“Ortak Politikalar Metni”nde öne çıkanlar ve restorasyon

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Altılı masayı oluşturan partilerin hazırladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni aslında olması gerektiği gibi oldukça uzun ve kapsamlı. Birçok hedef, politika ve proje belirlenmiş ve bir bütünlük içinde bir araya getirilmiş. Bunların bazıları genel ve bazıları ise oldukça somut halde metne girmişler.

Metnin iyi yanı ayağının yere basması. Şapkadan tavşan çıkarma çabası yok. Öne çıkan bazı başlıklar var. Bunların bir kısmı yeni, ancak önemli bir kısmı ekonomide son yıllarda yaşanan bozulmayı gidermeye ve atılan geri adımları döndürmeye yönelik adımlar. Bir kısmı ise ekonominin 2001 “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” sonrası durumuna, yani fabrika ayarlarına dönüşü amaçlıyor. Bu haliyle güçlü bir restorasyon programı görüntüsü veriyor.

Programın hedeflediği bir makroekonomik denge hali ortaya konulmuş. Bu dengede tek haneli kalıcı bir enflasyon, istikrarlı bir Türk lirası; yüzde 5’in üzerinde büyüyen bir ekonomi, 20 bin doların üzerinde kişi başı milli gelir, tek haneli işsizlik ve 600 milyar doların üzerinde ihracat olacak. Bu hedeflerden bazıları, mesela enflasyon için iki yıllık bir süre verilmiş ama kişi aşı milli gelir, istihdam ve ihracat hedeflerine ise beş yıl içinde ulaşılması öngörülmüş.

Her hükümet programında yer aldığı gibi adil ve dengeli gelir dağılımı, ihracatın içinde yüksek katma değerli ve teknolojili ürünlerin payının arttırılması, üretimin ithalat bağımlılığının azaltılması, dolaylı vergilerin toplam içindeki payının azaltılması ve kayıt dışılıkla etkin mücadele bu programda da var.

Ekonomide “düzeltme” dönemi

Ama diğerinden farklı olarak bu program son yıllarda vazgeçilen bazı unsurlara geri dönüşü ve atılan bazı adımları da “düzeltmeyi” taahhüt ediyor. Geri dönülecekler listesinde Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklenmeyeceği; bankanın İstanbul’daki birimlerinin tekrar Ankara’ya taşınması var. Bu arada Kur Korumalı Mevduat hesabı uygulamasına son verilmesi ve ihracatçıların döviz gelirlerinin %40’nı TCMB’ye satma zorunluluğu kaldırılması gibi son dönemin dikkat çeken uygulamalarından vaz geçilmesi söz konusu ki, bunlar aslında ekonomide olağanüstü hal durumundan normale geçişin adımlarıdır.

Kanal İstanbul’un rafa kaldırılarak kaynakların Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındakiler başta olmak üzere tarımsal sulama projelerinde kullanılacağının belirtilmesi dikkat çeken bir tercih. Kamu-özel sektör ortaklığında İhracatı Geliştirme Merkezini (İGEME) yeniden faaliyete geçecek olması ve DEİK’in yeniden bağımsız bir yapıya kavuşturulması da bence olumlu adımlar arasında yer alıyor.

Başka dikkat çeken maddeler de var. Mesela kamunun zorunlu haller dışında döviz cinsinden sözleşme yapmayacak olması; çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünün indirilmesi; eğitim ve öğretim hizmetinden alınan KDV’nin düşürülmesi; dâhilde işlemenin gözden geçirilerek yerli üretimin önünde haksız rekabet oluşturmasının önlenmesi, ekonomik ve teknik gerekçeleri olmayan vergi affı, matrah artırımı ve varlık barışı uygulamalarına son verilmesi ve savunma sanayiindeki kuruluşların global şirketlere dönüştürülmesi. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncellemesi bu programda da var. Ekonomide en çok dikkat çekenlerden biri de mali disiplin ve öngörülebilirlik için “Mali Kural” uygulamasının başlatılacağının açıklanması. Benim de çok önemsediğim ve olumlu bulduğum mali kural uygulamasının detaylarına bir sonraki yazıda girelim, çünkü başlı başına ayrı bir yazı konusudur.

Özet olarak; dokuz ana başlık, 75 alt başlık ve 2,300 üzerindeki hedeften oluşan 244 sayfalık bu kapsamlı program benim gördüğüm kadarıyla yeni bir Türkiye vadetmekten çok hızlı bir restorasyonu öngörüyor. Bir seçim beyannamesinin temelini oluşturacak şekilde kurgulanan bu programa rengini veren diğer bir nokta ise özgürlükçü, demokratik, liyakat, hukuka uygunluk; yeşil dönüşüm, dijital devrim, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma, fırsat eşitliği gibi vurgular yapılmasıdır. Eğer altılı masanın adayı cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa bu metin ve bu vurgular seçimlerden sonra uygulanacak hükümet programının da ana omurgasını oluşturmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar