Normalleşmeyi konuşmayı konuşmak
Yazının başlık kısmı biraz kafa karıştırıcı gibi görünüyor değil mi? Oysaki öyle değil. En az Fed’in yörüngesinde şekillenecek olan yakın dönem para politikası ve yeni normal dengelerini anlayabilecek ölçekte kolay.
Nisan ayında gerçekleştirilen FOMC toplantısı sonrasında Başkan Powell basın mensuplarının sorularını yanıtlarken olası varlık azaltımı senaryolarına dair herhangi bir tartışma olmadığını söylemişti. Mayıs ayında kamuoyuna açıklanan tutanaklar ise bunun tersini söylüyor. Elbette Ocak-Mayıs 2013 dönemindeki tutanakların işaret ettiği şiddette bir tartışmadan bahsetmiyoruz ve fakat ‘daha normal politika çerçevesi benimsenmesi’ isteğine yönelik düşüncelerin ayak sesleri de yok değil.
Bu noktada sorulması gereken sorular listesinin ilk sırasında piyasaların neden sessiz patikada ‘tepkisiz tepki’ duruşu takındığı konusu yer alıyor. Şubat-Mart döneminin gürültüsünden uzaktayız. Üstelik daha yüksek enflasyon seviyeleri beklendiği şekilde, hatta kısmen de üzerinde gerçekleşmelere işaret ederken, daha pahalı emtia fiyatlamaları gerçeği karşımızda dururken, girdi maliyetlerindeki artışın sürdüğü, tedarik zincirlerindeki aksamalarda değişiklik olmadığı ve aşılama hızının artan ivmede ilerlediği ortamda faiz hadlerinde yükselişler yaşanmıyor. Reel faizler Şubat-Mart seviyelerinden daha düşük noktalarda belirlenirken, piyasa fiyatlamalarında oluşan enflasyon beklentilerinde de enteresan hareketler yaşanmıyor. Rakamsallaştıralım: ABD’de 5-10 yıl vadeli beklenen enflasyon beklentileri yüzde 2.50-2.70 aralığında konsolide olmuş durumda. Bardağın diğer kısmında ise mesela hafta içerisinde açıklanacak olan Amerikan enflasyonunun mayıs ayında yüzde 4’ün üzerine gitme ihtimali söz konusu. Neden?
Sık sık tartıştığımız gerekçelerden birisi olan ‘pozisyonlanma gerçeği’ konusunu hatırlayarak değerlendirmeye başlamak gerek. Yıl başlangıcındaki ortamı düşünelim: Daha zayıf Amerikan doları seyri olacağı konusunda neredeyse konsensüs var. Tahvil faizlerinde yükseliş olma ihtimalini herkes konuşuyor ama aynı zamanda yine aynı çoğunluk alım yönlü pozisyonlarda birikmiş durumda. Risk iştahı ciddi güçlü ama kimse bozulması için gerekçe sunamıyor. Sonra ne mi oluyor? ABD’de bireysel yatırımcıların aldıkları spekülatif pozisyonlanmaların tartışmalarından, enflasyon yükselişi korkularının her noktada önden-şiddeti yüksek şekilde dile getirilmesi ve baz Fed yöneticilerinin politika duruşuna dair tartışmalı değerlendirmeleri.
Peki, bugün? Daha oturmuş bir beklenti ortamı ve yönlendirmenin kontrollü şekilde ilerlemesi söz konusu. Uzlaşı derecesinde olmasa da Fed’in varlık alım programında 2022 yılı seviyelerinin daha düşük rakamlarda şekilleneceği beklentisi 5 ay öncesinin zayıflığında değil. Tahvil piyasası fiyatlamaları gereken ayarlamayı yaptı. Yüzde 1.50-1.60 aralığında denge arayışına girdi. Portföylerdeki risk algılaması yüksek seyrini korumakla birlikte kötü senaryoda ne yapılacağı konusu yöneticilerin zihinlerinde daha sağlam yer tutmuş durumda. Dahası enflasyondaki yükselişin kontrolden çıkma ihtimalinden ziyade yakın geçmişe kıyasla daha yukarıda ama globalleşmenin gerçeklerinden de ciddi ayrışma gösteremeyeceği gerçeği hatırlandı. Özetle, normalleşme zihinlerde de yer almaya başladı. Meraklısı için bir teyit: Merkez bankaları daha az pandemi ile mücadele, daha çok ‘yeniden’ iklim değişikliği, yeşil ekonomi gibi kriz öncesi tartışma başlıklarına odaklanmaya başladılar.
Hikayenin bu kısmında piyasanın çoğunluğundaki ABD istihdam piyasası karmaşası ve tek veriye odaklanmanın taşıdığı politika hatası ile resmin tamamını kaçırma tehlikesini konuşmak gerekiyor. Beklentilerin gerisinde kalsa da son 2 ayda 837 bin kişinin tarım dışı sektörlerde istihdam edildiği bir ekonomiden söz ediyoruz. Ücretler, katılım, çalışma saatleri, işsizlerin açık pozisyonlara oranındaki düşük seviyeler gibi farklı ama önemli kalemlerdeki kademeli toparlanma birlikte. Dahası Fed cephesinden gelen açıklamalar da son 1 ay farklı bir noktaya evriliyor. Keza aynı hataya iki kez düşmeyeceğine emin olduğumuz Hazine Sekreteri Yellen’ın yine, yeni, yeniden daha yüksek faiz hadleri ve normalleşme vurgusunu yapması gibi. Belki bu da iletişimin bir parçasıdır. Kim bilir? Aksini ispat etmek kolay mı?