OpenAI Vakası şirketimize ne söylüyor?
ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI’da yaşanan yönetim kurulu, CEO ve çalışanların dahil olduğu kavgayı okumuşsunuzdur. İlk bakışta bu olay bize uzak gözükse bile, şirketlerimizin yönetimi için kıymetli dersler içeriyor. Konuya beş ana aktör açısından bakalım: şirket, ortaklar, yönetim kurulu, CEO ve çalışanlar.
Önce konuyu hızla özetleyeyim. 17 Kasım Cuma günü OpenAI Yönetim Kurulu Kurucu CEO Sam Altman'ı kovdu ve yerine şirketin teknoloji yöneticisini vekil olarak atadı. Bu karar ciddi tepkiler topladı; Microsoft şirketin diğer yatırımcıları Altman'ı geri getirmek için baskıya başladı. Ancak yönetim kurulu kararından dönmedi ve şirkete yeni bir CEO atadı. Bunun üzerine Microsoft Altman’a iş teklif etti. Üstelik, OpenAI'ın 770 çalışanından 747'si, Altman geri dönmezse şirketten ayrılıp Microsoft'a geçeceklerini ilan etti. Bunun üzerine yönetim kurulu geri adım attı ve Altman’ı görevine iade etti. Yönetim kurulunun neredeyse tamamı değiştirildi. Tüm bu fırtına bir hafta içinde dindi.
Gelelim yukarıda saydığımız ana aktörler çerçevesinde şirketlerimiz için derslere.
ŞİRKET. Şirketin misyonunu belirlemek ve net ifade etmek genelde yapılmayan ama sıkıntı yaratabilen bir konu. Mesela, OpenAI yapay zekâyı insanlığa zararsız şekilde geliştirmeyi amaçlayan, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak planlanmıştı. Ancak yüksek maliyetler ve yeni yatırımcıların gelişi (13 milyar dolar aktaran Microsoft) işleri çetrefil hale getirdi. Kendinize sorun: çalıştığım yer azami kâr hedefleyen klasik bir firma mı, gerekirse para yakıp hızla büyümeye odaklı bir start-up mı, belli değerlerden asla taviz vermemesi gereken bir aile şirketi mi, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş mu?
ORTAKLAR. Şirketin misyonunu belirlemede ana rol sahiplerine/ yatırımcılarına düşer. Farklı ortakların farklı yaklaşımları olabilir. Mesela şirketin kurucusu firmaya belli bir misyon yükleyebilir (‘en yenilikçi şirket’). Mesela şirketin sahibi olan ailenin uzun vadeli bir vizyonu olabilir (nesilden nesile sahipliği süren, kalıcı bir firma). Mesela bir finansal ortak (fon) varsa orta vadede azami değeri yakalamayı hedefleyebilir (beş senede belli bir getiriye erişip hisselerini satmak). Eğer şirketinizde birden fazla tipte yatırımcı varsa, onların ana amaç konusunda mutabık olması şarttır. Nitekim şirketlere yatırım yaparken üzerinde durduğum üç temel konu vardı: fiyat, yönetim hakları ve çıkış süreci (hisseler ne zaman/ hangi şartlarda satılacak?)
YÖNETİM KURULU. Ülkemizde büyük firmalar dışında yönetim kurulları pek işlemiyor. Temel konular genellikle şirketin sahibi olan ailenin işe dahil olan birkaç ferdi arasında ele alınıyor. Bu ortaklar-yönetim kurulu uyumu açısından bir avantaj. Öte yandan, aile dinamiklerinin işe, iş dinamiklerinin aile ilişkilerine yansımasının sıkıntıları da var. Bunu aşmanın yöntemlerinden biri bağımsız yönetim kurulu üyeleri atamak, bir diğeri şirkete kurumsal yatırımcı almak. Nitekim son olaydan sonra OpenAI'ın yönetim kuruluna ABD eski Hazine Bakanı ve eski Harvard Rektörü Larry Summers da katıldı.
CEO. Elbette Sam Altman’ın kurucu CEO olarak rolü apayrı bir önemdeydi. Ancak her şirkette CEO ekibin orkestra şefi. Bu yüzden, onun işe alımı, işten çıkarılması ve yedeklenmesi yönetim kurulunun en temel görevi. Bu konunun çoğu firmada ‘akışına bırakıldığını’ ve inanılmaz bir insan kaynakları riski alındığını hayretle gözlemledim.
ÇALIŞANLAR. Bilginin önem kazanmasıyla firma çalışanlarının işlerdeki söz hakkı giderek artabilir. Bu özellikle değerinin çoğunu sabit kıymetlerden ziyade çalışanların oluşturduğu yapılar için geçerli. OpenAI’da gördüğümüz gibi, bir yönetim kurulunun 770 çalışanından 747'sinin ayrılma tehdidini görmezden gelmesi mümkün olmaz.
Paydaşlarınızla ahenk içinde olduğunuz bir hafta dilerim.