Mutabakat metni ve ekonomik program
Ekonomide büyük sorunlar hüküm sürünce, o sorunları çözüm için şapkadan tavşan çıkarmak gerektiği düşünülüyor çoğu zaman. Oysa şu unutuluyor: O kadar temel yanlışlıklar yapıldı ki, bu yanlışların düzeltilmesi halinde büyük sorunların çözümü için zaten doğru yola girilmiş olunur. O yanlışları düzeltmenin ise şapkadan tavşan çıkarmakla bir ilgisi yoktur.
Enflasyon nasıl bu kadar yükseldi? Risk primimiz ve döviz kuru neden bu kadar sıçradı? Yanıtları çok açık değil mi? TCMB politika faizini beş puan indirmeseydi bu denli savrulmayacaktık. Demek ki para politikası normale dönerse, TCMB de yeniden bağımsızlığına kavuşursa önemli bir yanlışlık düzeltilmiş olacak. Ancak yetmez. TCMB bu yanlışları yapmadan önce, evet enflasyon ve risk primi bu kadar yüksek değildi ama uluslararası ölçüde yüksekti. Başka önemli sorunlar da var demek ki. Ne mesela? Özellikle kamu bankalarını düşük faizle kredi pompalamaya teşvik ettik. Hazine kendi vatandaşlarından ağırlıklı olarak döviz cinsinden borçlandı. Bütçenin geleceğini ipotek altına alma riski gösteren gelir ve borç garantileri verdik. Hem de döviz cinsinden. Bunları düzeltmek için de şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Ne yapılacağı o kadar belli ve standart ki. Bunları düzeltmek önemli adımlar olur ama bunlar da yetmez. Piyasada fiyat mekanizmasının işleyişinden hoşlanmayıp piyasa dışı bir dolu müdahale yapılmaya kalkıldı. Bu tür müdahaleleri ortadan kaldırmak için de tavşan çıkarmaya gerek yok. Bunlara ‘birinci grup sorunlar’ diyelim.
Başka neler? Kamu ihale yasası onlarca kez değiştirildi. Hiç iyi olmadı. Düzgün bir kamu ihale yasası gerekiyor. Tek başına o da yetmez. Yargı bağımsızlığı, düzgün ve hızlı çalışan adil bir hukuk sistemi bir ülkenin bireyleri açısından yaşamsal. Ekonomi açısından da. Büyük sorunlarımız listesinde ön sıralarda bu sorun. Kurumlarımızı yıprattık. Kurumsal hafızayı zayıflattık. Denge ve denetleme mekanizması büyük darbe aldı. Liyakata dayalı görevlendirmeleri unuttuk. Çok sayıda üniversitemiz var ama çok büyük bir kalite sorunu yaşıyorlar. Üniversite sınavında giren öğrencilerin giriş sınavında verdikleri doğru yanıt sayısı yerlerde sürünüyor. Öğretim üyelerinin ve öğretmenlerin kalitelerini yükseltmek şart. Bu sorunları çözmek için de büyük keşifler gerekmiyor. Dikkat ederseniz bu ikinci grup sorunların doğrudan ekonomiyle ilgileri yok. Oysa bu sorunları çözecek bir programın uygulanması önemli bir yapısal reform hamlesi yapılması anlamına geliyor. Eğitim kısmını bir tarafa bırakacak olursanız, kolaylıkla yapılabilecek işler. Bunlar da ‘ikinci grup sorunlar’ olsun.
Altı muhalefet partisinin oluşturduğu ittifak 28 Şubat günü ‘Güçlendirilmiş Parlamenter
Sistem Mutabakat Metni’ açıkladı. Çoğu yorumcu bu metni beğendi, ancak arkasından bir de ekonomik sorunlarımızı çözmeyi amaçlayan bir ortak program gereğini vurguladı. Oysa 28 Şubat günü açıklanan metin, ikinci grup sorunlara odaklanıyor. Yani, zaten ekonomimiz açısından hayati olan sorunlara çözüm getirmeyi amaçlıyor. Birinci grup sorunların çözümü ise yukarıda belirttiğim gibi çok standart. Peki, bu iki grup sorunu hal yoluna koyacak bir program yeterli olur mu? Böyle bir programın Türkiye’nin risk primini keskin biçimde düşüreceği, döviz kuruna istikrar kazandıracağı, enflasyonu tek haneli düzeylere indireceği ve ekonomideki oynaklıkları azaltacağı açık. Beraberinde sürdürülebilir bir büyüme ve daha düşük işsizlik düzeyi geleceği de.
Burada asıl şapkadan tavşan çıkarılması gereken sorun ortaya çıkıyor: Gelir dağılımını düzeltmek, yoksul sayısını hızla azaltmak. Nasıl yapılacak?