Osman Şengezer için...

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

Kütüphanemi karıştırırken çerçevelenmiş eski bir siyah-beyaz fotoğrafa ve kontrplaktan kıl testeresi ile kesilip boyanmış bir surata rastladım. Bu iki obje beni, yıllar yıllar öncesine taşıdı… 13 sene boyunca 160 kez yaptığım Ustalara Saygı toplantılarına… Bu gecelerde ustamız sahne dünyasından olduğunda mutlaka konuşmacı olarak çağırdığım Osman Şengezer’e aittiler. Onları, Ustalara Saygı’lardan birindeki konuşması için hazırlamış, sonrasında da bana armağan etmişti.

Ah, Osman Şengezer; yarım asrın üzerinde tiyatroya, operaya dekor ve kostümleri ile çok şeyler katan Osman Şengezer. Fark ettim ki aramızdan ayrıldığından bu yana 5 yıl geçmiş…

Bale dekoratörü olarak yetiştirilmiş ve Dame Ninette de Valois, yani Türk balesinin kurucusu olarak kabul edilen isim, onu Londra’ya göndermiş, burslar vermişti. İlk bale dekoratörümüzdü.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Başdekoratörlüğü’nden emekli olmuştu. Aynı zamanda bale yöneticiliği, sanat teknik müdürlükleri de yapmış, program dergilerinin yayınlanmalarında çalışmıştı. Dekor ve kostümleri opera, operet, bale, modern dans, tiyatro, müzikal, sinema, TV filmlerinde kullanılmıştı. TV kanalları ve birçok özel tiyatrolara da dekorlar, kostümler hazırlamıştı. Yurtdışında İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Danimarka, Macaristan, Bulgaristan, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Kıbrıs’ta da dekor ve kostümleri görülmüştü. Çok sayıda ödül almış, kendi konusuyla ilgili birçok sergi açmıştı. Dergi ve gazetelerde yazılar da yazmıştı. 600’ün üzerinde prodüksiyona imza attığı müthiş birikimini hiç ara vermeden birbirinden güzel çalışmalara dönüştürmeye devam ederken, ani bir beyin kanaması… Üzüntülü bekleyiş, Fulya’da kaldığı özel bakımevinde bizlere veda etmesi ile sona ermişti…

5 yıl sonra onu özlüyor, meslekteki 50. senesi (2010) nedeniyle kendisiyle yaptığım bir söyleşiden cümlelerle anmak istiyorum.

Ünlü tiyatro sanatçıları anı kitapları yazdıklarında dekoratörlerden, kostümcülerden hemen hemen hiç bahsetmiyorlar, deyince şöyle yanıtlamıştı beni:

“1960’lar, 1970’lerde dekoratörler neler yapmışlar? Bunları kim hatırlıyor, kim biliyor? Dekor ve kostüm tasarımcılarından geriye ne bir belgelik, ne bir araştırma, ne bir inceleme var. O büyük, ünlü sanatçılardan bir tanesi diyor ki anılarında: ‘Ben 3 yıl o rolü oynadım ve çok severek oynadım. Seyirci bana bayıldı.’ İşte şöyle yazılar çıktı falan. Bir tanesi de demiyor ki, bu rol için bana şu kostümü yapan kreatöre de teşekkür edeyim, bir satır yok! Metin And’ın ‘50 Yılın Türk Tiyatrosu’nu okuyun, bir tek satırda 3 tane dekoratör adı vardır. 702 sayfalık kitapta bir tek satırda 3 dekoratörün adı geçiyor yalnızca! Oysa dünyada dekoratörler için kitaplar, ansiklopediler var, incelemeler yapılıyor. Yani öğrenciler, yazarlar, incelemeciler var. Bizde incelemecilik yok ki. Bizde yalnız televizyon artisti olunuyor. Tiyatro denilince akla o geliyor. Bu nedenle kitaplarımı hep tiyatro dekoru, opera dekoru, bale dekoru nedir, ne olmalıdır; bunlar nasıl yayımlanır, belgeleri olması gerekir diye düşünerek yaptım.”

Ve “Dekor Kostüm Osman Şengezer” (1989), “Yazılar” (1993), “Bence Dekor Kostüm” (1999), “Dekor ve Kostümlü Anılar” (2008), “Cumhuriyet Dönemi Türk Gösteri Sanatları Öncü Sahne Tasarımcıları” (2010) gibi kitaplar kaleme almıştı bu nedenle…

Meslekteki 50. yılı için bir kutlama yapıp yapmayacağını sormuştum, şunları söylemişti:
“Bana çok güzel laflar söylediler. Dediler ki sana Süreyya Operası’nı tutalım ve oraya operacılar gelsin, tiyatrocular, baleciler gelsin sana böyle bir gece yapalım. Ben dayanamadım dedim ki: ‘Haldun’cuğum (Dormen) sen, Göksel Kortay, bütün eşim dostum hepsinin elinde 10’ar, 12’şer, 15’er davetiye kapı kapı dolaşıp benim davetiyelerimi mi satacağız? Bunu kabul etmiyorum, ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum.’ Onun üzerine bir dernek bulalım, bir tiyatro bulalım, bu dernek adına olsun, paralar derneğe kalsın dediler.

Ben düşündüm taşındım, dedim ki bir boyacının, dekoratörün, dekor işçisinin bir jübilesi, böyle bir şeyi olamaz. Onun için ben her gün gittiğim, eşimin dostumun da çok sık gittiği Çiçek Bar’da onları toplayıp içki içip bir kutlama yapalım. Bu ne bir jübiledir, ne de başka bir şeydir. Yalnızca bir kutlama olsun, beraber yiyelim, içelim bir yaş günü gibi olsun istedim. Onun için öyle küçük bir davet - küçük dediğim de 110 kişilik - öyle bir kutlama yaptık. Bir yaş günü kutlamasının 50. yıl kutlamasına dönüşmüş hali.”

Söyleşimizde “şimdi ömrüm vefa ederse ikinci 50. yılımı da kutlamaya niyetliyim inşallah!” demişti; ben de bir “Osman Şengezer’e Saygı” gecesi yapmak istiyordum, olmadı. Yaşasaydı kim bilir ne güzel dekorlar, kostümler çizmeye devam edecek; kendini tanımladığı sözcükle “boyacı”, oyunların ve oyuncuların daha çok sevilmesini sağlayacaktı…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hamburg izlenimleri 22 Kasım 2024
Benim Yalvaç’ım(*) 01 Kasım 2024