Ortanca ücrette yüzde 71 oranı ile OECD ikincisiyiz
Aralık başından bu yana ekonomi gündeminin liste başında 2020 yılında geçerli olan asgari ücretin ne olacağı tartışmaları var. Peki Türkiye’de asgari ücret neden bu kadar önemli? Bu sadece Türkiye’ye has bir durum mu? Gelin birlikte bakalım.
Her şeyden önce şunu söylemekte fayda var. Asgari ücret sadece bu sene değil, her yıl önemli bir konu. Ama bu yılı öncekilerden önemli kılan özel bir durum var. O da 2018 sonunda başlayan ve 2019’un 3.çeyreğinde biten resesyon döneminde artan yaşam masraflarının asgari ücretin satın alma gücünü düşürmüş olması.
Ekonominin küçüldüğü tüm dönemlerde olduğu gibi bu sene de asgari ücretliler başta olmak üzere tüm ücretliler, yapılacak zammın artan yaşam masraflarını karşılayacak düzeyde olmasını bekliyor. TÜİK Eylül verilerine göre Türkiye’de çalışan sayısı 28 milyon 440 bin. Bunların ne kadarının asgari ücretli olduğuna dair resmi bir veri yok. Ancak genel kanı yarıya yakın bir kısmın asgari ücretli olduğu yönünde. Örneğin DİSK 2018 sonunda açıkladığı bir raporunda asgari ücret ve asgari ücrete yakın kazanç sahibi çalışanların 10 milyon civarında olduğuna dair bir analizini paylaşıyor. Bir de kanunen yasak olmakla birlikte asgari ücret altında ücretle çalıştırılanlar var. Dolayısı ile asgari ücretin Türkiye için önemli olmasının ikinci nedeni, asgari ücret ve buna yakın ücret alanların sayısının yüksek olması. Bu da bizi başka bir konuya yönlendiriyor: Asgari ücretin diğer ücretler ile ilişkisi.
24 Aralık günü TÜİK 4 yılda bir yayımladığı Kazanç Yapısı Araştırmasını açıkladı. Buna göre ücretli çalışanların 2018’de yıllık ortalama brüt kazanç 49 bin 1 TL oldu. 2018’de asgari ücretli bir çalışanın yıllık brüt geliri ise 24 bin 354 TL idi. Yani asgari ücretliler, ülke genelinde ücretli çalışanların yaklaşık yarısı kadar gelir elde ediyor.
Ortalama ücretten daha anlamlı bir gösterge var; o da ortanca ücret. Ortanca ücret, ülkedeki tüm ücretler düşükten yükseğe doğru sıralandığında tam ortada kalan ücret seviyesini gösterir ve ülkedeki asgari ücretin diğer ücretlerden ne kadar farklılaştığını anlamamıza yarar. Oranın yüksek olması asgari ücretin, diğer ücretlere yakın bir düzeyde olduğu, düşüklüğü ise uzak olduğu gibi yorumlanır.
Türkiye’de asgari ücretin ortanca ücrete oranı son derece yüksek. OECD’nin 2018 verilerine göre yüzde 71 ile Kolombiya’dan sonra ikinci sırada geliyoruz. Son yıllarda oran hep bu civarda dalgalanıyor. Yani Türkiye’de asgari ücret, genel olarak diğer ücretlere çok yakın. Bunu pek çok farklı açıdan yorumlamak mümkün ama bu yorumların çoğu bizi şu sonuca götürüyor: “Türkiye’de asgari ücret yüksek değil, genel olarak ücret seviyesi düşük.”
Bunun başta gelen nedenlerinden biri, en küçüğünden en büyüğüne bizdeki işletmelerin ezici çoğunluğunun rekabet stratejisinin düşük maliyet ve düşük fiyatlı satışlar ile pazar payı geliştirme üzerine kurulu olması ve buna bağlı olarak ücretleri olabildiğince düşük tutması. Ama verimlilik artışı ile büyümenin bir sınırı var ve bizdeki klasik sektörler bu sınıra çoktan dayandı. Devlet üretime ve ihracata ne kadar destek verirse versin, bu sınıra gelmiş firmalardan daha fazlasını beklemek aşırı iyimserlik olur. İşte “yeni bir büyüme modeline ihtiyacımız var” diyenlerin, sanayi 4.0 diyenlerin, ar-ge ve inovasyon diyenlerin dayandığı temel bu.
Dördüncüsü, asgari ücrete yapılacak artış oranı, sadece asgari ücreti ve asgari ücretlileri etkilemiyor. Pek çok işletmedeki asgari ücretliler dışında çalışanların ücret artışları da buna göre belirleniyor. Ayrıca, bazı meslek gruplarının fiyat tarifeleri de asgari ücret artışı ile paralellik gösteriyor. Bunun yanında, işsizlik ödenekleri ve sosyal güvenlik primlerinin alt ve üst sınırları da asgari ücrete göre değişiyor. Yani asgari ücretin ne olacağı, sadece asgari ücretlilerin sorunu değil.
Konunun kamu gelirleri açısından da değeri var. Toplam vergi gelirlerinin aşağı yukarı dörtte birini gelir vergisi oluşturuyor. Bunun da çok büyük kısmı ücretlilerin kazançlarından alınan gelir vergisi oluşturuyor. Ücretlilerin yarıya yakınının da asgari ücretli olduğunu bu noktada bir kez daha hatırlatmak faydalı olabilir.
Türkiye’de asgari ücretin bu kadar önemli olması ve gündemde bu kadar yer tutmasının ana nedenlerini böyle sıralamak mümkün. Şimdi hepimizin gözleri yeni asgari ücrette.