Orta Vadeli Plan'da başlık "yeni" ama içerik "eski"!...
YEP'in her alt başlığı ile ilgili olarak söylenecek şeyler var. Ama bir şey çok önemli... Ekonomik programların en tipik özelliği, hedefleri ortaya koyarken özellikle somut politikaları ve eylem planlarını içermesidir.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak dün Orta Vadeli Program olarak bildiğimiz 3 yıllık projeksiyonu “Yeni Ekonomik Program” başlığı altında kamuoyuyla paylaştı.
Öncelikle şunu söyleyelim. Orta Vadeli Program (OVP), 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim Kanunu’nun öngördüğü bir yükümlülük. Bu düzenleme de böyle bir yükümlülüğün sonucu. Ancak; Hazine ve Maliye Bakanı OVP yerine “Yeni Ekonomik Program (YEP)” ifadesini kullanmayı tercih ediyor.
Peki, bu orta vadeli programı ya da YEP’i önemli kılan ne?...
Birincisi, küresel COVİD-19 salgınının Türkiye’yi de olumsuz etkilemesinin bundan böyle seyrinin ne olacağı konusu. Yani ileriye dönük bakışların nasıl şekilleneceği, yani salgın bitecek mi yoksa özellikle mevsim koşullarına da bağlı olarak daha da kötüye gidecek mi kaygısı. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı büyüme tahminlerini ortaya koyarken kötümser senaryoyu da açıklama ihtiyacını duydu. Normal şartlarda 2020 yılı büyüme oranının pozitif sonuçlanacağını ve yüzde 0.3 olarak tahmin edildiğini söylerken; olumsuz senaryoda bu sonucun eksi yüzde 1.5 olarak da gerçekleşebileceğine işaret etti.
YEP’i önemli kılan ikince neden de 2023 yılı tahminlerinin ilk kez kayıtlara girmesi. Hükümetin ve özellikle Cumhurbaşkanının geçmişte çok üzerinde durduğu ve önem verdiği cumhuriyetin 100. yılına rastlayan 2023 rakamlarının nasıl şekilleneceği konusu. Ne yazık ki dönemin Başbakanı sıfatıyla Tayyip Erdoğan’ın geçmişte ortaya koyduğu 2023 hedeflerinden eser olmadığı gibi, bundan yıllar öncesinin rakamlarının bile gerisinde kalan beklentiler söz konusu.
Hazine ve Maliye Bakanı’nın konuşmasına damga vuran işaret fişeği “yeni” kelimesi oldu. Meydan okuma (!) olarak ifade ettiği “yeni dengelenme”, “yeni normal”, “yeni ekonomi” ifadelerine çok yer verdi.
Fakat dikkatle bakınca 2 yıl önce sloganlaştırdığı “dengeleme, disiplin, değişim” üçlemesinin içeriği ile aynı olduğu anlaşılıyor. Yani başlıklar yeni ama içeriklerin eski olduğu görülüyor.
Şimdi de gelelim Hazine ve Maliye Bakanı’nın konuşmasının başında vurgu yaptığı COVİD-19 salgınından çıkış için 494 milyar lira tutarındaki devlet desteği açıklamasına...
Salgın dolayısıyla devletin sağladığı 494 milyar liranın içerisinde;
► 6.2 milyar lira civarında 6.2 milyon aileye verilen bin lira destek,
► 40 milyar lirası SGK primi ve 29 milyar lira vergi olmak üzere 69 milyar lira tutarında erteleme,
► 9 milyon vatandaşa sağlanan 47.5 milyar lira ihtiyaç kredisi,
► 787 bin esnafa sağlanan 29.5 milyar lira esnaf desteği,
► 122 milyar lira civarında kredi ertelemesi,
► KGF limitlerinin artırılmasıyla sağlanan 267milyar lira kredi finansman imkanı,
olduğu dile getirildi. Ayrıca bu tutarın milli gelirin yüzde 10’una ulaştığı vurgulandı.
Aslında bu ifadeler izaha muhtaç. Şöyle ki; yukarıdaki kalemlerin tümü devlet bütçesinden çıkmış olup firmalara, ailelere ve şahıslara yapılmış yardımlar değil. Örneğin prim ve vergi ötelemesi sadece sorunu erteleme anlamına geliyor. Aynı şekilde bankalar üzerinden sağlanan öteleme ve kredi destekleri de devlet bütçesinden çıkmış değil. Devletin tipik destekleri ailelere nakit yardımlar, kısa çalışma ödeneği, emekli maaş artışları gibi kalemler.
YEP’in her alt başlığı ile ilgili olarak söylenecek şeyler var. Ama bir şey çok önemli. Ekonomik programların en tipik özelliği, hedefleri ortaya koyarken özellikle somut politikaları ve eylem planlarını içermesidir.
Bu programda özellikle eylem planlarını göremedik.