Ne kadar basit o kadar iyi
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi birkaç futbolcusundan biri olan Johan Cruyff’un ünlü sözüdür: “Futbol basit bir oyundur. Zor olan ise basit futbol oynamaktır.” Mahfi Eğilmez ile TV’de program yaparken bu sözü “Para politikası basittir. Zor olan onu bu basitlikte uygulamaktır” şeklinde değiştirmiştik. Gerçekten de para politikasının belli doğruları ve kuralları vardır; bunlara göre uygulanmalıdır. Mesela bir ülkeye sermaye girişi zayıflamışsa o ülkenin merkez bankası temkinli ya da sıkı bir para politikası, dengeleyici bir döviz likiditesi politikası ve destekleyici bir finansal sektör politikası izlemelidir. Eğer sermaye akımı güçlenmiş ve ülkenin parası aşırı değerlenme eğilimine girmişse o zaman para ve döviz likiditesi politikası destekleyici olurken, finansal sektör politikası daha temkinli daha sıkı hale gelir. Ancak uygulamada hep böyle olmuyor.
Mesela son aylarda Türkiye’de farklı adımlar atıldı. Pandemi ile arz ve talep yönlü şokla karşılaşan ve hızla daralan ekonomilerde merkez bankaları para politikasını hızla gevşetmeye başladılar. TCMB de onlar gibi faizleri düşürdü, likidite verdi. Bir yandan da kamu bankaları aracılığıyla kredi arzı genişledi. Para tabanı hızla büyüdü. Kağıt üzerinde doğru ve diğer ülkelerle uyumlu adımlardı. Fakat bizi diğerlerinden ayıran kritik bir nokta var. Dünyadaki en yüksek enflasyona sahip birkaç ülkeden biriyiz. Mesela ABD’de Fed genişleyici adımlarla bir yandan ekonomiyi canlandırıp, istihdamı desteklerken, öte yandan sıfıra yaklaşan enflasyonu yüzde 2’ye yükseltmeyi amaçlıyor. Biz ise bir yandan ekonomiyi canlandırıp işsizliği aşağı çekmeyi, öte yandan iki haneli enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Enflasyonun yanı sıra bir de hızla kuruyan sermaye girişleri gibi bir sorunumuz var. Bir merkez bankası için oldukça zor bir durum değil mi? Sermaye akımının zayıfladığı dönemde biz para politikasını destekleyici, öte yandan finansal sektör politikasını ise BDDK’nın aktif rasyosu ile daha sıkı hale getirdik. Yani kitabın dediğinin tersini yaptık.
7 Mayıs’taki yazıya “Koca sektör bir formüle kilitlendi” diye başlamıştık. BDDK’nın uygulamaya koyduğu aktif rasyosundan ve olası yan etkilerinden bahsediyordu yazı. İlgi duyanlar yazının tamamını https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/bu-formul-bankalari-zorluyor/469682 adresinden okuyabilirler. Aktif rasyosu bir formüldü. Bankaları üç noktada aksiyon almaya zorluyordu: “1) Topladıkları kaynakların üzerinde oturmasınlar, kredi olarak kullandırsınlar; böylece daralan ekonomi canlansın. 2) Kredi vermiyorlarsa Hazine’ye borç versinler; hızla genişleyen kamu açıkları finanse edilebilsin. 3) Topladıkları dövizleri ise TCMB’ye getirsinler; eriyen rezervler güçlensin.” Ve formülü tutturamayan bankalar için para cezası vardı. Bankalar cezadan kaçınmak için ya kredileri, ya devlet tahvili stoklarını, ya da merkez bankası ile yaptıkları swapları artıracaklar veya formülün paydasındaki mevduatı azaltacaklar ya da hepsini birden yapacaklardı. Nitekim öyle de oldu. Bankaların mevduat iştahı azaldı. Öyle düşük faizler önerdiler ki, vadesi gelen bazı mevduatlar dönmedi. Mevduatın enflasyon karşısında kendisini korumadığını düşünen tasarruf sahibi arayışa girdi. Yüksek enflasyon ve TL’deki negatif reel faizin etkisiyle zaten güçlü olan dolarizasyon eğilimi daha da güçlendi. Portföy tercihleri değişmeye başladı. Dövize, altına, borsaya ve kamu bankalarının verdiği ucuz kredilerin de desteğiyle gayrimenkule gittiler. Buzdolabı, çamaşır makinası aldılar. Hatta bir kısım para sistemin dışına çıktı; cepte ya da evde tutulmaya başlandı. Yan etkileri görülünce aktif rasyosunda BDDK dün bazı değişiklikler yapmak durumunda kaldı.
Kısacası, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının iyice oynaklaştığı dönemde Türkiye negatif ayrıştı. Para ve finansal sektöre ilişkin politika uygulamalarının yarattığı belirsizliğin ülkenin risk primini artırdığı ve kurda oynaklıklara zemin hazırladığı bir kere daha görüldü. Bu dönemde doğru adım Cruyff’un işaret ettiği basit futbolu oynamaktır. Karmaşıklıktan uzak durmaktır. Paulo Coelho’nun dediği gibi “Güzelliğin özü basitliktir.”