Orta Doğu'da dengeler değişiyor
Orta Doğu bugünlerde çok hareketli. Bölgede denge değiştiren ziyaretler, adımlar, anlaşmalar art arda geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ziyaretleri malum. Üstüne bir de Erdoğan'ın önümüzdeki hafta önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ardından da İsrail Başbakanı Netenyahu'yu Türkiye'de ağırlayacağı açıklandı. Belli ki Ankara seçim süreci boyunca içe dönmenin maliyetini gördü. Şimdi hem ekonomik, hem de siyasi olarak yeniden "sahaya dönme" adımlarına başladı.
Ancak Orta Doğu da artık eskisi gibi değil;
Mesela bir dönem "yakın müttefik" olarak görülen BAE Emiri El Nahyan ile Suudi Arabistan'ın fiili yöneticisi Veliaht Prens Muhammed Bin Salman'ın "kanlı bıçaklı" hale geldikleri ortaya çıktı. Wall Street Journal gazetesi, Suudi Prens'in geçen yılın son aylarında yabancı basına verdiği bir brifingde açık açık Nahyan'ın "kendisini sırtından bıçakladığını" söylediğini yazdı. Haber yalanlanmadı. BAE ve Suudi Arabistan'ın başlangıçta birlikte savaştıkları Yemen'de farklı cephelere düşmesi, Suudi Arabistan hala ayak sürürken BAE'nin İsrail'le resmen barışması Batı basınında iki ülkeden "frenemy- dost gibi görünen düşman" tabirinin sıkça kullanılmasını başlatmıştı zaten. Belli ki Körfez, daha önce pek görülmemiş, rekabetin ötesine geçen bir gerilime doğru yuvarlanıyor.
İSRAİL'DEN BATI SAHARA ADIMI
Bir başka kritik gelişme İsrail'in, Arap ülkeleri ile ilişkilerini normalleştirme sürecini bir adım öteye taşıması oldu. İsrail geçen hafta Batı Sahara'yı resmen Fas'ın bir parçası olarak tanıdığını açıkladı. Batı Sahara konusu, Fas ile Cezayir arasında kimi zaman ciddi krizlere varan bir sorun olarak yıllardır devam ediyor. Cezayir Fas'tan bağımsız olmaya çalışan Batı Sahara'daki Polisario hareketinin en büyük destekçisi. (Fas, Polisario'nun bir başka destekçisi olarak da İran'ı suçluyor.) İsrail'in son yaptığı Fas'tan yana tavır alan açıklama, İsrail'in ilk kez Araplar arasındaki kritik bir anlaşmazlıkta resmen "taraf" olması anlamına geliyor.
İsrail Fas'la ilişkileri ortak askeri tatbikatlar, sofistike silah satışları, istihbarat iişbirliği gibi kritik alanlara taşırken, Cezayir de boş durmuyor elbette; Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecit Tebboune da geçen hafta Çin'e resmi bir ziyaret düzenledi. Ziyaret sırasında tarımdan havacılık ve uzay alanına, demiryolu taşımacılığından bilim ve teknolojide işbirliğine kadar tam 19 anlaşma imzalandı. Tebboune ayrıca Cezayir'in Çin öncülüğünde gelişen, küresel ekonomideki Batı hegemonyasına karşı "alternatif" olma yolunda ilerleyen BRICS grubuna da üye olmak istediğini resmen açıkladı. Çin Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS'in Dışişleri Bakanları geçen ay Cape Town'da bir araya gelerek, grubun "genişlemesini" masaya yatırmışlardı. Genişleme kararı alınması halinde, potansiyel üyeler olarak da, daha şimdiden "BRICS'ın dostları" olarak adlandırılan İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Küba, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Komorlar, Gabon ve Kazakistan öne çıkıyor. Şimdi bunlara Cezayir de eklenmiş oldu.
İsrail'in Fas üzerinden attığı Afrika adımına karşı, İran da Afrika'daki etki alanını genişletmek için hareketlendi. İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin Kenya, Uganda ve Zimbabwe'yi kapsayan Afrika turunda da pek çok kritik anlaşma imzalandı.
SİSİ'NİN İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU "AFFETMESİ"...
Mısır da hareketliydi son dönemde; Ülkenin önde gelen insan hakları savucularından Patrick Zaki'nin önce hapis cezasına çarptırıldığı açıklandı. Ancak batı cephesinden gelen sert eleştiriler karşısında Cumhurbaşkanı Sisi'nin Zaki'yi, devlet başkanlığından gelen yetkisini kullanarak "aff ettiği" duyuruldu. Sisi, sadece Zaki'yi değil, Mısır'ın en çok tanınan siyasi tutuklusu Alaa Abd El Fattah'ın yine tutuklu bulunan avukatı Mohamed Al-Baqer'i de aff etti. Sisi'nin bu adımı şunu ortaya koydu; Belli ki ekonomisi büyük sıkıntıda olan, Rusya'nın tahıl anlaşmasını sonlandırmasıyla ciddi bir ekmek kıtlığı ile karşı karşıya kalması beklenen Mısır, ihtiyaç duyduğu mali kaynağı Batı'da arayacak.
Tüm bu gelişmeler ard arda konulduğunda da, Batı ile Çin-Rusya-İran bloğu arasındaki küresel rekabetin en kıyasıya yaşanacağı yerin Orta Doğu ve Afrika olacağı ortaya çıkmış görünüyor.