ODTÜ’deyken ‘avcı yeleği’ ile başladı, ihracatta kilo başına 120 doları yakaladı
MEHMET Emin Gümüştepe, ODTÜ Makine Mühendisliği öğrencisiyken bir arkadaşıyla Ankara’nın merkezi noktalarında dolaşırken Sarar’ın vitrini önünde durdular. Arkadaşı, vitrindeki yeleği işaret etti:
- Bu yelek dikkatimi çekti. Sarar, bu yelekle bayağı iyi satışı yakaladı.
Emin Gümüştepe, makine mühendisi olma yolundayken yelek konusunu aklına koydu. İzmir’e döndüğünde deri sektöründe tasarım- kesimde çalışan ablasına konuyu açtı. Çok geçmeden çoban yeleği dikmeye uygun kumaş alıp, ablasının evinin yolunu tuttu.
Ablası evde Emin Gümüştepe’nin tarifiyle kesimi yaptı. Atölye parasını ablası ödedi, dikilen ilk yelekleri koltuğunun altına alıp mağazaları dolaştı. Bir arkadaşı 50 adet yelek siparişi verdi. Siparişle birlikte 400-500 dolar dolayında peşin ödeme yaptı. Gümüştepe, o parayla kumaş alıp ablasının evine koştu.
İkinci-üçüncü siparişlerde ürünlerin çoğunu avcı yeleğine dönüştürdü. Avcı yeleğinde Ankara’daki bir mağaza daha yüklü sipariş verip, peşin ödeme yapınca hemen 4 makine alıp, kendi atölyesini kurdu. Atölye için eniştesi arabasını sattı. Ablası da çalıştığı yerden ayrıldı.
Böylece 1995 yılında Emin Gümüştepe ve ablası Nuray Kılıç, bugünkü Lufian markasının temelini attı. 2001’de İzmir’de üretim yerini fabrika boyutuna taşıdı. Gümüştepe, yol boyunca şirket sayısını 4’e çıkardı:
■ Lufian Mağazacılık Hizmetleri A.Ş.
■ Lufian Pazarlama Hizmetleri A.Ş.
■ Ne-Saç Ayakkabı Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
■ Ne-Saç Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
2020 yılında 120 milyon liralık borçla konkordatoya giren, ancak borçlarının büyük bölümünü ödeyip işlerini yoluna koyan, sancılı dönemin ardından büyümeyi başaran Lufian’ın Yönetim Kurulu Başkanı Emin Gümüştepe ile İstanbul’daki merkezinde buluştuk.
Gümüştepe, 2007 yılında Vietnam’da dünyanın ünlü markalarına üretim yapan fabrika sahibi olduğunu anlattı:
- Kore, Çin ve Vietnam’ı iyi bilirim. Daha sonra Vietnam’dan çekildim. İstanbul’da üretime odaklandım. Lufian markasını 2005 yılında başlattık. İlk Lufian mağazasını da İstanbul’da açtık.
Lufian’ın temellerini birlikte attığı ablasının tekstil mühendisi olduğunu kaydetti:
- 31 yaşında iken 600 kişiye istihdam yaratan bir noktaya ulaşmıştık. Ablam Nuray Kılıç’ın şirketimizde yüzde 25 hissesi var. 28 yıllık iş ortağıyız.
COVID-19 pandemisinin ilk günlerine döndü:
- 17 Mart 2020’de mağazalar kapandı, nakit akışı sıkıştı. Haziran 2020’de konkordato kararı aldık. Konkordatonun ardından oluşan yapılandırmayla borçlarımızı düzenli ödedik. Bugün 13-14 milyon liralık borcumuz var ama onun çok üzerinde nakite sahibiz.
Krizi fırsata çeviren tarafta olduklarını vurguladı:
- Markamıza 10 yıldır yaptığımız yatırımlar bizim son dönemlerdeki büyümemizin temelini oluşturdu. Tüketiciyi doğru ürünle ama doğru fiyatla buluşturmaya odaklandık.
2008 yılında Avrupa pazarına da girdiklerini bildirdi:
- Bugün 150 mağaza ile hizmet veriyoruz. Bunların 115’i yurt içinde, 35’i yurt dışında. Bu yılın sonunda toplam mağaza sayımız 180’e ulaşacak.
Şirketin cirosunun yüzde 15’ini ihracattan sağladıklarını aktarıp bulundukları ülkeleri sıraladı:
- Özbekistan, Hollanda, Irak, Tunus, Azerbaycan, Cezayir, Rusya, İngiltere, Moğolistan, Kosova, Gürcistan, Venezüela, Kazakistan, Almanya.
Özellikle yurt dışındaki kendi mağazalarına gönderdikleri ürünlerde ulaştıkları kilo başına ihracat gelirini merak ettim, paylaştı:
- 100-120 dolar dolayında seyrediyor.
Bu yılı yüzde 170 büyüme ile tamamlamayı öngördüklerinin altını çizip, hedefleri üzerinde durdu:
- Önümüzdeki 5-8 yıl içerisinde yurt içi ve yurt dışında toplam 400 mağazaya ulaşmayı planlıyoruz. Ayrıca 4-5 yıl içinde Avrupa ülkelerindeki konumumuzu daha iyi bir noktaya taşımayı hedefliyoruz.
Online satışlarına da işaret etti:
- Satışlarımızın yüzde 15- 20’si online tarafta gerçekleşiyor.
Lufian’ın temellerini 1995’te İzmir’de ablası ile birlikte “avcı yeleği” ile atan Emin Gümüştepe, İstanbul, Vietnam, konkordato derken 35’i yurt dışında olmak üzere 150 mağazaya ulaştı.
Yakaladığı yüksek büyüme temposuyla emin adımlarla hedeflerine doğru ilerliyor…
■ Franchise olan mağazada kasayı bile biz yönetiyoruz
LUFIAN Yönetim Kurulu Başkanı Emin Gümüştepe, mağazalarının yüzde 75’inin franchise, yüzde 25’inin de kendilerine ait olduğunu belirtti:
- Franchise mağazalarda kasayı bile biz yönetiyoruz. Koyduğumuz kurallara uygun hizmet verilmesine özen gösteriyoruz. Ürünlerimizi franchise olan mağazanın sahibine satıp kenara çekilmiyoruz. Mağazadaki ürün bizim adımıza vitrinde duruyor. Satış gelirini paylaşıyoruz.
Açtıkları mağazaların 20-25 ayda yatırımı çıkarabildiğini bildirdi:
- 5 milyon lira yatırımla açılan bir mağaza, franchise verdiğimiz iş insanına ayda 150-200 bin lira kazandırabiliyor.
■ İnsan kaynağı bizi çekti, Diyarbakır üretim üssümüz oldu
LUFIAN Yönetim Kurulu Başkanı Emin Gümüştepe, geçen yıl mart ayında Diyarbakır’da başladıkları yatırıma değindi:
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ya rıma yer bakarken bir ara Muş’u da düşündük. Sonra Diyarbakır’da karar kıldık. Bizi Diyarbakır’a çeken etkenlerden biri insan kaynağı oldu.
Diyarbakır’da kademeli olarak erkek dış giyimi üretimine başladıklarını bildirdi:
- Diyarbakır’daki yatırımımız toplam 30 milyon doları bulacak. Kentte iki ayrı fabrikaya ayrıca üretim yaptırıyoruz. O fabrikalar sadece bize üretim yapıyor. Diyarbakır artık bizim üretim üssümüz oldu.
■ Malatya’daki Anemon’a deprem sonrası 150 milyon lira harcadım
ANEMON Otelleri’nin kurucusu İsmail Akçura aradı:
- Şu anda memleketiniz Malatya’dayım. Buradaki otelimiz 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenmişti. Fayanslar, camlar patlamış, avizeler düşmüştü. Onarımı nihayet tamamladık. Hizmete açtık.
Akçura ile daha önce konuştuğumuzda artçı sarsıntıların oteli açma çalışmalarını yavaşlattığını söylüyordu:
- Bulabildiğimiz elemanları topluyoruz, onarıma başlıyoruz, artçı sarsıntı olduğunda ekip dağılıyor. Oteli açmamız zaman alacak gibi görünüyor.
İsmail Akçura’ya Malatya’daki otelin onarım bedelini sordum, yanıtladı:
-150 milyon lirayı buldu. Deprem öncesi halinden daha iyi hale geldi. Elde avuçta ne varsa buraya yatırdık. Buranın mülkü bize ait olduğu için onarmamız şarttı.
Oteli ilk açtıkları günlerdeki sohbetimizi anımsadım:
- Bina kaba inşaat halinde iken siz devreye girmiştiniz. Yani, orada bir ortağınız var diye anımsıyorum.
Son durumu anlattı:
- Ortağımızın payı yüzde 14. Onarımla ilgili harcamanın tamamını biz yapmış olduk.