Net sıfır 2053, ekonomik hedefler ve enerji
Türkiye 20. yüzyıldaki enerji yoksunluğunu aşmış görünüyor. Şimdilerde daha çok enerjinin hangi kaynak ve tedarikçilerden elde edileceğine kafa yoruluyor. Dışa bağımlılığı azaltmak hala ana amaçlardan biri.
Yükselen yeni yaklaşım kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil kaynakları bırakıp, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklara ağırlık vermek. Türkiye de bu yaklaşımla Karbon Sıfır 2053 hedefi açıkladı.
Hedefler ille de 12’den vurulmak için koyulmaz, bir yol haritasına referans olmak üzere de belirlenebilir. Yine hedefi tutturma motivasyonu ile hareket edilir.
Net Sıfır 2053 hedefinin tutma ihtimalini şimdiden test etmek mümkün mü? Bir çırpıda kolay değil ama bir yerden başlamak lazım.
Bakalım bu hedefi tutturmak için yapılması gerekenlere ve bunları ne ölçüde yapabileceğimize. Gerekmedikçe enerji tüketmemek. Konfordan taviz vermek işe yarayabilir. Bunu ne ölçüde yapabileceğimizi bir düşünün.
Birim enerjiden en yüksek çıktıyı elde etmek için demir çelik, cam-seramik, petrokimya gibi enerji yoğun sektörlerin ekonomideki ağırlığını azaltmak gerekecek. Türkiye bunu yapabilir mi, en iyisi bunu da bir düşünün.
Daha az enerji ile yüksek katma değerli ürün ve hizmetler elde edip satabilecek iş kollarını geliştirmek de enerji talebini ve dolayısıyla karbon salımını düşürebilir. Eğitimli genç nüfusu ülkede tutmak giderek zorlaşırken bu ne ölçüde başarılabilir, ona da bir kafa yorun isterseniz.
Yerli doğalgaz ve petrol üretiminin artmasıyla dışa bağımlılığın azalacağı, bunun da ekonomiyi olumlu etkileyeceği doğru. Ama bunun Net Sıfır hedefi ile ilişkisini iyi anlamak, süreci iyi yönetmek gerekecek, bu da unutulmamalı.
Bugün ekonominin üretici kesimleri büyük bir iştahla kendi enerjilerini üretmek üzere lisanssız elektrik üretimi yatırımı yapıyor. Neredeyse seferberliğe dönmüş bu çabaların ileride enerji üretim ve talebi üzerinde ne tür etkileri olabileceğine dair senaryoları da şimdiden çalışmakta fayda var.
Bir de elektriğiniz bol diye her şeyi çözemezsiniz. Öyle olsaydı petrol zengini ülkelerin çoğunluğu gelişme fakiri olmazdı.
Enerjinin çok önemli ama nihayetinde üretim girdilerinden sadece biri olduğu unutmamalı. Önemli olan enerjiyi konfora değil, üretime, gelire ve büyümeye katkı sağlayabilecek bir enstrüman olarak kullanabilmek.
Tüm bunları dikkate alınca, Türkiye’nin ekonomi aktörleri için net, anlaşılır yeni bir yol haritası açıklamasında fayda olduğu sonucunu çıkarmak yanlış olmaz. Bunu da Net Sıfır 2053 hedefine giden yol haritası olarak ortaya koymakta fayda var.
Yoksa kimse hangi yatırımı hangi tarihte nereye ulaştırmak üzere yaptığını, yapacağını bilemez ve verilen emeklerin ciddi bölümü boşa gidebilir.