleri incelemeye koyuldu.Bozatlı ve ekibi beğenileceğinden emindi:
- Perdelerde sorun çıkmadı. Küvetlerde de öyle olur. Çünkü, çok özene bezene seçtik.
Küvetler konusunda farklı sonuç çıktı:
- Bu küvetler çok kaygan. Müşterilerden biri banyo yaparken hele de işin içine sabun da girince kayıp düşerse yanarız. Bu küvetleri mutlaka değiştirin.
Denk Turizm ekibi küvet tedarikçisi şirketle bağlantı kurdu, tümden değişikliğe gerek kalmadan çözüm bulundu:
- Kayganlığı önleyecek sprey var. Küvetin yüzeyine uygularız, sorun çözülür.
Uluslararası otel zincirlerinin lisanslarını kullandırırken, işletme sözleşmesi imzalarken uyguladıkları kriterler konusundaki titizliklerinin bir örneğini 2007 yılı yaz aylarında Ali Bozatlı’dan dinlemiştim.
Bozatlı, denetimi anlatmakla kalmamış, Holiday Inn zincirinin önüne koyduğu“Kurallar” kitabını da göstermişti.
Önceki sabah erken saatlerde Bolu Kartalkaya’daki “Grand Kartal” otelindeki yangında ölü ve yaralılar olduğu haberlerini okuyunca 18 yıl önceki sohbeti anımsadım, o günlerde yazdığım yazıyı bulup okudum.
Uluslararası otel zincirlerinin uyguladığı kriterler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, ruhsatı veren belediyelerin, ilgili başka kamu kurumlarının hiç mi aklına, gündemine gelmez?
Otellerde konaklayanların sağlığı, can güvenliği sadece yatırımcının, işletmecinin insafına, vicdanına bırakılır mı?
“Grand Kartal”da “yanmaz” diye nitelenen, alev alması oldukça geciktirilebilen malzemeler, ürünler kullanılsa, en ufak bir dumanla otomatik şekilde su-köpük sıkılmasını sağlayan teknoloji seçilse 76 canımız gider miydi?
1970’li yıllarda Kartalkaya’nın tümü Mazhar Bey’e verilmişti
2012 yılı Şubat ayı sonlarında yolum Kartalkaya’da “Grand Kartal”a düştüğünde sahipleri Emine-Halit Ergül’le oteli gezerken bazı haberlerin sergilendiği pano dikkatimi çekti.
Panoda 1970’li yılların başlarında Hürriyet Gazetesi’nde Mehmet Türker imzasıyla yayınlanmış haberi gördüm. Hürriyet’te daha sonraki yıllarda Haber Müdürlüğü yapan, Sözcü Gazetesi’nin önemli köşe yazarlarından biri olan Mehmet Türker, Mazhar Murtezaoğlu’nun Kartalkaya’yı nasıl şekillendirdiğini o haberinde yansıtmıştı.
Panodaki haberi okuduğumu gören Halit Ergül, kayınpederi Mazhar Murtezaoğlu’nun Kartalkaya öyküsünü anlatmaya koyuldu:
- Mazhar Bey, orman mühendisiydi. 12 yıl kadar Orman İdaresi’nde çalışmış, turizme “Bolu Kantini”ni açarak girmişti. Söz konusu mekan Varan ve Ulusoy’a hizmet veren mekanlara dönüşmüştü. Sonra da Ankara-İstanbul yolu üstündeki Bolu Koru Otel’i yapmıştı.
Eşi, Mazhar Bey’in kızı Emine Ergül araya girdi:
- Benim ve kardeşimin gözümüzde sorun vardı. Babam tedavi için bizi İsviçre’ye götürürdü. O seyahatler sırasında kayak turizmine ilgi duymaya başladı ve incelemeye aldı.
O dönemde ailece Uludağ’da kısa bir tatil yaptıklarını bildirdi:
- Babam, “Kayak tatili müşterisi daha düzeyli” kanısına varıp Bolu’da kayak merkezine dönüştürülebilecek alan aramaya başladı. Avusturya’dan uzmanlar getirtip Kartalkaya bölgesini incelettirdi.
Mazhar Bey’in Kartalkaya’nın iyi bir kayak merkezi olabileceğine ilişkin hazırlattığı proje ve raporları alıp Ankara’ya Orman İdaresi’ne gittiğini anımsadı:
- Orman İdaresi, projeyi beğenince Kartalkaya’nın tamamını babama verdi. Babam 1974’te Kartal Otel’i açtı.
Emine Ergül, Kartalkaya’da diğer otellere açılan alanla ilgili öyküyü de kendi penceresinden şöyle anlattı:
- Kartal Otel devreye girince, Kartalkaya’nın iyi bir kayak merkezine dönüşebileceği anlaşıldı. Bunun üzerine Orman İdaresi babama tahsis ettiği alanın bir bölümünü geri istedi. Babam vermeye yanaşmadı.
Orman İdaresi’nin babasına karşı kredi kozunu kullandığını savundu:
- Babama, “Kullandığın banka kredisini ödemekte zorlandığın an bastırır, arazinin bir bölümünü elinden alırız” dediler. Nitekim öyle oldu. 1980’de Kartalkaya’daki alanın bir bölümü yeniden Orman İdaresi’ne geçti.
Emine Ergül, hemen yan taraftaki Kartal Otel’i işaret etti:
- Kartal’ı kardeşim işletiyor. Grand Kartal’ı da eşimle ben işletiyoruz.
Kartalkaya’yı Türkiye’nin iddialı kayak merkezlerine dönüştürme vizyonunu ortaya koyan Mazhar Bey’in aklına, kızına ve damadına, otelde konaklayanların sağlığı ve güvenliğine özen göstermelerini öğretmek hiç mi gelmedi?
ABD’ye mobilya ihracatımız iki F-16 bedeline denk geliyor
Önceki gün öğlen saatlerinde İstanbul Fuar Merkezi ve TÜYAP’ta açılan “IIFF Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı”na uğradım. Fuarın açılış töreni sonrası MOSFED Başkanı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekili Ahmet Güleç, önceki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakan Yardımcıları Volkan Ağar, Mahmut Gürcan’ın da aralarında yer aldığı konuklarıyla sohbet ediyordu.
Salonda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, TOBB’a bağlı GTİ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Arif Parmaksız, MOBSAD Başkanı Nuri Gürcan, MOSDER Başkanı Davut Karaçak, Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, Çilek Holding Yönetim Kurulu BaşkanıMuzaffer Çilek vardı.
Ahmet Güleç, 2015 yılında ABD’de katıldıkları fuardan bir öykü aktardı:
- Fuarda bir alıcı stantlarımızı görünce, “Türkiye’de mobilya üretiliyor mu?”diye sordu. Çünkü, o günlerde ABD’ye ihracatımız 20-30 milyon doları geçmiyordu.
ABD’nin 2024 yılında mobilya ihracatında 3’üncü büyük pazar noktasına çıktığını bildirdi:
- ABD’ye ihracatımız 244 milyon doları buldu…
Hulusi Akar, hesabı Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı penceresinden yaptı:
- Yani, ABD’ye mobilya ihracatımız iki F-16 bedeline denk geliyor…
Ahmet Güleç, sektörün iddiasını ortaya koydu:
- Hedefimiz ABD’ye mobilya ihracatımızı 1 milyar dolara çıkarmak.
ABD’ye kilo başına ihracatta daha yüksek gelire ulaştıklarını kaydetti:
- Mobilya ihracatımızda kilo başına ortalama gelir 3.4 dolar düzeyindeyken ABD’ye yönelik satışlarımızda rakam 5 doları buluyor.
Güleç, fuarın iki büyük alana yayıldığının altını çizdi:
- İstanbul Fuar Merkezi ve TÜYAP’ın alanlarını ortak kullanarak ilk fuarımızı düzenlediğimizde, “tutturamazsınız” diyenler vardı. Şimdi 4’üncü fuarımızı yapıyoruz. Fuara 1000 firma 3 bin markasıyla katılıyor.
Hedefini de paylaştı:
- Bu yıl 5 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var. Fuarda bunun 3 milyar dolarlık ön bağlantılarının yolu açılabilir diye düşünüyorum.