Ocak enflasyonu
Zafer Özcihan
EKONOMİST
2023 yılında her yıl olduğu gibi yapılan enflasyon tahminleri birkaç kez değişime uğradıktan sonra %65 olarak açıklanmış ve yılsonu tüketici enflasyonu %64,77 olarak gerçekleşmişti ve bu tahminin gerçekleşmesi başarı olarak kabul edilmişti. Hâlbuki halkın yaşadığı enflasyon oranının açıklananın iki katı olduğu aşikârdır.
2024 yılı için ise T.C. Merkez Bankası’nın yılsonu hedefi %30 ile %42 arasında değişmekte, orta nokta %36’dır. Bu tahmin yıl içinde geçen yıllarda olduğu gibi büyük bir ihtimalle revize edilecek ve yerini yüksek rakamlara bırakacaktır. Aşağıda açıklamaya çalışacağım gibi asgari ücretin yükselmesi ocak ayının enflasyon oranını olumsuz şekilde etkilemiş ve beklenenden yüksek çıkmasına neden olmuştur. Önümüzde seçim olduğu için her dönem olduğu gibi bu defa da seçim ekonomisi uygulanacağını hepimiz bildiğimize göre; hedef enflasyonun tutması oldukça zor gözüküyor. Geçtiğimiz günlerde T.C. Merkez Bankası’nın yeni başkanı Sn. Fatih Karahan’dan ve yardımcısından itiraf gibi açıklamalar geldi. İlk olarak sn. başkan seçimden sonra elektrik ve doğalgaz zammının kaçınılmazlığını ifade etti ve ardından yardımcısı da son 7 aydan bu yana bozulan dengelerin yeniden sağlanması için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Gerçeklerin anlatılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi oldukça önemlidir. Şimdiye kadar enflasyonun düşeceği ve ekonomik istikrarın sağlanması yönünde birçok söylemleri yetkililerden dinlememize rağmen sonuç alamadık ve her zamanki gibi kemer sıkmaya devam ediyoruz. Ancak halkın dayanım gücü kalmadığı, borcu borçla kapattığı, yarın endişesi yaşadığı da bir gerçektir ve kemer sıkmanın da sonunun karanlık olduğu görülmektedir. Çünkü en başta emekliler olmak üzere yapılan maaş ve ücretlerdeki artışlar son üç yıldan bu yana olduğu gibi enflasyon karşısında eriyip gitmektedir.
Yukarıda seçim ekonomisinden bahsettim devam edelim seçimden sonra elektrik ve doğalgazın yanında doğal olarak birçok ürüne zam geleceği açıktır. Çünkü bütçe açığımızı kapatmak zorundayız. Bu da ancak ve ancak zam veya vergi artırımı ile mümkün olacaktır. Vergi artırımı sonucu enflasyon olarak karşımıza çıkacağına göre geriye zam yapmaktan başka çare kalmadığından hayat pahalılığı sürecek ve gittikçe yoksul sayısı artan bir ülke durumumda olmamız devam edecektir.
Bu ortamda enflasyonun düşmesini beklemek hayalden öte gidemeyecektir. Fiyat yükselişlerinin düşük seyretmesine sevinecek duruma geldik ve beklenti içindeyiz.
Bu arada 5 yılda 5 kez Merkez Bankası’nda başkan değişikliği yaşadık ve bu durum ekonomik istikrar için son derece olumsuz bir gelişmedir. Ekonomide istikrarın sağlanması için en önemli faktör para değil güvendir. Öncelikle ekonomide güven oluşması için yönetim istikrarı olmazsa olmaz faktördür. Yabancı yatırımcıların gelmesi ve ülkemizde yatırım yapmaları için çabaladığımız, kaynak bulmak için ülke ülke gezdiğimiz bir dönemde yapılan başkan değişikliği, yabancı yatırımcıların kararını olumsuz yönde etkileyecektir. Merkez Bankası döviz rezervlerimizin yüksek seyretmesi enflasyonun kontrol atına alınması için en büyük etkendir. Çünkü ülkemizde döviz kurları ile enflasyon oranları paralel yürümektedir. Yani rezervlerimiz yüksek olduğu takdirde diğer bankalar vasıtasıyla merkez bankası tarafından gerekli görülen hallerde piyasaya döviz sürülerek arz ve talep kanunu gereği kurlar kontrol altına alınacak ve dolayısıyla enflasyonun yükselişi önlenecektir. Ancak döviz rezervlerimiz yeterli değilse bunun yapamayacağımız aşikârdır. Dolayısıyla yabancı yatırımcının gelmesi bizim için hayati önem taşımaktadır. Bu arada CDS priminin 300 lere kadar gerilemesi ise son derece olumlu bir gelişmedir. Geçtiğimiz yıl 800-900’lere varan bu oran bu yıl 300’lere kadar düşmüştür ve yabancı yatırımcı için olumlu bir gelişmedir.
Hükümet, enflasyonun düşürülmesi veya yükselişinin durdurulması için sıkılaştırılmış para politikasının devam edebileceğini ve bu bağlamda birtakım tedbirlerin alınabileceğinin sinyallerini veriyor. Bunlardan biri kredi kartlarının kullanımına sınırlama getirileceği yönündedir ve doğru bir karardır. Çünkü enflasyonun yükselmesinde iç talebin rolü ortadadır ve harcamaların da kontrol altına alınması gerekir. Ancak sıkılaştırılmış para politikasının yanında uygulanan maliye politikaları da olmalıdır. Maliye politikası ise kısaca vergilerin arttırılması ve kamu harcamalarının denetim altına alınmasıdır. Geçen yıl yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle oluşan bütçe açığımızı kapatmak için zorunlu olarak bir takım vergi oranları arttırılmıştı. Vergi oranlarının arttırılması enflasyonu yükselteceği için daha adil bir vergi düzeni sağlanmalıdır. Ülkemizde toplana vergilerin yarıdan fazlası bordrolu çalışanlar tarafından ödendiği gerçeği göz önüne alındığında vergi düzenimizin değişmesi gerektiği aşikârdır.
Politika faizleri seçimden bu yana %8,5’ten %45’e kadar yükseldiği halde enflasyonun düşmemesinin temel nedeni uygulanan maliye politikası olabilir. Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi, enflasyon oranı ile politika faiz oranı birbirine yaklaşmaya başlayıncaya kadar faizlerdeki yükselme devam edebilir ve ondan sonra politika faizlerinde düşme eğilimi beklenebilir. Politika faizlerinin yükselmesi diğer taraftan kredi maliyetlerini arttırdığından üretimi olumsuz yönde etkileyecek hatta işsizliğe de sebep olacaktır. Dolayısıyla ekonomide denge unsurum o oldukça hayati öneme haizdir.
Ocak ayı enflasyon oranları her ay olduğu gibi TÜİK tarafından açıklandı. Ancak her defasında olduğu gibi açıklanan rakamları ikiye katlamak abartı olmayacaktır. Bu konuda TÜİK de geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak hissedilen enflasyonun %96 olduğunu belirtmiş, yani özeleştiride bulunmuştur. TÜİK bilgilerine göre;
- Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %64,86, aylık %6,70 arttı
- TÜFE'deki (2003=100) değişim 2024 yılı ocak ayında bir önceki aya göre %6,70, bir önceki yılın aralık ayına göre %6,70, bir önceki yılın aynı ayına göre %64,86 ve on iki aylık ortalamalara göre %54,72 olarak gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %40,62 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %92,27 ile lokanta ve oteller oldu.
Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı ocak ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup %-1,61 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2024 yılı ocak ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %17,68 ile sağlık oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1'dedir).
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5'li Düzey) 2024 yılı ocak ayı itibarıyla, 8 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 131 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %67,68, aylık %6,85 oldu.
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'deki değişim, 2024 yılı ocak ayında bir önceki aya göre %6,85, bir önceki yılın aralık ayına göre %6,85, bir önceki yılın aynı ayına göre %67,68 ve on iki aylık ortalamalara göre %59,60 olarak gerçekleşti.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar