OSB’lerde kantarın topu kaçtı
Kasım ayı başında bir OSB yöneticisinin ağzından “Kamu, bizim rant peşinde koştuğumuzu düşünüyor” cümlesini aktarmıştım.
OSB Uygulama Yönetmeliği’ndeki kimi ‘yakıcı’ değişiklikler, ilgili kamuoyunun zihninde henüz uç veriyordu. Bu yüzden “Kamu otoritesi OSB’lerin oyun alanındaki boşlukları daraltıyor. Buna kamu dışındaki kesimlerin oyun alanı demek daha doğru olabilir. Amaç muhtemelen OSB yatırımlarına hız kazandırmak için bu alanın aktörlerine kamu ciddiyetini, ağırlığını hissettirmek!” diye de yorumlamıştım.
“Ardından kamu ile özel sektör arasındaki bakış farklılıklarının somut işaretleri ile dolu olan son yönetmeliğin daha sıcak etkilerini yaşayacağımız düşüncesindeyim. Somutlaştığı zaman konuşuruz” demiştim.
Fazla zaman geçmedi, şimdi bir bakış açısına göre ‘reform’, bir bakış açısına göre ‘fren’ olarak yorumlanan bu yönetmelik değişikliğinin de değiştirilmesi için OSBÜK, ‘rapor’ hazırlıklarına başladı. Daha önce tarafların kendi bakış açılarını karşı tarafa kabul ettirmek için oldukça ‘nazik’ davrandıklarını dile getirmiş olsam da, özellikle yasa ile yönetmelik arasında uyumsuzluk olduğuna ilişkin görüşlerin de nihayet ortaya çıkıyor olması tartışmayı yeni bir platforma taşıyabilir düşüncesindeyim. OSB’lerde toplantı üstüne toplantı yapıldığına göre artık mevzuat tartışması daha da sertleşecek gibi.
OSB’lerde yatırımın dışında yöneticilik de yapmış olan bir okurum Resmi Gazete’de yayımlanmasının üzerinden henüz üç buçuk ay geçmiş olan yönetmeliğin şimdiden ‘sulandığını’ dile getiriyor. Sulanmaktan, bir kısım yeni düzenlemenin uygulanmasının mümkün olamayacağını kastediyor. İlk örnek olarak da fabrikaların kiralaya verilebilmesi için inşaat sonrası bir yıllık bekleme süresinin geçmesi gerektiğini öngören yönetmelik hükmünü gösteriyor. Zor zamanda bir fabrika binasını yapmış olacaksın. Ancak kiraya vermek için bir yıl daha zaman sayacaksın. İşitmek bile garip geliyor!
Sadece uygulanamayacak olan maddeler değil söz konusu olan. Bir de ‘uygulanırmış gibi’ yapılacak olanlar var. Okurumuz şöyle diyor: “… yönetmelikte zaman zaman iyileştirmeler olmakta ama bazen de (değişiklikler arasında) saha ile ilgili olmadığı anlaşılan insanların hazırladığı ‘uygulaması imkansız’ veya ‘ dolanmaya müsait’ maddeler de yer alıyor.”
Okuyucumuz bir başka hususa daha dikkat çekiyor: “Daha da önemlisi bu yönetmelikler (ile getirilen düzenlemelerin uygulaması) hazırlayan kurum tarafından denetlenmiyor.”
Peki, OSB’lerde mevzuat ile uygulama arasındaki uyum nasıl sağlanıyor? Okurumuz yanıtlıyor: “Ancak bir şikâyet halinde müfettişler OSB’lere geliyor.” Yani şikâyet olmazsa gelen giden de olmuyor!
Biz yine de yürürlükte olduğu sürece mevzuatın uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu kural olarak dikkate almak ve ona göre pozisyon almak zorundayız.
Aslında genel olarak İdare’nin iyi niyetinden kuşku duyulmuyor. Asıl amacın spekülasyonun önlenmesi, OSB’lerde yatırımların hızlanması olduğu da kabul görüyor.
Ancak yönetmelik öylesine hükümler taşıyor ki, bütünüyle uygulanması halinde ticaretin ruhunun ortadan kalkacağı söyleniyor. Bu yüzden “OSB’lerde kantarın topu kaçtı.” deniliyor.