Neden başaramadık?
Bir süredir önce COVID ardından onun yol açtığı sağlık sorunlarıyla uğraştığım için düşünecek çok vaktim oldu, oluyor da. Günlük vaka sayıları açıklandığında ve hastanede canla başla koşturan sağlık görevlilerini gördüğümde “biz nasıl bu duruma düştük?” diye düşünüyorum.
Pandemi patladığında belki virüsü bu kadar iyi tanımıyorduk ama kafalarımız galiba daha net, önceliklerimiz daha belirgindi.
Diyorduk ki, ülkenin önceliği insandır, yani salgının fazla can almadan önlenmesidir. Ekonomi yönetiminin önceliği ise firmaların yaşatılması ve istihdamın korunması olmalıdır. Aynı şekilde firmalar da bu zorlu süreci yönetirken çalışanlarının sağlığını ve iş güvencelerini korumayı ve müşterileri ile tedarikçilerini yaşatmayı, ayakta kalmalarına yardımcı olmayı hedeflemeliler.
Ne yazık ki biz ilk ayakta takıldık. Salgının her gün on binlerce kişiye ulaşmasını ve yüzlerce can almasını tabiplerin onca uyarısına ve açık işaretlere rağmen engelleyemedik.
Pandemi küresel liderliklerin test edilmesine yol açtı. Şeffaf, tutarlı ve bilime dayalı mesajları veren liderliklerin olduğu ülkeler pandemi ile mücadelede daha başarılı oldular. Erken harekete geçmekle kalmadılar, sağlık yetkililerine kulak verdiler, şeffaftılar, bilimden uzaklaşmamaya çalıştılar.
Mesela daha önce de yazmıştım; Vietnam krizi o kadar başarılı yönetti ki, 100 milyonluk dev ülkedeki vaka ve ölüm sayısı çok çok düşük seviyelerde kaldı. Ülkenin lideri ilk aşamada halkın sağlığını ekonominin önüne koydu. Virüse karşı ordu da dâhil olmak üzere tüm imkânları devreye soktu. Şeffaf ve etkili bir iletişim yapıldı. Halkın güveni kazanıldı. Başarının sırrının çabuk harekete geçmek olduğunu gösterdiler.
Oysa salgının ilk anlarında yanlış örnekleri de görmüştük. Krize karşı en hazır olduğu varsayılan ABD’de başkan çıkıp salgını ciddiye almayacağını, maskenin anlamsız olduğunu ve salgınla mücadele için deterjan bile içilebileceğini söylemişti. İngiltere de aynı şekilde tutarsız mesajlar verilmiş, ülke yalpalamıştı. Brezilya’da liderin süreci ne kadar kötü yönettiğini tüm dünya görmüştü.
ABD’de yeni yönetim ve İngiltere ilk zamanlardaki hatalardan ders çıkararak pandemiyi kontrol altına almaya yönelik önlemler aldı, aşılama çalışmalarına hız verdiler. Ve iki ülkede de vaka sayıları azalmaya başladı. Her iki örnek kararlı ve bilimsel açıdan yaklaşınca çözüme ulaşıldığını gösteriyor.
Sınır tanımayan virüslerle mücadelenin ülke bazında değil, küresel çapta sağlanabilecek bir durum olduğunun farkındayız. Ama ülkelere düşen görev ulusal çapta gerekeni yapmaktır. Ne yazık ki biz şu ana kadar yapamadık. Bir kere daha gördük ki tarih değil, hatalar tekerrür ediyor ve aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar bekliyoruz.