Önay Sözer de aramızdan ayrıldı
Felsefeci ve yazar, İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Önay Sözer, 86 yaşında hayatını kaybetti. Felsefe alanında uluslararası üne kavuşmuş bir akademisyendi. Sanat eleştirisi üzerine de çalışmalar yapmıştı. 1980’lerin ortalarında tanımıştım Önay Sözer’i, demek 40 yılı geçmiş. İlk romanı “Öteki”yi (1981) okumuş, sevmiştim; ilk öykü kitabı “Çıplak Gülüş”ü de yayınlanır yayınlanmaz (1988) almış, bir solukta okuyup bitirmiş ve hemen kendisi ile bir söyleşi yapmıştım. Sonraki yıllarda haberleşmeyi bazen de görüşmeyi sürdürmüştük. Eşi, felsefeci Gabriella Baptist ile Roma’da yaşamaya başlamışlardı. Türkiye’ye geldiği zamanlarda haberleşiyorduk.
Geçtiğimiz günlerde vefat haberi geldi. İlkgençliğimi içinde yaşadığım edebiyat, sanat dünyasından dostlarım teker teker gidiyorlar. Geriye anılar kalıyor. Önay Bey’le birlikte de hatıralarımız ve onun hakkında anlatılan çok güzel anekdotlar vardı. Bunlardan birisi de 1988 yılında kendisiyle yaptığım ilk söyleşiydi… Bakın neler konuşmuştuk:
“Çıplak Gülüş” adlı öykü kitabı geçtiğimiz günlerde Cem Yayınevi’nden çıkan Önay Sözer deneme, roman ve çeşitli felsefe yazıları da yazıyor. Felsefeci olan Sözer’in bir yapıtı da Almanya’da yayınlandı. Önay Sözer, sorularımızı şöyle yanıtladı:
F. Ş.: Daha önce dergilerde bazı öyküleriniz yayımlanmıştı. “Çıplak Gülüş” bu öyküleri toplayan bir kitap mı, yoksa biç yayımlanmamış yeni öyküler mi?
Ö. S.: Evet, bu kitaptaki yedi öyküden dört tanesi çeşitli tarihlerde dergilerde yayımlanmıştı. Daha uzun olan öbür üç öykü daha önce hiçbir yerde çıkmadı. ‘‘Yakup Yakup’un Aşırılıkları", "Çıplak Gülüş", "Ağla, Benim Okuyucum!" adlı uzun öykülerim.
Daha önce yayımlanmış “Öteki” adlı romanınız var. Bu romanla öyküleriniz arasında bir bağlantı kuruyor musunuz?
Roman her ilişkinin ayrı vurgulandığı çok ilişkili bir yapıyı içeriyor, öyküde ise tek bir ilişkiyi anlatarak çok şey söylemek olanağı var. Ben de bunu yapmaya çalıştım. “Öteki" adlı romanımda, hiçbir zaman yazamayacağı bir metnin ardına düşen bir yazarın değişik zaman ve uzamlardaki ilişkilerini vermeye çalıştım. Bu öykülerde ise çoğunlukla yine arayan, aranan insanlar var. Ne arıyorlar? Bir çeşit yazgıyı diyebilirim.
Roman ve öyküler dışında resim sanatıyla ilgili yazılar da yazdınız. Kitabınıza adını veren “Çıplak Gülüş” öyküsü aslında bir tablonun öyküsü. Burada öykü biçiminde bir çeşit resim değerlendirmesi mi yapıyorsunuz? Yani, kısacası öyküdeki tablonun bir değerlendirmesi mi bu kitap?
"Çıplak Gülüş"te kurguladığım bir olaydan, bir sahte tablo olayından yola çıktım. Bu tablo, poz veren maskeli, çıplak bir kadının resmi olmalıydı. Öyküye uygun bir resim aradım. Kafamda bunu çizdim ve değerlendirmesini yaptım. Bence yazdığın en iyi resim yazısı bu.
Kitabınızdaki "Ağla, Benim Okuyucum" öyküsünde “Kahramanın okuyucu olduğu bir öykü daha yazılmamıştır" diye bir tümce var. İlginç bir saptama bu. Ama siz böyle bir öyküyü yazmayı denemiş, “bitirememişsiniz!” Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
“Günümüzde birçok yazar çevresindeki kişileri, hatta en yakın arkadaşlarını roman kahramanı yapıyor. Bunlar da doğal olarak sonradan o yapıtın okuyucusu da oluyorlar. Yani kahraman okuyucu oluyor. Ben okuyucuyu kahraman yapmak istedim. Bir yazarın hiç tanımadığı, hatta hiç tanıyamayacağı bir okuyucusunu öyküsüne kahraman yapmasını anlatmaya çalıştım. Bu bir aykırılık. Zaten bu nedenle öyküyü bitiremedim. Bilmiyorum, belki de bu nedenle bitmiştir.”
Siz yazarlığınız yanı sıra akademik kariyeri olan bir felsefecisiniz. Felsefe üzerine çeşitli kitaplarınız yayımlandı. Yeni çalışmalarınız var mı?
Şu sırada Paul de Man, Hegel ve Hussel üzerine Almanca üç yazım Almanya’da yayımlanmak üzere. Bugünlerde yayımlanmış bile olabilir. Yeni bir roman üzerinde çalışıyorum. Yazım kuramı üzerine olan denemelerimi eklemelerle kitap halinde toplamak istiyorum.
Yeni romanlar için 16 yıl bekledi Sözer’in okurları sonra 2004’te “İsis’in Düğümü”, 2009’da “Sonradan Yaşamak”, 2014’te “Piri Reis’in Kayıp Adası”, 2020’de “Sarsılanlar” geldi. Bunlar edebiyat alanındakiler yıllar içinde denemeler, çeviriler, incelemeler de birbirini izlemişti. Son romanı “Dolambaç” ise bu yıl içinde okuyucuyla buluştu. Hemen söyleyeyim kitapları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkıyor.
Önay Sözer diğer edebiyatçı dostlarım gibi kitaplarında ve unutulmaz hatıralarda daima yaşayacak.