Mutsuz bir ülke, inovasyon yapabilir mi?
Pek çok bilimsel araştırmaya göre düşünce özgürlüğü, ruhsal iyi hissetme hali (wellbeing) ve girişimcilik motivasyonu arasında korelasyon var. Birleşmiş Milletler’in her yıl ölçümlediği Dünya Mutluluk Endeksi’ne göre Türkiye 98. sırada. Listenin ortalarında dahi değiliz. En mutsuz ülkelerden olduğumuzu anlamak için raporlara bakmaya gerek yok, sokaklar ülkenin nasıl bir psikoloji içinde olduğunu gösteriyor.
Son bir haftada; Ankara’da Roketsan yazılım mühendisi Yusuf Serdar Yücel, Adana’da mobbinge uğradığını söyleyen savcı adayı Mithat Can Yalman, İstanbul’da Türkiye derecesi yaparak 115. olan ama hakimlik mülakatında elenen avukat Mert Erdoğan intihar etti.
Birkaç hafta/ay öncesinde; Konya’da hafta sonları harçlığını çıkarmak için taksi şoförlüğü yapan üniversite öğrencisi Eren Peker (20) trafikte yol verme tartışmasında öldürüldü. Van’da üniversite öğrencisi Rojin’den (21) kaldığı yurttan çıktıktan sonra bir daha haber alınamadı. Otopsi raporuna göre suda boğuldu. Son beş yılda polis intiharları dahi yükselişte.
Özetle ülkenin geleceği sair gerekçelerle tükeniyor. Gençler umutsuz. Sokaklar Teksas. Sözün bittiği yer burası. Elbette üzerine çok analiz yapılabilir ama hiçbirini geri getiremeyiz artık. Başa dönelim, bu kadar mutsuz bir ülkede bilim ve inovasyon ne kadar mümkün?