“Ön-araştırma bilinç düzeyim yeterli mi?”

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Mikro düzeydeki verimlilik kazançlarını artırma, ekonomi içindeki belirleyici etkenleri daha verimli kullanma küresel platformlarda yer edinebilmenin gerek şartını oluşturuyor. Her şeyin akşamdan sabaha hızla değişmesi, her sabah bir sürprizle yüzleşme geçekliğimizden biri, ama yönetim” denen sanat değişmelere uyum olduğu kadar, değişmeyenleri” de kavramayı gerektiriyor.

Bilim ve teknolojinin kapsamı, içeriği değişse de; bağlantı, iletişim-etkileşim ağları farklılaşsa da, rekabet stratejileri yeniden kurgulansa da, işbirliklerin yapılanması değişik özellikler içerse de, kaliteli yönetimin beş bileşeninin kısa aralıklarla değişmediğini unutmayalım. Değişmeyen etkenlerin birincisi, “Ön-araştırma sorgulaması ile ihtiyaçların tanımlanmasıdır” . İkincisi, ihtiyaçlar ile olanak ve kısıtların dengesini kurmak için “öngörme ve önlem almanın temel aracı olan plan disiplini.” Üçüncüsü, öngördüklerimizi gerçekleştirmek için “uygulamaya yönelik örgütlenmenin bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet ve işbirlikleri ağları” olmaksızın etkili iş yapmanın mümkün olmaması. Dördüncüsü, teknolojik düzeyi işleten platform yapıları farklılaşsa da “düzenli ayıklama” yapmadan, etkin ve verimli iş yapmanın sürdürülememesi. Beşincisi, ayıklama sürecinden sonra gelişmeyi olumlu yönde etkileyen değişkenleri öne çıkararak, olumsuzlukları eleyen “ince ayarla ilerlemenin” her zaman her koşulda geçerli olması.

Göreceli olarak uzun zaman aralıklarında değişebilen etkenlerin hepsini köşe yazısı kapsamında anlatma sınırlarımızı aşar. Zorluğu aşabilmemizin bir yolu var, o da her bir etkeni, ayrı bir köşe yazısı konusu olarak işlemek. Bu yazıda “ön-araştırma özeninin” neden her koşulda geçerli olacağı üzerinde duracağız.           

İhtiyaçlar değişkendir

İnsanların ihtiyaçları sürekli değişir. İhtiyaçlarımızın karşılanması yaşamdan keyif almamızı sağlar İhtiyaçlarımızın ne olduğunu tanımlamak, betimlemek ve belirlemek kolay değil. İhtiyaçlarımızın önceliklerini belirlemek yaşamı anlamlı kılmanın araçlarından biri, yaşamı anlamlı kılmanın ilk adımı da “ön-araştırma” çabalarıdır.

Ön-araştırmayı niçin yapmalıyız? Soruya çok değişik yanıtlar verilebilir:

Ön-araştırmanın amacı, öncelikle temennilerimizden arınıp tahmin yapabilme” aşamasına geçebilmedir. İnsan doğası temenni-odaklıdır; umduklarını olacakmış gibi düşünme ve inanma güçlü bir eğilimdir.

Kendimize biçtiğimiz rol ile başkalarına biçtiğimiz rol arasında uyumsuzluğu artıran, ilişkilerimizi kırılgan hale getiren de tahmin yapma yerine temennilerimizi öne çıkaran, aklın yerine duyguları ikame eden eğilimdir. Bu eğilim, kaynaklarımızı etkin ve verimli değerlendirmeyi engelleyebilir.

Toplam kaynak verimliliklerini artırarak varlığımızı uzun dönemli sürdürmek için kullanacağımız ön-araştırmalar ayaklarımızı sağlam bir zemine basmamızın gerek şartıdır. 

Ezberleri bozmak

Ön-araştırmaların bir başka etkisi, önyargıları, yerleşik doğruları, kör inançları, kalıp düşünceleri ve ezberleri kırmanın yolu olmasıdır. Bir başka anlatımla ön-araştırmalar, zaman içinde oluşturduğumuz “konfor alanlarının” farkındalığını artırır; ihtiyaçlarımız ile imkânlarımızı yönlendiren bağlamları iyi anlayabilmemizin önünü açar.

İş yeriniz ister sahip-yöneticiyle birlikte çalışan birkaç kişiden oluşan mikro ölçekte olsun, isterse binlerce insanın istihdam edildiği yerelden küresele taşınmış ölçeklere ulaşsın, bir karar alıp uygulamaya yönelirken başarıya götürecek etkin araç ön-araştırma özeni”dir. Bu özenin yararı “ezber bozucu” olması, konfor alanımızın tutsağı olmaktan bizi uzaklaştırmasıdır.

Ön-araştırma disiplininin” karar vericilerde oluşan “kulak kirliliğini” azaltıcı etkisi, yönetim kalitesini artırır.

Yıllar önce büyük bir üretim tesisinin buhar ihtiyacının “yerli kömürle” karşılama konusun “ön-araştırmasında” sorumluluk almıştık. İşletildiği bilinen bütün kömür ve asfaltit yataklarını uzman bir ekiple incelemiş, “ kuruluşun ihtiyacını karşılayacak özellikte kömür ülkemizde yoktur” sonucuna ulaşmıştık. Bu sonuca ulaşıldığı günden bugün kırk yılı aşan zaman geçmiştir; kalori düzeyi ve diğer özellikleri dikkate alındığında söz konusu sonucun bugün de geçerliliğini koruduğunu gönül rahatlığıyla iddia edebiliriz. 

Veri üretim gücüdür

Veri bütün zamanlarda “üretim gücü” olmuştur, ama içinden geçtiğimiz süreçte veriye erişilebilirliğin artması, veri depolama olanakları, işleme kolaylıkları ve öngörüde bulunmaya katkılarıyla hayati önemini artırmıştır.

İhtiyaçların belirlenmesi, bileşen ve bağlamlarının anlaşılması, verileri işleyerek “ihtiyaç önceliklerinin” sıralanmasının nesnelliği, veri kalitesiyle ilgilidir.

Ön-araştırmalar, eriştiğimiz verilerin kuramsal olanıyla saha pratiklerinden türetilenleri arasındaki farkı kavramamızın da yoludur.

Üretim sisteminde bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet ve işbirlikleri sürecinin etkin yönetilmesi, karar süreçlerinde kullandığımız verinin sağlığına bağlıdır. Ön-araştırmalarımızda veriye erişme yöntemleri, veriyi değerlendirdiğimiz kuramsal yaklaşım, veri işlerken kullandığımız model ve metot dinamikleri sorgulandığı için hata katsayısını” azaltıcı etkileri vardır. 

Bilginin niteliğini kavratır

Disiplinli bir ön-araştırma, verinin bilgiye dönüştürülmesini hızlandırır; kalitesini artırır. Ön-araştırma, ulaşılan sonuçların nasıl bir süreç işleyişiyle oluştuğunu her an zihinlerde diri tutar. Süreç farklılaşmasının, bilginin sonuçla ilgili değişmesini gözlemleme, çelişkileri kavrama da bilgi kalitesini yükseltme fırsatları yaratır.

Ön-incelemenin iç dinamikleri, “dinamik durum değerlendirmesi” yapmanın kesintisiz bileşenlerinden biri haline gelirse, zamana, mekâna, sosyal koşullara “sürekli uyum mekanizması” oluşturabilir. 

Karmaşayı kavrayışa dönüştürür

Son çözümlemede zihinsel çabalarımız, yüzleştiğimiz karmaşayı kavrayarak, yararlarımızı en üst düzeye çıkarmak için önemlidir. Yaşadığımız evren, hiçbir şeyin değişmediği, her şeyin aynı olduğu, bilim ve tekniğe ihtiyaç duyulmayan bir yer değil. Evrenimiz, hiçbir şeyin anlaşılamadığı bir kaos alanı da hiç değil. Öğrenmeye, anlamaya, karmaşayı kavrayışa dönüştürmeye emek ve zaman ayıranları bir adım öne geçiren bir yerdeyiz.

Değişmelerin hızı, yönü, bileşenleri ve bağlamları çok farklı olsa da, ön-araştırmaya gerekli özeni gösterdiğimizde, bize tünelin ucundaki ışığı gösterebilecektir.

Kendi kendimize sormalıyız: Ölçeği küçük ya da büyük olsun, bir sorunla yüzleştiğimizde ön-araştırma yapma bilincimiz yeterli mi?

Kendimizi kandırmadan “Ön-araştırma bilincim yeterli” diyebiliyorsak, belirsizlikleri çaresizliğe dönüştürmeden uygun çözümler üretebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar