Orban dışarıya; Ukrayna içeriye
Siyaset ve diplomasi, "imkânsıza" çözüm bulma sanatıdır. Bunun son örnekleri Brüksel'de yapılan AB liderler zirvesinde yaşandı ve Ukrayna'yla üyelik müzakerelerinin başlamasına karşı çıkan Macaristan Başbakanı Orban'a rağmen, karar alınabildi. Orban'ın "iknası" için çaba, zirve toplantısından önce başlamıştı. AB'nin anti- demokratik uygulamaları nedeniyle dondurduğu Macaristan'a verilecek 21 milyar Euroluk mali desteğin, 10 milyar Euroluk bölümü toplantıdan hemen önce açıldı.
Macaristan Başbakanı buna rağmen Ukrayna ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerinin başlaması için zirvede yapılan oylamada el kaldırmaya razı olmadı. AB kuralları uyarınca böylesine kritik kararların "oy birliği" ile alınması gerektiğinden, bir "formül" geliştirildi. Almanya Başbakanı Scholz'un bulduğu formül uyarınca, tam da Ukrayna oylaması öncesinde Orban odadan dışarı çıktı. Kalan AB liderleri Ukrayna'nın üyelik müzakere sürecini "oy birliği" ile başlatma kararı aldı. Böylece Orban karara resmen ortak olmadı, ancak elindeki "veto kartını" da kullanmadı.
UKRAYNA'YA YARDIM MESELESİ
AB Liderleri zirve toplantısının ilk gününde Ukrayna'ya yapılacak yardım konusunda ise uzlaşamadılar. Yine Macar Başbakanı Orban AB bütçesinden Ukrayna'ya yapılması planlanan 17 milyar Euro hibe ve bütçe dışı 33 milyar Euro borç verilmesi konusunda karşı çıkınca, tüm bütçe görüşmeleri tıkandı. Karar alınabilmesi için bir ara Portekiz Başbakanı António Costa, bütçede yer alan 17 milyar Ukrayna hibesinin Macaristan'a düşen payı olan 230 milyon Euro'nun diğer üyelere paylaştırılmasını bile önerdi. Ancak bunun ilerisi için "olumsuz örnek" olacağı, diğer AB üyelerinin çeşitli konularda üzerlerine düşen ödemeyi yapmama ihtimali çıkabileceği hesaplandığından, bu öneri kabul görmedi.
Liderlerin Ocak ayı başında, Ukrayna yardımlarının da olduğu bütçeyi görüşmek üzere yeniden bir zirve toplantısı yapması bekleniyor. Zirve toplantısında bir başka netameli konu AB'nin Rusya'ya yönelik 12. yaptırım paketiydi. Bu konuda da Avusturya Başbakanı Nehammer zorluk çıkaran isim oldu. Ancak AB burada da formülü, yaptırım uygulanacak şirket ve kurumlar taslak listesinde yer alan Avusturya'nın önde gelen bankalarından Raiff eisen'i "liste dışı" bırakarak buldular. Aynı formül daha önceki zirve toplantılarında da Yunanistan ve Macaristan'ın benzer vetolarını aşmak için, bu ülke şirketlerinin "yaptırım listesi dışına" çıkarılarak işletilmişti.
Üstelik Rusya'ya 12. paket görüşmesinde de, tıpkı Ukrayna'nın üyeliğinde olduğu gibi "itirazcı lider dışarı" formülü işledi; Rusya yaptırım kararı, tam da Avusturya Başbakanı Nehammer, Bulgaristan ve Romanya'nın Schengen bölgesine dâhil olması konusundaki ayrıntıları AB Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen'le görüşmek üzere odadan çıktığı sırada oylanıp, kabul edildi.
AB'NİN YENİ GENİŞLEME DALGASI
AB zirvesinde genişleme konusunda, yine "Rusya'nın arka bahçesi" olarak görülen Moldova ve Balkanlar'dan Bosna-Hersek'le üyelik müzakerelerinin -şartlı da olsabaşlatılmasına karar verildi.
Kritik genişleme kararlarından bir başkası ise, Kafk asya'da Türkiye'nin doğu komşusu Gürcistan'a "tam üye adayı" statüsü verilmesi oldu. Son dönemde Ermenistan'ın Rusya'dan uzaklaşma hamleleri dikkate alındığında, yakında benzer bir statünün Erivan'a da verilmesi sürpriz olmaz. Türkiye'nin batı komşularının tümünün AB üyesi olmasının ardından, şimdi de doğu komşuları AB'ye üyelik yolunda hızla ilerliyorlar.
Bakalım bu süreçte AK Parti hükümetinin Yunanistan'la başlattığı "normalleşme" adımları ile, basına sızdırılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs Rum Lideri Hristodulidis ile görüşebileceğine ilişkin haberler, Türkiye'yi bu yeni "genişleme dalgasına" ne kadar dahil edebilecek?
Ancak unutulmamalı; Sadece dış politika değil, içerde de adım atması gerekiyor AK Parti hükümetinin; AB'nin Türkiye hakkındaki son ülke raporuna bakıldığında, demokrasinin iyileştirilmesi, yönetimde güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ile vatandaşların temel haklarına saygı alanında Ankara'nın gideceği çok yol var.