NATO zirvesinin sonucu; Türkiye’ye yaptırım baskısı artıyor
NATO’nun Ukrayna konusundaki olağanüstü zirvesinden Rusya’ya karşı beklenenden öteye bir sonuç çıkmadı; Ukrayna, NATO’nun oluşturulacak bir “barış gücüyle” savaşa dahil olmasını istiyordu, olmadı.
Bunun yerine Ukrayna’ya komşu NATO ülkeleri Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’ya takviye asker gücü gönderme kararı alındı. Dördünün de özelliği, eski Demirperde ülkesi olmaları. Rusya agresifleştikçe, NATO Doğu Avrupa’ya yerleşiyor.
NATO’NUN “AÇIK KAPI POLİTİKASINA” DEVAM
Zirveden çıkan bir başka kritik karar ise, NATO’nun yeni üye alımına yönelik “açık kapı politikasına devam edeceğini” açıklaması oldu. Ukrayna Lideri Zelensky’nin NATO üyeliğinden vazgeçip, “tarafsızlığı” kabul eder görüntüsü, NATO kapıyı açsa da, Ukrayna için artık üyeliğin söz konusu olamayacağını ortaya koymuş durumda.
Ancak işin Kafkasya ve Balkanlar boyutu var; NATO bildiriye “açık kapı” kararını dahil ederek, -Rus Lider Putin’i daha da sinirlendirmek pahasına -başta Gürcistan olmak üzere, üyelik bekleyen Kafkas ve Balkan ülkelerine “göz kırpmış” oldu.
PUTİN’E “SAVAŞ SUÇU” TEHDİDİ
Bildirideki kritik unsur, BM Uluslararası Adalet Divanı’na yapılan göndermeydi;
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Putin’in savaş suçu işlediğine” ilişkin sözleri, NATO bildirisine de girdi. Böylece ABD’nin iddiası olmaktan çıkıp, NATO’nun iddiası haline dönüştü.
Washington yönetimi sadece bununla da kalmadı; NATO zirvesinin hemen ardından yapılan G-7 zirvesinin sonuç bildirisinde de uluslararası mahkemelerde Rusya’nın işlediği savaş suçlarına karşı açılacak davalara sunmak üzere G-7 ülkelerinin “hep beraber savaş suçu kanıtları toplayacakları” ifadesi yer aldı.
ÇİN’E YAPTIRIM UYARISI
NATO toplantısından çıkan sürpriz sonuç ise, Çin’e yapılan çağrı oldu. NATO üyesi ülkeler Çin’e Rusya’ya yönelik yaptırımlara uyma, Moskova yönetiminin yaptırımdan kaçmak için başvurabileceği yöntemlere alet olmama çağrısı yaptılar.
Bu çağrı Türkiye açısından önemli;
NATO zirve toplantısına Türkiye adına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildiri ile üçüncü bir ülkeye yapılan “yaptırımlara uy” çağrısına imza koymuş oldu. Oysa Türkiye izlediği “tarafsızlık” politikası nedeniyle Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarının hiçbirine henüz katılmış değil. Üçüncü ülkelere “yaptırımları deldirme” çağrısına imza attığı andan itibaren, Ankara’dan da beklentinin aynı yönde olacağı aşikar.
YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE YAPTIRIM GÖNDERMESİ
Nitekim Yunanistan Başbakanı Miçotakis Türkiye’ye gelmesi muhtemel “yaptırımlara uy” baskısının ilk işaretini de NATO zirve toplantısında yaptığı açıklama ile verdi bile;
Yunan Başbakan “Rusya’ya yönelik yaptırımların etkili olabilmesi için, NATO’ya üye tüm ülkeler tarafından topyekün uygulanması gerekir” dedi. Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayan NATO içindeki tek ülke Türkiye olduğundan, Miçotakis’in isim vermeden doğrudan Türkiye’yi hedef aldığını söylemek mümkün.
Hollanda Başbakanı Rutte’nin geçen hafta içindeki Ankara ziyaretinde de diplomatik bir dille Türkiye’ye “yaptırımlara katılmanı bekliyoruz” mesajı verdiğini de buraya not düşmekte fayda. Belli ki Ankara’ya yönelik yaptırım baskısı giderek artacak.
HAVUÇ-SOPA POLİTİKASI; TÜRKİYE’YE SAMPT-T FÜZELERİNİN ÖNÜ AÇILIR MI?
Ancak bir yandan yaptırım baskısı artarken, diğer yandan Batı’nın Türkiye’yi “hepten kaybetmeme” isteğinin işaretleri de ortaya çıktı NATO zirvesinde.
Erdoğan’ın İtalya Başbakanı Mario Draghi ile yaptığı görüşme bunun en somut örneği;
Aynı Başbakan tam bir yıl önce Erdoğan için “diktatör” nitelemesinde bulunmuşken, dünkü NATO zirvesinin ardından “İtalya-Fransa-Türkiye üçlü işbirliği sürecinin yeniden hayata geçirileceğini” açıkladı.
Bu üçlü işbirliği Türkiye’nin savunma ihtiyaçları açısından da kritik önemde; Ankara’nın İtalya-Fransa ortak yapımı SAMPT-T savunma füze sistemlerini alma isteği, epey bir ilerleme sağlandıktan sonra Paris ve Roma siyasi karar alma mekanizmalarına takılmış, kadük olmuştu. Şimdi bunun yeniden canlandırılmasının önü açılabilir.
SAMPT-T füzelerinin S-400’lerin “muadili” oldukları düşünüldüğünde, bu gelişmeyi son dönemde Washington kaynaklı Türkiye’yi “S-400’lerden vazgeçirme/S-400’leri Ukrayna’ya gönderme” önerileriyle birlikte okumakta da fayda olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO zirvesi sonunda kullandığı ifadeler bu açıdan önemli.
Erdoğan, “savunma sanayimizin önüne bizzat bazı müttefiklerimiz tarafından konulan kısıtlamaların artık kaldırılması ortak menfaatimizedir. Müttefikler arasında gizli açık ambargoların, bırakın uygulanmasını, gündeme dahi gelmemesi gerekir” diyerek, pazarlığın önünü açtı.
Buna, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Wall Street Journal’daki “Türkiye S-400’leri Ukrayna’ya verecek” haberlerine karşılık olarak yazdığı yazıyı da ekleyin;
Belli ki Batı ile AK Parti hükümeti arasında S-400 pazarlığı başladı…