Nietzsche CEO olsaydı, inovasyonu nasıl başarırdı?
Her büyük filozofun kendi özgün dili ve dili ördüğü kavramları vardır. Söz konusu kavramları bilmeden felsefelerini anlamak mümkün değildir. “Bengi Dönüş”, “Güç İstenci”, “Hınç”, “Köle Ahlakı”, “Üst İnsan ve Sürü İnsanı” Nietzsche’nin temel kavramlarıdır. Nietzsche’nin kullandığı sözcükler genelde ikili anlam içerir. Çünkü iki tip insanın iki farklı gerçeği vardır. Aynı kelimeleri kullansalar da başka dilleri konuşurlar. Nihayetinde yükledikleri anlam ve değerleri farklıdır. Üst insan; yaratıcıdır, özgündür, aykırıdır, mucittir, girişimcidir. Hayatını kendi tasarlar. Sürü insanı; İtaatkardır, kadercidir, pasiftir. Hristiyanlık; yaşam sevincini yitirmiş, varoluşu ıskalayan, kaderine razı, acıyı kutsallaştıran bir köle ahlakı ve bu ahlaka razı bir sürü insanı yaratır. Köleler yeni bir oluş/varoluş hikayesi yazamazlar. Bireyci bir filozof olarak Nietzsche, insanın güçlenmesini ister. İnsana tahakküm eden tüm putları kırarak ve otoriteleri parçalayarak onun önünü açar. Mutlak hakikat düşüncesine karşıdır. Mutlak hakikat önermesi ile sürü insanı üst insan üzerinde güç tahakküm etmek ister. Değerleri yeniden değerlendirmek gerekir çünkü eski ahlak kişinin kendisini gerçekleştirmesinin ve değer yaratmasının önünde engeldir. Mevcut ahlakın dışında yeni değerler ortaya koyan, geleceğe yön verebilen yaratıcı insan, bu hakkı kazanan yüksek ruhlu kişiler üst insandır. Nietzsche, ilerlemeci ve eylemci bir filozoftur. Kendisi de eylem içerisinde bir hayat yaşamıştır. Felsefesi de hayatı gibi bir başkaldırır.
İnovasyonu nihayetinde başaracak olan bilgisayar programları, havalı ofisler, metotlar, modeller değil insandır. Nietzsche inovasyona sürü insanlarını işten atarak ve üst insanları işe alarak başlardı. Muhtemelen öncesinde sürü insanlarını dönüştürmek için uğraşırdı. Çalışanların önünü açar, kendilerini gerçekleştirmek için teşvik eder, sürekli gelişimlerini sağlardı. İnsanlara yaşama arzusu, hayat sevinci ve tutku kazandırmaya çalışırdı. Ona göre hizmet edilecek tek şey yaşamın kendisidir. Tutkuların köküne saldırmak, yaşamın köküne saldırmaktır. Tutkulu insanlarla çalışırdı. Özellikle girişimci ruhları ve “maker” profilleri seçerdi. İnsanın ayırt edici özelliği, icat gücüdür. Nietzsche girişimcilik sözcüğünü metinlerde bizzat kullanır. Girişimcilik, toplumun düşmanlarına karşı korunması ve ilerlemesi için gerekli bir dürtüdür ona göre. Korkularımızın kaynağı Hristiyan ahlakı ve eski değerlerdir. Korkarak girişimcilik ve yenilik olmaz. İnsanlara korkularından arınmalarını anlatırdı. İnovasyon için önder ve cesur insanlara ihtiyaç var. Yönetim ekibini özellikle cesur kişilerden oluştururdu.
Nietzsche kişiliği gereği özellikle radikal inovasyonlara odaklanırdı. Ona göre yeni ve daha iyi düzen yaratmak için geçmişi mahkûm etmeliyiz ve geçmişle bağımızı koparmalıyız. Radikal inovasyonlar öncekilerden kopuşu (discontinues) temsil eder. Nietzsche hayatın ve ilerlemenin kökeninde çatışma olduğunu öne sürer. Bu manada materyalist ve diyalektik kampta yer alır. O, itaat etmeyi değil itiraz etmeyi bize öğütler. Kendisine sürekli itaat edenleri hemen yanından uzaklaştırırdı. Özellikle itiraz edenleri arar bulurdu. İnovasyon yolculuğunda gerilimler, çatışmalar ve diyalektik süreç (tez-antitez-sentez) yaşanır. Yaratıcı yıkımı ve kontrollü çatışmayı teşvik ederdi. Bengi Dönüş, antik Yunan ya da Hint düşüncesinde olduğu gibi aynının geri dönüşü, aynıya geri dönüş veya sonsuz bir döngü ya da reenkarnasyon değildir. Nietzsche geriye dönüşün imkânsız olduğunu söyler, kişi ilerlemek zorundadır. Bengi Dönüş bir tekrardır ama seçici tekrardır. Tekrar; daha iyisi ve ilerleyiş için olur. Özgürleştirici bir tekrar söz konusu olan. Bengi Dönüş, üst insanı üretir. İnovasyonlar da çizgisel bir doğru şeklinde değil iteratif olarak döngüsel şekilde ilerler. Sürekli öğrendiklerimizle ürünü iyileştirir ve geliştiririz. Bu anlamda Bengi Dönüş işler. Nietzsche için felsefe, sabit ve değişmez bir hakikat peşinde koşmak değil tam aksine sürekli inşa etme faaliyetidir. Sanıldığının aksine Onun felsefesi karamsar değil hayat doludur. Yaşamı kucaklar. Bireyin önünü açar. İnsan zihnini tahakküm altına alan tüm otoritelerden özgürleştirir. Düşünceleri, Varoluşçu felsefenin temellerini atmıştır. Hayat bir aşıştır, oluştur. Hayatı dolu dolu yaşamak gerekir. Üst insan yeryüzünün anlamıdır. Öyle bir biçimde yaşa ki tekrar yaşamayı isteyesin!