(Negatif reel) faiz neden, enflasyon ise sonuçtur
Türk yatırımcısı geleneksel olarak sabit getiriyi seviyor. Normal zamanlarda yerli yatırımcı, toplam tasarrufların yüzde 90’ından fazlasını TL ya da döviz mevduatı ile hazine bonosu ve devlet tahvillerinde değerlendiriyor. Aslan payı ise TL mevduatlara gidiyor. Her 100 liralık tasarrufun 40-42 lirası bankalardaki TL cinsi mevduat hesaplarında tutuluyor. Devlet güvencesinin de etkisiyle TL mevduat küçük yatırımcı için daha risksiz ve basit görülüyor. Ancak son dönemde TL mevduat sahipleri mutsuz, çünkü yaptıkları tercih nedeniyle paraları enflasyon karşısında eriyor.
Geçen hafta, Türkiye’de faaliyet gösteren bir yabancı sermayeli bankaya 35 günlük TL mevduat için faiz sordum; yüzde 13 önerdiler. Enflasyonun yüzde 50 dolayında olduğu bir dönemde böyle bir faiz önermek “Bana mevduat getirme” demek olmalı. Aynı gün bir kamu bankasından aldığım faiz ise yüzde 18.75’ti. Diğer birçok bankanın aylık faizi de yüzde 17-18 civarındaydı. Yüzde 20 civarında, hatta 21 veren bir-iki özel banka da oldu. Bu oranlar TL’ye güvenip elinde Türk Lirası tutan tasarruf sahipleri için sıkıntılı bir dönem olduğunu gösteriyor.
Bundan bir yıl önce de Türk Lirası tasarruf mevduat faizleri 17-18 civarındaydı. O zaman hem enflasyon daha düşüktü hem de enflasyon görünümü daha iyiydi. Yıllık enflasyon Şubat 2021’de yüzde 15.61 ve Merkez Bankası beklenti anketine göre piyasanın ve profesyonellerin bir yıl sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 10.36’ydı. Dolayısıyla yüzde 17 dolayındaki faiz hem mevcut hem de beklenen enflasyonun üzerindeydi. Yani yatırımcıya reel olarak bir getiri vaat ediyordu. Ama işler hiç de beklenildiği gibi gitmedi. Hem Merkez Bankası yönetimi, hem para politikası, hem de ekonomi politikaları köklü değişikliklere uğradı. Kur ve enflasyon öngörülemeyen seviyelere tırmandı. Sonuçta 2021 Şubat ayında Merkez Bankası’nın para ve kur politikasına ve hükümetin ekonomi politikalarına inanıp TL’de kalan tasarruf sahibi bir yılda enflasyon karşısında ciddi kayba uğradı. Tasarrufları reel olarak eridi.
Şimdi ise durum daha dramatik. Mevcut enflasyon yüzde 50 dolayında. Hadi “Bu geçmiş bir yılın enflasyonudur. Biz geleceğe bakalım” deyip beklenen enflasyon ile karşılaştıralım. Orada da durum parlak değil. TCMB anketine göre piyasanın bir yıl sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 24.83 ve bankaların önerdikleri yıllık faiz ise yüzde 13-20 bandında. TL mevduatı tercih eden tasarruf sahibi hem mevcut enflasyona hem de beklenen enflasyona karşı kaybediyor. Dolayısıyla, sistem tasarruf sahibini TL mevduatın dışına itiyor. Kur korumalı mevduata yönelseler orada önerilen faiz yüzde 17. O da enflasyon karşısında tasarruf sahibini korumuyor.
Bu durum tasarruf sahibi için olduğu kadar Türkiye ekonomisi için de sıkıntılıdır. Oysa ülkenin ve ekonominin bekası için bizim tasarruf sahiplerini Türk Lirası mevduata çekmemiz lazımdı. Cumartesi günü Maliye Bakanı’nın açıkladığı Türkiye Ekonomi Modeli’nde bile “TL cinsi tasarrufların cazibesinin artırılması”ndan bahsediyordu. Eğer mevcut tablo devam ederse Türk yatırımcısının portföy tercihleri değişebilir. Cazibesi kaybolan ve reel getiri sunamayan mevduattan çıkış başlayabilir.
TL mevduattan kaçan yatırımcının bir bölümü dövize kayabilir. Böylece dövize talep artabilir, dolayısıyla kur yükselebilir. Diğer bir bölüm ise tasarruf etmek yerine harcamaya yönelecektir. Bu da iç talebi ve tüketimi canlandıracaktır. Bu yönelimlerin her ikisi de enflasyonu yükseltecek eğilimlerdir. Dolayısıyla negatif reel faiz verilmesi enflasyonu normalde olması gereken seviyeden daha yükseğe taşıyacaktır. Kısacası, negatif faiz neden ve enflasyon ise sonuç olacaktır.