Ortadoğu’da kritik soru; İran ne yapacak?
ABD yönetimi tüm dikkatini Çin’in yükselişine, Rusya’nın çevrilmesine yöneltmek için, Ortadoğu’yu düzene sokma adımlarına devam ediyor.
Araplar ile İsrail arasında uzlaşma büyük ölçüde sağlandı. Daha geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri Tel Aviv’de büyükelçilik açtı. Sırada diğer Arap ülkeleri var.
Katar ile Körfez ülkeleri arasında yaşanan “Araplar arası kavga” bitirildi;
Libya krizi BM çerçevesi altında çözüm yoluna girdi;
Suriye’de görece istikrar sağlandı. Washington açısından, Suriye’de Rusya’yı durdurma işi NATO müttefiki Türkiye’ye bırakıldı.
Türkiye’deki AK Parti hükümetinin Doğu Akdeniz ya da Suriye’de izlediği “yayılma maceraları” durduruldu.
-AK Parti hükümetinin hem Mısır’la, hem de İsrail’le normalleşme çabalarına Biden yönetiminin işbaşına gelmesinin ardından başlaması tesadüf değil elbette.-
Ayrıca Ankara’ya yeni bir “meşguliyet” olarak Afganistan krizi de “ihale edildi.”
Bölgede ABD açısından -teşbihte hata olmaz- “çıban başı” olarak sadece İran kaldı.
Washington yönetimi İran’a yönelik politikasını da “sopa” ve “havuç” olarak iki yönlü yürütüyor.
İşin “sopa” kısmında yaptırımlar, Tahran yönetimini bölgede yalnızlaştırma, kimi zaman da nokta atışı suikastler ya da füze saldırıları ile İran’ın askeri ve nükleer gücünü törpülemek var.
Nitekim Irak Başbakanı Kazımi’nin Beyaz Saray’da bizzat ABD Başkanı Joe Biden tarafından ağırlanacak olmasını da yine “Tahran’a uyarı” olarak okumak mümkün. ABD, her ne kadar bölgeden askeri olarak çekiliyor olsa da, Tahran’a başta Irak olmak üzere, “alanı boş bırakmayacağı” mesajını veriyor bu ziyaretle.
ABD politikasının “havuç” kısmında ise Tahran ile Washington arasında yürütülen, İran’ın nükleer programının durdurulması görüşmeleri bulunuyor.
BAKAN ZARİF, İRAN-ABD NÜKLEER ANLAŞMASININ DETAYLARINI AÇIKLADI
İran’da seçim sonrasında yönetim görece daha reformcu iktidardan, muhafazakar olana geçerken, görev süresinin sonuna gelmiş olan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’den kritik bir hamle geldi.
Zarif, İran Parlamentosuna ABD ile yürütülen nükleer görüşmelerin ayrıntılarına ilişkin kapsamlı bir rapor sundu. Rapor, Tahran-Washington görüşmelerindeki pazarlık unsurlarının da ilk kez ortaya çıkmasını sağladı.
Raporun ayrıntıları, Tahran’ın izlediği nükleer programın durdurulmasına karşılık, Amerikan yaptırımlarının büyük ölçüde kaldırılması konusunda uzlaşmanın çok yakın olduğunu gösteriyor. Rapora göre;
Biden yönetimi Trump döneminde İran’a koyulan tüm yaptırımları kaldırmaya ikna oldu. Kaldırılacak yaptırımlar arasında İran Devrim Muhafızları Gücü’nün “terör örgütü” listesinden çıkarılması ve başta İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney olmak üzere, İran’ın üst düzey bin kadar yetkilisine ya da devlet kurumuna konulmuş yaptırımların kaldırılması da var. Böylece sadece Amerikan şirketlerinin değil, ABD yaptırımlarından endişe duyan dünya şirketlerinin de İran’la iş yapmalarının önü açılmış olacak.
Ancak ABD, İran’a nükleer programı ya da ülkedeki insan hakları ihlalleri nedeniyle koyulmuş olan yaptırımları bir süre daha yürürlükte tutacak. Bu yaptırımlar, Tahran yönetiminin nükleer programda attığı adımlara paralel şekilde parça parça kaldırılacak.
Yine Zarif’in raporuna göre, anlaşmanın İran’ın payına düşen bölümünde nükleer program konusunda BM’nin daha kapsamlı denetim yapmasına izin vermek var. İran uranyum seviyesini yüzde 3.67’den daha yüksek seviyede zenginleştirmeyeceğine, elindeki bu orandan daha yüksek ölçüde zenginleştirilmiş uranyumu yok edeceğine, nükleer tesislerindeki IR-2m, IR-4 ve IR-6 santrifüjlerini kapatıp, depoya kaldıracağına, sadece IR-1 model santrifüj kullanacağına söz verecek.
Zarif raporunda, anlaşma kapsamında İran’ın elindeki güçlü santrifüjleri yok etmek ya da ülke dışına çıkartmak yerine, depoya koyarak, ilerde bunları yeniden kullanma imkanı olabileceğinin, “istenirse bir gün içinde dahi kullanıma geçilebileceğinin” altını çizdi. Bu çerçevede anlaşmanın İran’ın yararına olacağına ilişkin mesajlar da verdi.
İran Dışişleri Bakanı’nın giderayak böylesine kapsamlı bir raporu parlamentoya sunup, aslında tüm dünya kamuoyunu bilgilendirmesinin de, yeni yönetimi anlaşmayı uygulamak için siyaseten zorlama amacını taşıdığı yorumunu yapmak mümkün.
Zarif’in raporu, her ne kadar Tahran ile Washington arasındaki nükleer uzlaşmayı yakın gösterse de, asıl karar merciinin İran’a seçilmiş yeni -ve daha muhafazakar- yönetim olduğu unutulmamalı. Yeni Cumhurbaşkanı Reisi’nin izleyeceği yol, Ortadoğu’nun yakın geleceğini de etkileyecek kadar önemli.
Bayramın Türkiye’ye daha demokratik, umut ve uzlaşma dolu günler getirmesi dileğiyle…
Bayramınız kutlu olsun!