Narenciye üretiminde ve ihracatında yeni yol haritasına ihtiyaç var

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Cumartesi sabahı saat 5’te yine yollardaydım. Uçakla İzmir’den Adana’ya, oradan da kara yoluyla Mersin’e gittim. Akşam aynı güzergâhtan İzmir’e döndüm.

Mersin’de her yıl düzenlenen Narenciye Festivali COVID-19 salgını nedeniyle 2 yıl yapılamadı. Bu yıl 11-13 Kasım tarihlerinde 8’incisi düzenlenen festival büyük coşku ile gerçekleştirildi.

Festivalde açılış konuşmalarının tümünü dinledim. Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Festivalin İcra Kurulu Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, üretici örgütleri, ihracatçılar, sivil toplum örgütleri, bilim insanları, yereldeki gazeteci meslektaşlarım başta olmak üzere gün boyu birçok kişi ile konuştuk.

Öncelikle, Narenciye Festivali, Mersin’de yaşayan herkesin sahiplendiği bir organizasyon… Valilik, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeler festivale büyük destek veriyor.

Gazetemiz DÜNYA’yı yayınlayan Nasıl Bir Ekonomi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ile birlikte Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Mersin Narenciye Festivali İcra Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ile Mersin tarımını ve narenciye sektörünü konuştuk.

Mersin’de tarımsal üretim ve dış ticaret

Abdullah Özdemir’in verdiği bilgilere göre Türkiye’nin ve Mersin’in dünya narenciye pazarındaki yeri özetle şöyle: Mersin, Türkiye’nin bitkisel üretim değerinde üçüncü, tarımsal gelir ve tarım-gıda ihracatında dördüncü sırada. Meyve üretiminde birinci, sebze üretiminde ikinci sırada yer alırken, yaş meyve ve sebze ihracatında ilk sırada. Narenciye ve bakliyat ihracatında Türkiye birincisi. Yüksek tünel sera alanlarında ilk sırada, örtü altı üretimde ikinci, orman alanı büyüklüğünde üçüncü sırada yer alıyor.

Limon, muz, yenidünya ve king mandalina üretiminin yarısından fazlası Mersin’de üretiliyor. Ayrıca 11 üründe ise üretimin yüzde 20’den fazlası yine Mersin’de, üretiliyor. Bu ürünler; Yafa portakal, çilek, keçiboynuzu, sakız kabak, sivri biber, nektarin, erik, şeftali, sofralık üzüm, kayısı ve avokado.

Mersin’den yapılan yıllık 2,5 milyar dolarlık ihracatın yüzde 65’i, 1,6 milyar dolarlık ithalatın ise yüzde 58’i tarım ve gıda ürünlerinden oluşuyor.

Narenciye’nin ekonomideki yeri

Narenciyenin ülke tarım ve gıda sektörü açısından ayrı bir önemi var. Dünya narenciye üretimi 2021 yılı verileriyle 158 milyon ton. Türkiye, 5,4 milyon ton üretimle dünyada 8.sırada, Avrupa'da 2. Sırada yer alıyor. Dünya narenciye üretiminin sadece yüzde 10’u 15,8 milyon tonu ticarete konu oluyor. Bu ticaretten elde edilen döviz 16,1 milyar dolar. Türkiye’nin ihracatı 2 milyon ton seviyesinde ve elde edilen gelir 935 milyon dolar. Bu verilerle Türkiye, dünyada 3’üncü sırada.

Türkiye'nin yaş meyve ihracatı toplamda 3,4 milyon ton ve bunun karşılığında elde edilen döviz 2,2 milyar dolar. Narenciye ihracatı bu toplam ihracatın yüzde 59’unu oluşturuyor.

Daha çok ihracat daha az gelir elde ediliyor

Narenciye sektörü ile ilgili dünyadaki veriler, Türkiye’nin konumuna bakılınca çok iyi görünüyor. Ancak, önemli sorunlar var. Türkiye, son 10 yıllık verilere bakıldığında miktar olarak daha çok ihracat yaparken, değer olarak geriliyor.

Abdullah Özdemir’in üzerinde en fazla durduğu ve mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söylediği konulardan birisi bu. Narenciyede ton başına birim ihraç fiyatı azalıyor. Bundan 10 yıl öncesine göre, narenciye ihracatı yüzde 53 artarken, elde edilen gelirde yüzde 1 gerileme var. Ürün bazında bakıldığında,10 yıl öncesine göre ton başına satış fiyatında portakalı yüzde 42, mandalinayı yüzde 34, limonu yüzde 38, greyfurtu yüzde 21 daha ucuza ihraç ediyoruz.

Diğer ülkelerin fiyatları ile kıyaslandığında Türkiye’nin yaşadığı kayıp daha net görülüyor.

Türkiye, mandalinadan ton başına 458 dolar gelir sağlarken, Çin ton başına 1,505 dolar, İspanya 1,211 dolar gelir elde ediyor. Portakalda da durum farklı değil. Mısır portakalın tonunu 1,123 dolardan, İspanya 921 dolardan ihraç ederken, Türkiye 400 dolara ihraç ediyor.

Limondaki ihraç fiyatları ise ton başına şöyle; Türkiye, 429 dolar, İspanya 1,295 dolar, Meksika 911 dolar ve Arjantin 657 dolar. En düşük gelir Türkiye’nin.

Pazar çeşitliliği yok

Narenciye ihracatındaki önemli sorunlardan birisi pazar çeşitliliğinin olmaması. Türkiye narenciye ihracatının yüzde 75’ini Rusya, Irak, Ukrayna ve Romanya’ya gerçekleştiriyor. Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor. Narenciyede Avrupa'da yaklaşık 7 milyon ton hacminde ve 8 milyar dolar değerindeki bu pazardan neredeyse pay alamıyoruz. En önemli ithalatçılar olan Hollanda, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkelere narenciye gönderemiyoruz. Bu pazarlarda İspanya ile rekabet edemiyoruz.

Endüstriyel narenciye çıkış yolu olabilir

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Mersin Narenciye Festivali İcra Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, sadece sorunları sıralamakla yetinmiyor çözüm önerilerini de bize anlattı. Türkiye’de narenciye işleme sanayisinin emekleme aşamasında olduğunu belirten Özdemir, özellikle endüstriyel narenciye ürünlerine yönelmek gerektiğini vurgulayarak şu bilgileri verdi: “ Dünyada sofralık narenciye ticaretinde 16,1 milyar dolarlık bir hacim söz konusu. Endüstriyel narenciye ürünlerinin ticaretinde de yaklaşık 10 milyar dolarlık önemli bir pazar var. Endüstriyel narenciye pazarından aldığımız pay yüzde 0,5 bile değil (44 milyon dolar). Sofralık narenciye ürünlerinde sahip olduğumuz pozisyonu işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz. Narenciyede talep gören çeşitlere yönelmeliyiz. Narenciye pazarlarının talep ettiği türde ve kalitede ürün yetiştiremiyoruz. Dünya genelinde narenciyeden üretilen 6,3 milyar dolarlık meyve suyu pazarı var. Bu pazarda payımız yok. Narenciye üretimi bulunmayan Hollanda ve Belçika ile bu alanda rekabet edemiyoruz. Narenciyede sahip olduğumuz çeşitlerin içerdiği meyve suyu oranı beklenen standartları ve istenen verimliliği karşılamıyor. Bu dönüşüm için yeni bir narenciye üretim planlamasına ve bu planlamayı teşvik edecek destekleme politikasına ihtiyacımız var.”

Ürün arz süresi uzatılmalı

Abdullah Özdemir, narenciye dış ticaretinde söz sahibi ülkelerin ürün arzı yılın büyük bölümünde devam ederken, Türkiye’de bu sürenin çok daha kısa olduğunu belirterek:” Bu da rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Bu nedenle hem rekabetçi olduğumuz mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini erken, orta ve geçici çeşitler ile ürün ve kalite kaybı olmadan, tüm sezona yayılacak şekilde genişletmenin yollarını aramalıyız” dedi.

Hasatta gecikme var

Festivalde Erdemli Ziraat Odası Başkanı Rasim Şahin ve üreticilerle sohbet ettik. Bu yıl iklime bağlı olarak hasadın en az 1 ay geciktiğini ifade ettiler. Narenciye üreticilerinin en önemli sorununun su olduğunu belirterek, su kaynaklarının azalmasının gelecek açısından üretimi tehdit ettiğini dile getirdiler. Sulama için kullanılan elektrik ve mazotun fiyatının çok yüksek olması, ilaç maliyetlerinin artması ve işçi bulunamamasının en önemli sorunları olduğunu vurgulayan üreticiler fiyat ve desteklerin yetersizliğinden şikâyet etti.

Özetle, narenciye ürünleri ülke ekonomisi ve Mersin için çok önemli katma değer sağlayabilecek potansiyele sahip. Ancak, pazarın talep ettiği çeşitlere yönelmek, ihracatta katma değeri yüksek endüstriyel ürünlerin üretimini artırmak için hem üretimde hem de ihracatta yeni bir yol haritasına ihtiyaç var.

Tarımı seven vali Ali Hamza Pehlivan

Bundan tam 15 yıl önce Hakkari’ye gitmiştik. Vali Ayhan Nasuhbeyoğlu davet etmiş ve Hakkari’de ilk kez bir tarım fuarı düzenlenmişti. Fuarda genç kızların hayallerini işlediği, onların dünyasını yansıtan Hakkari kilimleri de vardı, Şemdinli, Çukurca, Yüksekova ve Hakkari Merkez de üretilen tarımsal ürünler de. Çok başarılı bir organizasyondu.

O dönemde Hakkari’de vali yardımcılığı görevinde olan Ali Hamza Pehlivan geçtiğimiz Mayıs ayında Şırnak’tan Mersin’e vali olarak atandı. Narenciye Festivali’nde kendisiyle anıları tazelediğimiz çok keyifli bir sohbet yaptık. Eşi Yıldız Pehlivan ile 5 saati aşkın bir süre, Narenciye Festivali’ndeki stantları tek tek ziyaret etti.

Mersin’in en büyük şansı yerel yöneticileri. Tarımı seven bir valinin ve Ziraat Mühendisi olan Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in olması Mersin tarımına çok büyük kazanımlar sağlayacaktır.

Vali Ali Hamza Pehlivan festival açılışında ve akşam gala yemeğindeki konuşmasında tarımın, narenciyenin önemini özetle şu sözlerle anlattı: “Bu coğrafyanın bereketli topraklarını, Çukurova'nın bereketini hepiniz biliyorsunuz. Bu festivalde bir yandan narenciye üretimine dikkat çekmek, bilimsel çalışmalarda daha iyi boyutlara taşınmasıyla ilgili neler yapılabileceğini değerlendirmek konusunda güzel bir paylaşım zemini oluştu. Mersin İlimiz tarımda 10 üründe Türkiye birincisi, 17 üründe de Türkiye ikincisi konumunda. Narenciye de bu bağlamda önemli bir yer alıyor. Nitekim limon üretiminde Türkiye genelindeki üretim 1,5 milyon ton. Bunun 860 bin tonu Mersin’imizde üretiliyor, yaklaşık yüzde 55’ine tekabül ediyor. Tabii burada ciddi bir emek var. Ben huzurlarınızda özellikle çiftçilerimizi saygıyla, şükranla yad etmek istiyorum Çukurova'nın bereketini ülkemizle ve bütün dünyayla buluşturuyorlar. Ziraat odalarımıza kayıtlı 140 bin çiftçimiz var. ÇKS sistemi dediğimiz sisteme kayıtlı aktif çiftçi sayımız da 40 bin civarında. Elleri nasırlı alnı terli, sırtı terli emektar çiftçilerimiz üretiyor. Ve bu hasılalar oluşuyor. Kendilerine müteşekkiriz. En büyük alkışı onlar hak ediyor aslında. Bununla birlikte elbette bu ürünlerin pazarlarla buluşması lazım. Üretilen ürünlerin pazarlara taşınması lazım. Burada da gene girişimciler, ticaret erbapları, sanayi erbapları, ihracatçılar bu zincirin halkalarını oluşturuyorlar. Onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz.”

“Narenciyenin Başkenti Mersin”

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kentlerin tanıtımını ulusal ve uluslararası düzeyde yapmak için, festivallerin önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, “Mersin narenciyenin başkenti’ diyebiliriz. O derece önemli; kentin hem ekonomisine, hem de istihdamına çok önemli katkı sağlıyor” dedi

Tarım sektöründe sürdürülebilir politikaların önemli olduğunu ifade eden Başkan Seçer, günübirlik değişimlerin tarım sektörü üzerinde kalıcı ya da akılcı bir etkisi olmadığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye çok verimli topraklara sahip ve birçok bitkinin anavatanı olan bir tarım ülkesi. Dönemsel değişimlerin, sektör üzerinde belirleyici özelliği yoktur. Tarım için 3 aylık, 5 aylık, hatta 5 yıllık programlar da yeterli değil. Sürdürülebilir bir tarım politikanızın olması gerekir. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak bizim hedef kitlemiz küçük çiftçiler, aile işletmeleri ve kadınlar. Küçük üreticilerimize, özellikle kadın üreticilerimize yönelik; doğdukları yerde doysunlar, kalsınlar diye ve evdeki gizli iş gücünü açığa çıkarmak için yaptığımız çok önemli, çok değerli projelerimiz var. Hayvancılık projeleri, bitkisel üretime ve onların el emeklerine yönelik birçok projemiz var ve bunların da olumlu sonucunu alıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor.” 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar