Ortadoğu İçin Çin-ABD rekabeti kızıştı
Uzak Asya'da karşılıklı tatbikatlarla süren ABD ile Çin arasındaki rekabet, Ortadoğu'da farklı şekilde gelişiyor;
ABD dış politikasında epey süredir ihmal ettiği Ortadoğu'ya geri dönmek için çabalarken, İran ve Suudi Arabistan'ı barıştırmayı başaran Çin, şimdilerde "ektiğini biçmeye" başladı.
Çin'in girişimiyle bölgede, daha önce "olmaz" denilen gelişmeler yaşanıyor bugünlerde;
İRAN-ARAP ORTAK DENİZ OPERASYONU
Arap basınında yer alan haberlere göre İran, Körfez Arapları ile "ortak deniz harekat gücü" kurmak için anlaştı. Koordinasyonunu Çin'in sağlayacağı ortak güçte, İran, Suudi Arabistan, Oman ve Birleşik Arap Emirlikleri yer alacak. Ortak deniz gücünün amacı da, İran Körfezi'nde deniz korsanlarına ve uyuşturucu ticaretine karşı güvenliği sağlamak olarak açıklandı.
Çin'in, İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerden çıkarı çok büyük; Her iki ülkeden yüklü miktarda petrol alıyor. Dolayısıyla bölgede istikrarın sağlanması, Çin'in çok ihtiyaç duyduğu enerji için petrol ithalatını da güvenceye kavuşturmuş olacak.
Çin'e petrol satan Suudiler ve İran da bu alış-verişten memnun; İran, Pekin yönetimi sayesinde ABD'nin petrol ihracatına koymuş olduğu yaptırımları boşa çıkarırken, Suudi Veliaht Prens Muhammed de, Çin'e sattığı petrol sayesinde NEOM projesi için para sağlıyor. (Suudi Veliaht Prensi'nin 'çılgın projesi' olan NEOM, Suudi Arabistan'ın kuzeyinde yeni bir uluslararası yatırım kenti inşa etmeyi, küresel sermayeyi bu kente yatırıma çekmeyi amaçlıyor. Nitekim projenin NEOM olan ismi de Latince "yeni" anlamına gelen neo ile Arapça "gelecek" anlamına gelen müstakbel kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Suudi Prens, NEOM ile 2030'lardan itibaren Suudi ekonomisinin petrol ihracatına bağımlılığını sona erdirmeyi planlıyor.)
BLİNKEN APAR-TOPAR CİDDE'YE GİTTİ
Bölgede Çin'in koordinasyonunda yaşanan bu gelişmeler, göreve geldiğinde bu yana Suudi Arabistan'a hiç ikili düzeyde ziyaret yapmamış olan ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın da apar-topar Cidde'ye gitmesini sağladı.
Kaşıkçı cinayeti nedeniyle bir dönem Suudi Arabistan için "parya devlet" ifadesini kullanan Blinken'ı Cidde'de, bizzat o cinayetin baş faili olarak kabul edilen Suudi Veliaht Prensi'nin ağırlaması ayrıca manidar oldu. Blinken'ın Suudi Veliaht ile görüşmesinin ardından Amerikalı yetkililer basına, "iki ülke arasında hala anlaşmazlıkların olduğun, ancak üzerinde uzlaşılabilecek konulara ağırlık verilmesinin tercih edildiği" bilgisini verdiler.
Washington yönetimi Suudi Arabistan'ı ne İsrail'le tam olarak barışmaya, ne Rusya ile birlikte küresel petrol fiyatlarını belirlemekten vazgeçmeye, ne de Çin'le ilişkilerini sınırlandırmaya tam olarak ikna edememiş görünüyor.
Belli ki, ABD uzak Asya'ya odaklanırken, Ortadoğu güvenlik mimarisine Çin ağırlığını koyuyor;
Çin koordinasyonundaki İran-Arap ortak deniz gücü, Körfez'den ABD ve İngiliz donanmalarının çıkarılması anlamına geliyor. Bu gelişmeye bir de Birleşik Arap Emirlikleri'nin geçen hafta yaptığı, Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Oman Denizi'nin güvenliğini sağlamak için kurulmuş, ABD önderliğinde 38 ülkenin oluşturduğu "Müşterek Deniz Gücü'nden çekildiği" duyurusunu da eklemek gerek.
Araplar pek de küçük olmayan adımlarla, bölgede kurulu Amerikan güvenlik şemsiyesinden çıkıp, Çin'le birlikte ortak yeni bir "güvenlik şemsiyesi" oluşturuyorlar.