Öngörülemezlik İçinde Seyri Sefer
Küresel ekonomi, kuvvetli bir fırtınanın içine kalmış gemi misali, çalkantılı zorlukların içerisinde yolunu bulmaya çalışıyor. Çok uzun yıllardır görülmemiş yükseklikte olan enfl asyon neticesinde, dünyanın birçok bölgesinde uygulanmaya başlayan sıkılaştırılmış finansal politikalar, Rusya’nın Ukrayna işgali ve global etkilerini tam anlamıyla yitirmemiş olan COVID- 19 salgını konteyner taşımacılığının parametreleri üzerinde çok ciddi baskılar oluşturuyor. Pandemi süresince uygulanmış olan, daha önce benzeri görülmemiş mali politikaların normale dönmesi ile, talebin yavaşlatılması, böylelikle politika yapıcıların, enflasyonu beklenen seviyelere indirmesi yönünde çalışma yapmalarını zorunlu kılmıştır. Dünya geneline bakıldığında birçok bölgede ekonomik büyümenin yavaşlaması bu fırtınanın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. IMF’nin rakamlarına göre, 2021 yılında küresel büyüme yüzde 6,0’dan 2022 yılı için yüzde 3,2’ye gerilerken bu rakam 2023 yılı için yüzde 2,7 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir ki 2001 yılından beri en zayıf büyüme profili olarak karşımıza çıkmaktadır. Belirtilmiş olan ekonomik gerçekler ışığında, 2022 yılını ikinci çeyreğinde, küresel konteyner taşımacılığı da kuvvetli fırtınanın içine girmiş bulunmaktadır. Kuvvetli finansal fırtınanın etkisi ile, küresel konteyner taşımacılığında, konteyner başı kazanılan ortalama gelir, 2020 yılından bu yana ilk defa düşme eğilimine girmiştir. Şanghay Konteyner Navlun Endeksi (SCFI), Ocak 2019 yılından Ocak 2022 yılına kadar dramatik bir biçimde artış göstermiş, 945 puan seviyesinden başlayan bu ralli 2022 yılı başında 5.010 seviyesine kadar yükselmiştir. 2022 yılı Ekim ayı itibarı ile bu seviye 1.700 puan seviyelerine kadar gerilemiştir. Özellikle global konteyner taşımacılığında dar boğaz yaratan; konteyner tedarik problemleri, liman sıkışıklıkları ve kara nakliyesinde yaşanan sıkıntıları, gibi konuların azalması ve bunun üzerine talepte meydana gelen ciddi daralmalar, navlun seviyelerinin düşüşünün ana etmeleri olarak gün yüzüne çıkmaktadır. 2022 yılı Eylül ayı küresel konteyner talebi verileri, en iyi ihtimalle keskin bir gerileme olarak tanımlanabilecek durumu gözler önüne sermektedir. Container Trade Statistics’in (CTS) son yayınlanan verilerine göre küresel TEU talebi, yıllık bazda yüzde 9 oranında azalmış görünmektedir. Bu sadece 2021 yılı bazında ciddi bir düşüş değil aynı zamanda Eylül 2019 seviyesinin de yüzde 3 altında kaldığının göstergesi olup, Pandemi öncesi hacmin altında olduğumuzun açık ifadesidir. Bu sert düşüş özellikle Asya–Kuzey Amerika ve Asya–Avrupa hatlarında meydana gelen talep azalmasının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır ki bu talep daralması, küresel ortalamadan çok daha şiddetlidir. Küresel konteyner talep verilerindeki keskin düşme konteyner liman elleçleme beklentilerinde de aşağı yönlü revizyonu beraberinde getirmiştir. Drewry’nin çalışmasına göre 2022 yılı başında öngörülen %2,3’lük beklenti son gelişmeler ışığında %1,5 seviyesine revize edilmiştir ki 2023 yılı için bu rakam %1,9 olarak öngörülmektedir. Ekonomik fırtınanın yaratmış olduğu oldukça değişken ortam, 2023 yılı liman elleçleme beklentisinde daha da aşağı yönlü olma ihtimalini gündemde tutmaktadır.
Konteynerde son 10 yıldaki küresel ortalama artış oranı %3,8 iken aynı dönem değerlendirildiğinde ortalamada %6,6 oranında büyüyen Türkiye’deki konteyner hacmi 2021 yılında 2,3 milyon TEU transit ve 10,3 milyon TEU yerel olmak üzere toplamda 12,6 milyon TEU’ya ulaşmıştır. Fakat küresel gelişmelere paralel olarak 2022 yılının ilk on aylık veriler bu büyümenin sadece %0,25 seviyesinde kaldığını, 2022 yılının elleçleme rakamının 2021 yılının da altında kalabileceğini göstermektedir. Drewry’nin, 2023 yılı konteyner market görünümü çalışmasına göre, limanlarda 2019 yılı performans standartlarına dönülmesi halinde, %34’lük bir konteyner taşıma kapasitesi artışı öngörülmektedir. Hurdaya çıkacak gemiler, liman sıkışıklıkları, yeni inşa gemi kapasitesinde yaşanabilecek gecikmeler ve atıl gemi kapasiteleri gibi faktörler dikkate alındığında, 2023 yılı konteyner taşıma kapasitesi artışı, Drewy beklentilerine göre %11 olacaktır. Konteyner taşımacılığında, 2023 yılı için risk olarak görünen ana etmenlere bakıldığında;
Ekonomik fırtınanın bir çıktısı olan küresel resesyon yükselen bir tehdit olarak konteyner sektörünün önünde durmaktadır.
Çin ekonomisinde görülmeye başlanan yavaşlamanın sektörü direkt olarak etkileyeceği aşikardır. [1]
Üretim beklentileri, enerji kısıtlamaları ve Çin’ in sıfır Covid politikası ile çok daha öngörülmez bir hal alacaktır. Bu durum ihracat ve ithalat yapan firmaların sipariş verme ve envanter tutma stratejilerinde değişiklik yapmasına sebebiyet verecektir. Bu tarz strateji değişimleri küresel anlamda limanlarda ani hacim artışları dolayısıyla dönemsel sıkışıklıklara sebebiyet verecektir ki etki olarak konteyner taşımacılığı döngüsünde gecikmelere sebep olacaktır.
Avrupa ve Amerika limanlarında artan bir yoğunlukta grevler tecrübe edilmekte olup, yüksek enfl asyon etkisi ile liman çalışanlarında oluşabilecek itilafların artması ve bu grevlerin farklı bölgelere yayılması yüksek bir ihtimal olarak önemini korumaktadır. 2023 yılı küresel konteyner taşıma kapasitesinde büyüme beklentisinin %11,3 seviyesinde olması ve global ekonomik büyümenin sadece %2,7 olarak geçekleşme tahmini arz/talep dengesinde açık oluşacağı ve küresel konteyner marketinin düşük arz durumundan, yüksek arz durumuna doğru rota değiştireceğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki konteyner terminalleri, hızla artan maliyetler ve 2023 yılında pazardaki gerileme nedeniyle çifte darbe ile karşı karşıya kalacaktır. Küresel bağlamda kilit bölgelerde yer alan limanlarda yaşanan sıkışıklığın ardından, terminal operatörleri, hatların daha düzenli haftalık tarifeli seferlere geri döneceğini ummuşlardı, ancak bu beklenti, hatların hizmetlerde ciddi kesintiler yapmasına neden olan navlun oranlarındaki düşüşle kesintiye uğramış görünüyor. Yükselen enflasyon ile özellikle elektrik ve yakıt fiyatlarında meydana gelen ve gelecek artışlar, yine enflasyonun etkisi ile birlikte iş gücünde yaşanacak maaş artışları limanlar üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturacaktır. Artan gemi boyutları son birkaç senedir limanları ekipman, rıhtım ve saha kapasitelerini artırma mecburiyeti ile karşı karşıya bırakmıştır, enflasyonist ortamda artacak ekipman ve inşaat maliyetleri bu tarz yatırımları da zorlayacaktır. Tüm bunların yansıması olarak küresel bazda liman elleçleme tarifelerinde görülecek artışlar yadsınamaz bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.