Orta Vadeli Program’da gümrük ve dış ticaret
Hepimizin merakla beklediği Orta Vadeli Program (OVP) geçtiğimiz haftalarda açıklandı. 2025 ila 2027 yılları arasında ülke olarak uygulamaya koyacağımız makro ekonomik politikaların genel hatlarını belirleyen bir metin olan OVP’’de gümrük ve dış ticaret alanında da önümüzdeki dönemin yol haritasını öngörebilmemize imkan sağlayan önemli noktalar var. Bu yazımızda kısaca bu noktalara değiniyor olacağız.
1) İthalat ve İhracat İstatistikleri
Orta Vadeli Program’da her zaman olduğu gibi iddialı ihracat hedefleri ön plana çıkmakta. İhracatın 2025 yılında 279,6 milyar USD, 2026 yılında 296,1 milyar USD ve 2027 yılında ise 319,6 milyar USD’ye çıkması hedefleniyor. Buna karşılık ithalat rakamları ise 2025 yılı için 345 milyar USD, 2026 yılı için 369 milyar USD ve 2027 yılı için ise 417,5 milyar USD olarak projekte edilmiş durumda. Özellikle ihracatçıların son dönemde kur konusunda ve TL bazlı maliyetlerinin artış göstermesinden yakındığı bir ortamde OVP’de belirtilen ihracat hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağımızı gerçekten merak ediyorum.
2) Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusu aslında sadece son OVP’nin değil, belki de son beş yılın en sık konuştuğumuz başlıklarından birini oluşturmakta. Ama bazen kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz gibi hissediyorum. Bu konuda ne bizim tarafta ne de Avrupa Birliği tarafında en ufak bir adım atılmış gibi görünmüyor. Ne üzücü ki, ekonomik ilişkiler politik ilişkilerden çok da bağımsız yürümüyor. Özellikle son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin siyasi düzeyde pek de arzu edildiği gibi gitmediği bir gerçek. Dolayısıyla Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik haklı taleplerimiz, masanın diğer tarafında pek de karşılık bulmuyor gibi görünüyor. Oysa ki masada Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesi, tarım ürünlerinin de bu tercihli ticaret sistemine dahil edilmesi, hizmet ticaretinin kapsama alınması gibi yığınla ele alınması gerekli ajanda var. Herşeye rağmen bu konunun OVP’de yer bulmuş olmasını önemsediğimi söylemek isterim.
3) Yeni STA müzakereleri ve mevcut STA’larda kapsamın genişlemesi
OVP’de gümrük ve dış ticaret alanında kendine yer bulan bir başka konu ile serbest ticaret anlaşmaları (STA) ile ilgili. Orta Vadeli Program’da tercihli pazara giriş imkânlarının geliştirilmesini teminen, yeni serbest ticaret anlaşmaları ülkemizin pazara giriş politikaları temelinde müzakere edilmesi ve yürürlükteki serbest ticaret anlaşmalarının kapsamının genişletilmesine yönelik çalışmaların yürütüleceği önemle vurgulanmış. Zira bildiğimiz üzere AB’nin üyesi olmadığımız için Birliğin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkelerle doğrudan gümrük duvarlarını indirmiş olmuyoruz. Bu ülkelerle Türkiye olarak ayrı bir STA süreci yürütmemiz gerekiyor. Aslında ülkemiz bu anlamda son yıllarda yeni pazarlara penetre olabilmek adına Avrupa Birliği’nin bu konudaki olumsuz etkisine rağmen önemli adımlar atıyor. Elbette bu adımlar her zaman serbest ticaret anlaşmaları şeklinde olmasa da tercihli ticaret anlaşmalarıyla bu süreçler ilerletilmeye veya aşılmaya çalışılmakta.
4) İhracatta Yeşil ve Dijital Dönüşüm
İhracatta Yeşil ve Dijital Dönüşümün sağlanması da OVP’de vurgulanan bir diğer konu başlıklarından birisi olarak karşımıza çıkmakta. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SDKM) artık neredeyse kapımıza dayanmış durumda. Her ne kadar şu anda geçiş döneminde olsak da raporlama yükümlülükleri başlamış durumda. 2026 yılı başından itibaren de artık AB’ye ihracatlarda karbon vergisi tahsil edilmeye başlanacak. AB’nin ihracatımıza en büyük payı olan coğrafya olduğunu hesaba kattığımızda ihracatçımız için bu konunun ne kadar kritik öneme sahip olduğunu vurgulamaya gerek bile yok.
Karbon fiyatlandırma mekanizmasının sektörler üzerinde oluşturacağı ilave maliyetlere yönelik ihracatın finansmanında kullanılan araçların çeşitliliği artırılması oldukça önemli. Ulusal Emisyon Ticaret Sisteminin (ETS) kurulması ve Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına (SKDM) uyumlu bir yapının hayata geçirilmesi, karbon emisyonlarının azaltılması ve yeşil lojistik gibi kavramlar yakın dönemde gündemimizi daha çok işgal edeceğe benziyor.
5) Ticaretin Kolaylaştırılması Uygulamaları
Ticaretin kolaylaştırılması uygulamalarına OVP’de ayrı bir yer verilmiş. Aslında ülkemiz bu anlamda son beş yılda hiç de azımsanmayacak işlere imza attı. En son bulabildiğim veriye göre Türkiye Dünya Bankası’nın Ease of Doing Business (İş Yapma Kolaylığı Endeksi) endeksinde 190 ülke arasında 33’üncü sırada bulunyor. Dış ticarette rekabet gücünün artırılmasını teminen gümrük ve ticaret işlemlerinin basitleştirilmesi ve bu şekilde işlem maliyetlerinin azaltılması, uygulamalarda şeffaflık ve öngörülebilirliğin artırılmasını sağlayacak uygulamalar hayata geçirileceği OVP’de açıkça ifade ediliyor.
Dış ticarette iş süreçlerinin ve ihracat işlemlerinin kolaylaştırılmasını teminen gümrük idareleri ile gümrük kapılarının işlem kapasiteleri artırılması, fiziki ve teknolojik altyapıların yerli kullanım imkânları gözetilerek ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenmesi bu başlığın yapılması gerekenler listesinde bulunuyor.
6) Dahilde İşleme Rejimin Uygulamasında Revizyon
Son dönemde ihracatçılarımızın endişe ile takip ettiği konuların belki de en başındakini dahilde işleme rejimindeki revizyon ihtimali oluşturmakta. Geçtiğimiz aylarda çıkan birinci vergi paketinde her ne kadar kendine yer bulmamış olsa da dahilde işleme rejiminde Katma Değer Vergisi’nin ithalat aşamasında tahsil edilmesi projesi, işleme faaliyeti için belge bazında verilecek sürelerin kısaltılması niyeti ve artık sadece daha katma değerli işlemlere yönelik bu mekanizmanın işletilmesinin planlanması konuları hala gündemden düşmüş gibi görünmüyor. İhracatımızın önemli bir kısmının dahilde işleme rejimi kapsamında olduğunu dikkate aldığımızda bu rejimin kendisinde veya uygulamasında yapılacak bir revizyonun ne kadar geniş kesimi etkileyeceği ortada. O yüzden dahilde işleme rejiminde gerek vergi tahsili gerek ise ürün bazında yapılacak revizyonlarda anlamlı bir etki analizi yapılması ve sektör temsilcilerinin görüşlerinin alınmasının ve belki de kademeli bir geçiş sağlanmasının önemli olduğunu değerlendiriyorum.