OSBÜK enstitüye dönüştürülemez mi?
Elinin menzilindeki kaynakları etkin ve verimli değerlendirme becerisi ve disiplininden yoksun olanlara, çapı boylarını aşan borularla kaynak akıtsanız da yaratmaları gereken sonuçlar çemberinden teğet bilme geçemezler.
Yazının giriş cümlesi “hamaset olsun” diye söylenmiş değil. Kalkınma süreçleri üzerine kafa yormuş kişiler ya da kurumların ürettikleri belgelerin büyük çoğunluğunun ulaştığı ortak görüşün özetle paylaşılması.
TOBB tarihsel gelişimi, varoluşunu belirleyen yasal çerçevesi, zorunlu üyelik mekanizması ve diğer yapısal özellikleriyle “nev-i şahsına münhasır” bir STK’dır. Bağlı kuruluşların üye sayılarına göre dünyanın sayılı örgütlenmelerinden biridir.
TEPAV, arkasında TOBB desteği olan, maddi olanakları yeterli, iyi yetişmiş kadrolarla erişebilen; “makroekonomik gelişmeleri izleme potansiyelleri ve yerelin nabzını tutabilecek bağlantıları” güçlü bir kuruluştur. Eksiklerini tartışabilir, yarattığı boşlukları sorgulayabiliz. Ama bu yazının amacı o değil.
TEPAV, ülke genelinde “veri boşluklarını” görece en aza indirebilecek imkânlara sahip. TEPAV kaynaklı açıklamaların “özenle dinlenmesi” ve “sorgulanması” olağan bir durum.
TEPAV yöneticisi Güven Sak kişisel ve kurumsal birikiminin sentezlediği çalışmalarını kamuoyuyla sürekli paylaşıyor:
“Türkiye’nin akıllı ihtisaslaşma sürecinde, ilk yüz yılda üretme ve pazarlama becerisini inşa ederek oluşturduğumuz ürün ve pazar çeşitliliğini bir basamak yukarıya nasıl taşıyacağına karar vermelidir!”
Akıllı ihtisaslaşma nereden başlatılmalı?
Şimdi şu soruyu sormalıyız: Ülkemiz inşa ettiği kapasiteyi, var olan fiziki ve fikri stokları hangi alanlara ve sektörlere odaklarsak, nerelerde akıllı ihtisaslaşmaya gidersek birikim yeteneğini koruyarak uzun dönemli geleceğini güven altına alabiliriz?
Sorunun yanıtı çok açık ve nettir: Akıllı ihtisaslaşmaya, organize sanayi bölgelerinden başlarsak başarı şansı artar.
Neden?
1- Güven Sak’ın altını çizdiği gibi, küresel pazar için 1995’te 1000’den fazla ürünü üretebilen Türkiye firmaları, 2022’de bu sayıyı 1600’üzerine çıkarmıştır; bu ürünlerin çok büyük bir bölümü OSB’lerdeki işyerlerinde üretilmektedir.
2- Türkiye 2022’de 226 pazarın 219’una ihracat yapabiliyor. Bu performans ABD, Fransa, İsviçre ile karşılaştırılabiliyorsa, tesislerin OSB’lerde yerleşmiş olmalarının sağladığı avantajları gözden ırak tutmamak gerekir.
3- Akıllı ihtisaslaşmaya giden yol, net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma becerisini derinleştirmeyi gerektiriyor. Derinleşmenin OSB’lerden başlatılması, her şeyi her yeri değiştirmeye kalkarak güçlerin dağıtılmaması, imkânların OSB’lerdeki işyerlerine odaklanması akılcı bir yol olacaktır.
4- OSB yönetimleri ve OSB’de etkinlik gösteren firma yönetimleri “yeşil dönüşüm” ve “dijital dönüşüm” bağlamında çok ciddi “veri stoku” oluşturmuştur. Biriken verilerin ehlileştirilmesi, yeni ürünlere ve metotlara dönüştürülmesi akıllı ihtisaslaşmanın öncelikli hedefi olmalıdır.
5- Teknolojideki nitelik değişmesi “iş süreçleri” ve “işgücü profillerini” değiştirmektedir. İş süreçlerinde “tekil başarılara” dayalı gelişmeler bizi yaratmak istediğimiz sonuca ulaştırmadı. Akıllı ihtisaslaşma çabalarının her yere yayılması, güçlerin dağıtılması kritik eşiğe ulaşma maliyetini artıracaktır. OSB yönetimleri “iş süreçleri ve işgücü profilleri” konusunda gelişmeler baskın hale gelmeden gözlemleyerek, “erken uyarı” yapabilecek “istihbarat derleme” konusunda da firmaların tekil çabalarını çok aşabilecek güce sahiptir; bu kolektif güç harekete geçirilmelidir.
6- Açık ya da gizli kaynaklardan sağlanacak “iş istihbaratının” derlenmesi ve değerlendirilmesi, eğilimlerin erken fark edilmesi, fırsatlar için “gelişme planları”, tehlikeler için “savunma ve çekilme mekanizmaları” oluşturulması da gerekiyor.
7- Akıllı ihtisaslaşma, “öngörme ve önlem alma disiplini” kadar “geribildirimlerle gözetim ve denetim disiplini” gerektirir. Gözetim ve denetim işlevi yasal çerçeveler kadar gönüllü katılımlarla da etkin hale getirilebilir. Bu nedenle ürün ve hizmet odaklı OSB örgütlenmeleri elimizin menzilindeki önemli “altyapıya” sahiptir; bu yapı içine hayat katmak teknik ve sosyal becerilerimizi geliştirmeye bağlıdır.
Olmazı da gerekçelendirelim
Özetleyerek paylaşmaya çalıştığımız gerekçelere onlarcası eklenebilir. Yeni yapılanmalar oluşturma arayışına girmeden, elimizin menzilindeki yapıları dönüştürme daha akılcı olmaz mı?
OSBÜK akıllı ihtisaslaşmayı hızlandıracak enstitü işlevini öne çıkaracak bir yapıya yönelemez mi?
Yasal düzenleme eksikleri varsa hızla tamamlanarak, dış çevre analizi, firma içi yapısal ve ekonomik özelliklerin belirlenmesi, firmaların ihtiyaç önceliklerinin saptanması, teşvik sistemlerinin belirlenmesi, gözetim ve denetimle yaratıcı yüzleşme kaldırıcının kullanılması gibi bir düzine alanlarda enstitü işlevini öne çıkararak üreticinin işini kolaylaştıramaz mı?
Bu bir çağrıdır: Bilgiye dayalı fikri olanlar, burada paylaşılan düşüncelerin “olabilirliği” kadar “olmazlarını” gerekçeleriyle zenginleştiremez mi?
Ülke olarak üretim ve pazarlama kapasitemizin bir basamak yukarı taşınması için yeni araçlar arayışı kadar, elimizin menzilinde olanları etkinleştirmek de akılcı yollardan biri değil midir?
“Akıllı ihtisaslaşma” çabaları önce toprakların işlenmesi (18 Nisan 2024 yazımız) ile başlanmalıdır. Toprakların işleme düzeniyle birlikte OSB’lerde yerleşik firmaların akılcı uzmanlaşması ele alınmalıdır.
Not: Enstitülerin kalkınma sürecindeki işlevleri konusunda çok sayıda yazımıza elektronik ortamdan ulaşılabilir. Daha sonra “enstitü” dediğimiz zaman nasıl bir “araç” anladığımızı, çalışma esaslarını, gelişmeyi hızlandırma için hangi dinamikleri hareket geçirmesi gerektiğini paylaşacağız.