ÖSYM, 2023 seçim takvimini gündeme oturttu
Türkiye, 2023 yılında aynı günde yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimler için geriye doğru saymaya çok erken başladı. Yaklaşık bir buçuk yıldır siyasette, ekonomide tüm adımlar olası seçim tarihi gözetilerek atılıyor. Ekonominin bir numaralı sorunu enflasyonla bütüncül mücadelenin ancak seçimden sonra yapılabileceği bir yıl öncesinden belli oldu. İktidar ve muhalefetin erken başlayan seçim vaadi yarışı torba yasa tekliflerine yansıdı. Bu arada seçim tarihi üzerinden yürüyen tartışmalar, baskın seçim imaları hiç bitmedi; seçimler yasal olarak ilan edilmesi beklenen 18 Haziran 2023’te mi, yoksa okulların açık olduğu, hac mevsimini ve ÖSYM sınavlarını etkilemeyeceği düşünülerek Mayıs’ta mı yapılacaktı.
ÖSYM’nin 2023 sınav takvimi devlet aklını sorgulattı
Olası seçim tarihi üzerinde en fazla 4 haftalık bir oynama bandındaki belirsizlik sürerken Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı geçen hafta yasal seçim tarihi olan 18 Haziran 2023’te (3 milyonun üzerinde öğrencinin katılması bekleniyor) üniversite sınavını yapacağını duyurdu. ÖSYM’nin internet sitesinden duyurduğu 2023 sınav takvimi siyaset kulislerine bomba gibi düştü. Kulislerde “seçimlerin Mayıs’ta yapılacağı kesinleşti” değerlendirmesi yapılırken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, tartışmaya hemen noktayı koydu. Çelik, “Prensip olarak seçim takvimiyle sınav takvimi üst üste gelmez. Bununla ilgili olarak ÖSYM bir çalışma yapıyor” dedi. ÖSYM de 2023 sınav takvimini hemen internet sitesinden kaldırdı. ÖSYM’nin 2023 sınav takvimini açıklarken, 18 Haziran 2023’deki yasal seçim tarihini görememesi devlet aklının kurumlara yansımasındaki sıkıntı olarak değerlendirildi.
BBP Lideri Destici’nin seçim tarihi açıklamaları
Bugüne kadar seçim tarihi tartışmalarında en belirgin açıklamalar, hep Cumhur ittifakının paydaşlarından Büyük Birlik Partisi’nin Genel Başkanı Mustafa Destici’den geldi. Destici, ilk olarak 1 Ekim’deki TBMM’nin yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda benim de aralarında bulunduğum gazetecilere, seçimlerin muhtemelen 14 Mayıs’ta yapılabileceğini, bu bilginin sağlam kaynaklardan geldiğini söyledi. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara geldiği, gerçek anlamda çok partili hayata geçişin tarihi olan 14 Mayıs’ta seçim yapılması sağ siyaset açısından anlamlıydı. Hatta bu tarihin merkez sağ siyasette yol almaya çalışan İyi Parti’ye de yarayabileceği yorumları yapıldı. Gazeteci arkadaşlarımız Destici’nin en son seçim tarihi olarak 16 Nisan Pazar gününü işaret ettiğini belirtiyorlar. Tabii ki Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in ÖSYM ile ilgili açıklamasında yer alan “Seçim takviminin değişmesiyle ilgili bir değerlendirmemiz yok” sözlerini, altını çizerek not etmemizde yarar var.
Sorunların asıl çözümünün halının altına süpürülür gibi seçim sonrasına ertelendiği, iktidarın ve muhalefetin hep seçim sonrasına randevu verdiği bir süreç yaşıyoruz. 2023 seçimlerinin demokrasi ölçütleri içinde sağlıklı bir şekilde bir an önce sonuçlanması en büyük dileğimiz.
Türkiye’de EYT tartışmalarının geçmişi çok eski
Bir ülkede sosyal devletin varlığı büyük ölçüde emeklilerine yaklaşımı ve sağladığı imkanlarla ölçülür. Devletin koyduğu kurallara, çıkardığı yasalara göre yıllarca çalışıp prim ödeyen çalışanların ne zaman emekli olacaklarını bilmeleri, yaşamlarını buna göre düzenlemeleri en doğal haklarıdır. Emeklilik sistemleri de devletin çok uzun erimli plan ve hesaplarıyla yürür. Basiretli devletler o nedenle emeklilik sistemiyle hesap kitap yapmadan oynamazlar.
35 yıllık sıkıntı
Türkiye’de emeklilik yaşı ile ilgili sıkıntılar ve tartışmalar 35 yıldır sürüyor. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in 12 Eylül darbesiyle getirilen siyasi yasaklarının kalkmasından sonra 1991’de girdiği ilk seçimde en büyük vaadi emeklilik yaşının düşürülmesiydi. Çünkü 1987’de Turgut Özal döneminde emeklilik yaşı kadınlarda 50, erkeklerde 55 olarak belirlenmişti. Demirel iktidara gelince sözünü tuttu ve neredeyse yaş sınırı olmadan kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl prim ödeme koşuyla emeklilik imkanı getirdi. 18 yaşında işe başlayan kadınlar 38, erkekler de 43 yaşında emekli olabiliyorlardı. İşte tam da bu nedenle 1992-1999 yılları arasında sosyal güvenlik açıkları hızlı arttı ve devasa kara delik oluştu. 1999’da Ecevit-Yılmaz-Bahçeli hükümeti kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşında emeklilik yasasını çıkardı. İşte emekli adaylarının EYT mağduriyetleri böyle başladı. İşe başlarken hayatlarını yürürlükteki mevzuata göre planlayan EYT’liler yıllardır aradıkları haklarını bulmak üzereler. Muhalefetin yüklenmesi, EYT’lilerin giderek baskı grubuna dönüşmeleri iktidarı da bu sorunu çözme çabasına soktu. Şimdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin akademik kariyerinin de bulunduğu bu uzmanlık alanında yoğun bir çalışma yürütüyor.
İşverenlerin kıdem tazminatı korkusu
Ancak, bu kez durum biraz daha farklı. İşverenler yoğun bir emeklilik dalgasıyla karşılaşılması halinde müstakbel emeklilerin kıdem tazminatlarını nasıl karşılayacaklarını kara kara düşünüyorlar. TOBB ve TİSK başta olmak üzere işveren örgütleri kaygılarını ve raporlarını Bakan Bilgin’e ilettiler. Bütçenin ardından Aralık ayı büyük ölçüde çalışma hayatıyla ilgili düzenlemelere sahne olacak. EYT’nin hangi kapsamda olacağını, hala bir kısım EYT’li kalıp kalmayacağını, önümüzdeki günlerde yasa teklifi TBBM’ye ulaştığında göreceğiz. Elbette ki yine Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun her Aralık ayında olduğu gibi önümüzdeki günlerde yapacağı toplantı çok önemli olacak. Çünkü, belirlenecek asgari ücretin düzeyi, hem iktidar, hem muhalefet için seçim sürecinin en kullanışlı argümanı olacak.