Önemli bir “girişim”: F-TR Dış Ticaret Mobilya AŞ
Andore, Çilek, Doğtaş, Kelbek, Gündoğdu, İşbir, Kilim ve Nurus’un bir araya gelerek, 550 mağazanın, 500 milyon dolar cironun, 6 bin 500 çalışanın, 750 bin metrekare kapalı alana sahip üretim altyapısının ortak gücün kullanma kararları ülkemiz açısından başlı başına “anlamlı” bir atılımıdır.
Ülkemizdeki önde gelen bazı mobilyacıların “ortak girişiminin” neden anlamlı olduğunu “gerekçelendirelim.”
Eriştirebilir ölçek
Gerekçelerimizden ilki, “ölçek ekonomisinin erişebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapının esneklik ve hızını birleştiren girişimlerin rekabette bir adım öne geçtiği” gerçekliğidir. Bugünün dünyasında sözünü ettiğimiz temel eğilime uygun bir adım atılmış olması önemlidir; ülkenin gelişmesiyle ilgili olan hepimizin arkasında durması gereken bir denemedir.
Mal ve hizmet üretiminde küresel rekabette yer edinmenin “gerek şatlarından” biri de, “yan sanayi-tam sanayi” bütünlüğünü gözeten “bağlantı, iletişim-etkileşim ve işbirlikleri” yapabilmekteki ustalıktır. Doğru ağlarda, doğru düğümlerde yer edinmek, platformların gerektirdiği doğru ölçekleri yakalamak sektörleri geliştiren temel etkenlerden biridir. Ölçek ekonomisinin gereklerini yerine getirmeden, ağ yapılarının değer üretim sistemlerinde nasıl konumlanmak gerektiğine kafa başarılı sonuçlar yaratılamıyor.
Oluşmakta olan platformlarda belirgin hale gelen değer yaratma zincirinde nasıl konumlanacağını bilen, uygun stratejiler tasarlayan iş örgütleri birikim yeteneklerini koruyor ve geliştiriyor. F-TR Dış Ticaret Mobilya Ticaret AŞ’nin çıkış noktası sözünü ettiğimiz “temel eğilimleri” dikkate alan bir girişim olduğu için izlenmesi ve gözlenmesi gereken bir modeldir. Bu modelin başarısı, sadece girişimcilerinin sorumluluğu değildir; doğru algı yaratarak girişimin yaygınlaşmasını ve derinleşmesini sağlamak için ekonominin bütün aktörlerinin bir ortak anlayışla atılan adımları güçlendirmeleri gerekir.
Yönetme yetkinliği
F-TR Dış Ticaret Mobilya AŞ’yi anlamlı bulmamızın ikinci yönü, girişimci grubun “ölçeği yönetme bilincini” yakaladığının göstergesi olmasıdır. Yakın geçmişte bir yazımızda “ölçeği yönetme” kavramıyla ne anlatmak istediğimizi açıkladık. Marco Iansiti ve Karim R. Lakhani “Ölçeği yönetmek, basitçe ifade edecek olursak, müşteriye olabildiğince düşük maliyetle sunmamızı sağlayacak bir operasyon modeli tasarlamayı gerektirir. Ölçeği artırmaya yönelik klasik çabalar, örneğin otomobil sektöründe üretim hacmini verimli bir şekilde artırmak ya da fast food sektöründe hizmet verilen müşteri sayısını artırmaktır” tanımamasını yapıyor.
İş dünyasında her zaman “değer yaratma” ve “değeri yakalama” hedefleri önemlidir. Değer yaratılırken, farklılaşma, maliyet ve odaklanma önem taşır. Değer yakalama ise, fiyat, lisans ve promosyon eksenli gelişmeleri kapsar. İşle ilgili herhangi bir uygulama ölçek, hacim, karmaşıklık ve müşteri bileşenlerinin bütünüdür. Bu belirleyici unsunlar arasında enerjimizi odaklayarak verimlilikleri artıran etkenler ile israf edenleri ayıklamak ve dengelerin kurulmasını sağlamak ölçeklendirmedeki iç dinamiklerin etkinliğine bağlıdır.
Jack Welch, “bütünleşmiş çeşitlilik” kavramıyla “yönetişimin ölçeklendirilmesi”nden söz eder. Bütünleşmiş çeşitlilik, çok farklı iş birimlerinin ilerlemek için çoklu uygulamalar gerçekleştirerek, yeni bakış açılarını elde etmek ve geniş tabanlı deneyim geliştirmek için birlikte hareket ederek sürdürebilirliği güven altına almaktır. Bütünleşmiş çeşitlilik, parçaların toplamından daha büyük bir değer katma, yapı, işlev ve kültür bütünlüğü oluşturmadır.
Süreçleri ihmal etmemek
Üçüncü gerekçemiz bir başka temel eğilimi açıklar: Sektörünüzde ölçek ekonomisini erişebilirliği, küçük ve orta ölçek yapıların esneklik ve hızından yararlanma, tam sanayi-yan sanayi bağlantılarını kurma ve simbiyotik etkileri yüksek ekosistem oluşturma “süreçleri” etkinleştirir. Küresel bir başarıyı yakalamanın temel etkenlerinden birinin süreçleri uçtan-uca izleme, gözleme, değerlendirme ve geribildirimlerle besleyebilmedir. Mobilyacıların ortaklık girişimiyle yaratılmak istenen sonuçlara erişebilmesi için “süreç bilincinin” kesintisiz bir biçimde yükseltilmesi gerekir. Bilincin yükseltilmesi, süreçlerin izlenerek tasarlanan ile uygulama sonuçları arasındaki “deneysel mesafelerin” ne yönde gittiğini geribildirimlerle saptamaktır. Yaratmak istenen sonuçlar ile uygulama sonuçları arasındaki sapmaların ince ayarlar yapılarak sistemin işlerliğinin korunması sürdürülebilirliği güven altına alır. F-TR ortaklığını oluşturanların bu yapısal bileşeni dikkate aldıklarını düşünüyorum; bunun önemli olduğunu söylemek istiyorum.
“Süreç” dediğimizde,Tarihçi Bernard Lewis’ın tanımını anımsatmalıyız: Süreçlerin olaylar zincirinin basit bir akışı olmadığını, zaman içinde ilerlemeyi, canlı organizmalardaki “gelişme” olarak algıladıklarımızı anlattığını bilmeliyiz. Organizma, yaşayan organik bir yapı kavramıdır; birbirinden ayrık, ilintisiz unsurlardan oluşan bir karışım değildir; birbiriyle bağlantılı ve birbirini etkileyen parçalardan oluşan bir bütünü görebilme yetkinliğidir. Bu açıdan bakıldığında mobilya üreticilerimizin yeni girişiminde başarılı olması için “iş akışlarının hızını” artıracak yapıları ve işlevleri işin başında planlamaları hayati öneme sahiptir. Ortaya konan işbirliği modelinin günümüz iş dünyası eğilimiyle örtüşmesi önemlidir, ama uygulamada bunun nasıl gerçekleştirileceğini, ”başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine” uyarak titizlikle ele alınmalıdır.
Kültürel önyargıları kırmak
Mobilya üreticilerimizin kurduğu ortaklığı anlamlı bulmamızın bir başka gerekçesi, rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir teknoloji ve süreç yapılandırması kadar, rekabet edebilir “yönetim anlayışı” gerektiren bir yapılanmaya yönelmeleridir. Kuruluşlar arasında işbirliği yapılandırma kolaydır, ama sürdürülmesi net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma gerektirir. Kültürümüzün derinliklerindeki bazı tortular ortak girişimlerin başarılı olmalarını engelleyicidir: ”Bizde ortaklık olmaz” önyargısı toplumumuz tarafından aşılabilmiş değildir. “Ortak atın beli kırık olur” diyen kültürde ortaklıklar kurmak, yaygınlaştırmak ve derinleştirmek titizlik gerektirir. “Çatal kazık yere batmaz” diye işbirliği yapmaya daha başında karşı duran anlayışı aşma bilinçli ve dirençli kararlılık gerektirir. Mobilyacılarımız bu gerçeklikleri karar değişkeni olarak değerlendirmiştir diye düşünüyorum.
Hızla küreselleşen ekonomilerde ölçek, teknoloji ve yönetim yetkinliği ihtiyaçlarını yerine getirmek için izlenen üç yol var: Organik büyümeyle ölçek ekonomisinin erişebilirliğini yakalama… Diğeri, şirket satın almaları yoluyla rekabet edebilir ölçek gücüne erişme… Bir başkası da işbirlikleri ve ortaklıklar kurarak rekabet edebilir ölçeği yaratmadır… Yaygın olan bu üç yöntemden birini ya da birden fazlasını kullanarak bir “yapı” oluşturduğumuzda ve işler hale getirdiğimizde, Ar-Ge için gereken kaynak ayrılabiliriz… Küresel pazarlarda fırsatları yakalayan araştırmalar yapılabiliriz… Danışmanlıkların birikiminden yararlanılabiliriz… Tam sanayi-yan sanayi bütünlüğünü de içeren geliştirici ekosistem oluşturulabiliriz. Ekosistemlerdeki sinerji yaratan simbiyotik ilişkileri ilerletebilir; asalak unsurları eleyerek başarılara imza atabiliriz. Başarımız, kültürümüzdeki “olumsuz tortuları” daha başından bilerek yola çıkmamıza bağlı olacaktır.
Yeterli deneyim ve birikim
F-TR Dış Ticaret AŞ, yöneticileri, yapıları oluşturmanın işin yarısı bile olmadığını, işin asıl önemli yanının yapıların içine hayat doldurmak olduğunu zihinlerinde iyice netleştirmelidir. Ortaklığın, kendinden beklenen güce erişmesi ve ülke zenginliğine katkı yapmasının gerek şartı şeffaf, fikr-i takip disiplininden ödün vermeyen, başarılar kadar başarısızlıklarla da yüzleşen bir yönetim anlayışını benimsemeleridir. Ortaklık oluşturulurken, ortaklığın nasıl yönetileceği konusunda gerekli sorgulamaların yapılmış olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu ortak girişimin, sadece ortaklığa katılanların sorunu olmadığını, memleket meselesi olduğuna da inanıyorum.
Geçmişte Amasya’da FERSU girişiminin, Van’da et üretimi tesisinin, Balıkesir’de İşbir gibi işçi ortaklıklarının, HASTAŞ deneyiminin ve daha onlarca örneğin ülkemizde sermaye birikimi ve yatırım heyecanını nasıl baltaladığını yaşayan bir ülkede, ortaklıkları sağlam temellere oturtabilmemiz için yeterli deneyim ve birikim vardır. Önemli olan, geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecekler inşa etmektir. Çok önemli ve değerli bulduğum mobilyacıların girişimine hep birlikte omuz vermeliyiz…